Kısa Türkiye tarihi

ESKİDEN...

Arya dinleyen adam kutsanırdı.

"Batı medeniyeti" mutlak kabul edilirdi.

Batılı zevkler dayatılırdı.

O kadar dayatılırdı ki.

Klasik Türk Müziği dinlemek bile "kuşku" ile karşılanırdı.

Anlayış şuydu:

Medeni insan, Batılı zevklere sahip insandır.

Sonuçta.

Bu bir "tek tip insan" yaratma modeliydi.

Ve yaratılmak istenen insan.

"Batılı zevklere sahip" insandı.

* * *

1950’lerden itibaren.

Bu anlayışa karşı bir huruç hareketi söz konusu oldu. Batı medeniyetini mutlak kabul edenlere karşı "muhafazakár tepki" oluştu.

Muhafazakárlar harekete geçtiler.

"Benim kendime özgü zevklerim var" dediler.

"Bana zorla arya mı dinleteceksiniz?" dediler.

"Kendi öz kültürümüz" dediler.

"Yabancılaşmış aydın sorunu"ndan söz ettiler.

Yakındılar.

İtiraz ettiler.

* * *

Gel zaman git zaman....

Sene 2009.

"Muhafazakár tepki", Türkiye’nin yarısının oyunu alarak iktidar oldu.

Bu sefer "tersinden tek tip insan yaratma" modeli devreye girdi.

Düne kadar "Biz de varız" diyen muhafazakárlar, artık "Biz bu memleketin esas unsurlarıyız. Bu memleketin hakiki evlatlarıyız" demeye başladılar.

Kendileri gibi olmayanları aşağılamaya başladılar. Bir zamanlar medeni insanların arya dinlemesi gerektiği düşünülürken.

Yeni dönemde...

Arya dinleyen adamın arıza adam olduğu, bütün kötülüklerin bu tür adamlardan sadır olduğu şeklinde bir hava oluşturuldu.

Hadi siyasi hoşgörüsüzlükleri ve tahammülsüzlükleri bir tarafa bırakalım.

Yarattıkları bu kültürel atmosfer bile başlı başına sorunlu.

Kendilerini "Türkiye’nin gerçek aynası" olarak görüyorlar.

Kendileri gibi olmayanları ise "yabancı, muzır, arıza, köksüz, üvey evlat" olarak değerlendiriyorlar.

* * *

Benim durumum ise şudur:

Cumhuriyet’in ilk dönemlerinde dayatılan "tek tip insan modeli"ne de, 2009 Türkiye’sinde yaratılmak istenen "tek tip insan modeli"ne de şiddetle karşıyım.

Dün "tek tip insan modeli oluşturuluyor" diye feryat figan edip, bugün "tek tip insan modeli oluşturmak" için gayret sarf etmiyorum.

Yani bu konuda "istikamet" sahibiyim...

Siz en iyisi bu konuyu kapatın

28 Şubat’ın sembol ismi Fadime Şahin’i anımsıyorsunuz değil mi?

Hani ekranlara çıkıp, gözyaşları içinde "O şeyhin kollarından bu şeyhin kollarına" öyküleri anlatarak.

O günün "Erbakan iktidarı"nı sallayan türbanlı bir kız vardı ya.

İşte ondan söz ediyorum.

Bu "Fadime Kız" ile ilgili son günlerde aynı yemek pişirilip pişirilip servis ediliyor. Neymiş efendim, işin içinde Ergenekon varmış. "Fadime Kız" aslında Aksaray’da bir pavyonda çalışırmış. Ergenekoncular devreye girmiş. Fadime Kız’ı cemaatlerin içine salmışlar.

Sonra? Sonrası malum?

* * *

Bu haberleri utanmadan manşet yapan müminlere soruyorum:

BİR Madem Fadime Kız, pavyondan devşirilmiş bir ajan provokatördü ve görevini yaptı. Peki ona uçkur çözmeye yeltenen Müslüm Gündüz’e ne diyeceksiniz? O da mı ajandı? Eğer ajansa neden bunu daha önce fark edemediniz? Müslüm Gündüz’e evini açan adama neden gazetenizin sütunlarını açtınız?

İKİ Madem Fadime Kız, kışkırtma görevini yapıyordu. Ali Kalkancı ne yapıyordu? O da mı kışkırtma yapıyordu? Peki bu iki kışkırtıcı sizin aranızda ne arıyordu? Ali Kalkancı, Fatih’te tekke açmadı mı? Refah Partisi’nin ikinci adamının çocukları, o tekkeye mürit olmadı mı?

ÜÇ Eğer Fadime Kız, Aksaray pavyonlarından devşirilmiş ise. Siz nasıl insanlarsınız? Aranıza sokulmuş bir kızcağız, nasıl oluyor da sizi perişan edebiliyor? Sizin kışkırma eşiğiniz ne de düşükmüş?

Son söz:

Arkadaşlar! Bu olay, sizin yakın tarihinizin kara lekesidir. Böyle "ajan" haberleriyle temize çıkmaya çalışacağınıza, bu konuyu unutturmaya çalışsanız çok daha iyi edersiniz.
Yazarın Tüm Yazıları