Kim korkar milletten

KENDİLERİ gibi düşünmeyenlerin söz söyleme haklarını ve alanlarını kısıtlamaya kalkışanlar KORKAR.

Haberin Devamı

Milletin önünde yapılacak açık oturumlarda meseleleri açık biçimde tartışmaktan kaçanlar KORKAR.

Kendilerine sonsuz konuşma hakkı ve alanı oluşturup karşıtlarına tek bir laf ettirmemeye çalışanlar KORKAR.

Devletin televizyonunda kendilerine bin saat ayırıp karşıtına bir saat ayıranlar KORKAR.

Eşit ve adil koşullarda yarışıldığında milletin en doğru kararı verebileceğine güvenip inanmayanlar KORKAR.


KUYUDAN SADECE KÖPEK DEĞİL ŞUNLAR DA ÇIKTI
BİR canı kurtarmanın huzur ve mutluluğu çıktı.

Kim korkar milletten

“Yaratılanı severiz Yaradan’dan ötürü” felsefesi çıktı.

Dayanışmanın o tatlı kokusu çıktı.

Özverinin güzelleştirici tarafları çıktı.

İnsanlığımız çıktı.

Umudumuz çıktı.

Vicdanımız çıktı.

Ve milli mutluluk çıktı.


BAŞÖRTÜ/ŞORT İKLEMİNİ YIKTI GEÇTİ KEMAL BEY
MİNİBÜSTE saldırıya uğrayan başörtülü genç kızı ziyaret eden CHP Lideri Kemal Bey.

Dikkat!
Bu bir devrimdir!

Başörtüsü/Şort gerginliğini üzerinden bir türlü atamayan memleketimizde...
Bu ikiliği kaldırıp taşa vuran, bu ikiliği yerlere çalan, bu ikilikten nemalananlara “yürü git” çeken...
Çok süper bir devrimdir.

Ve bundan sonra “başörtüsü/şort” bağlamında hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.


ÂLİM, AT, KAFTAN, ÇAMUR FALAN
MEŞHUR Osmanlı kıssalarındandır.

Yavuz Sultan Selim, hocasının atı kaftanına çamur sıçratınca...

“Bir âlimin atının ayağından sıçrayan çamur benim için şereftir. Öldüğüm zaman bu kaftanı böylece sandukamın üstüne koysunlar” demiş.

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, bu kıssayı anlatarak...

AK Parti’yi KHK ile üniversiteden atılan akademisyenler konusunda etkilemeye çalıştı.

Peki etkilemeyi başarabilir mi?

Tabii ki hayır!

Çünkü AK Parti, KHK ile üniversiten uzaklaştırılan akademisyenleri ne yazık ki “âlim” olarak görmüyor, muzır işler çeviren insanlar olarak görüyor.


SADECE BANA MI?
EVET cephesinden de...
Hayır cephesinden de...
Zaman zaman gelen...

“Evet diyen de hayır diyen de vatanını seviyordur” falan türü açıklamalar, sadece bana mı acayip samimiyetsiz geliyor acaba?


GİTMEK İSTEMEDİĞİM YERLER
TOKYO: Biliyorum, ilginç tarafları çok. Biliyorum, suşi falan asıl orada yenir. Biliyorum, hepsini biliyorum. Ama yine de gitmek istemiyorum. Zorla mı abi? Allah Allah.

YENİ DELHİ: Bilmem ne babaya gideceğime Telli Baba’ya giderim... Ganj Nehri’ne gideceğime Zap Suyu’na giderim. Tac Mahal’e gideceğime Selimiye’ye giderim. Nedir yani abi? Nedir?

BALİ: Kocaman çekirgelerin kanatlarının kopartılıp kızgın yağda kızartıldığı ve cips gibi yendiği bu aşırı turistik adaya gideceğime... Bizim Büyükada’da kızgın yağda kızartılan mis gibi lokma tatlısı yemeye giderim daha iyi.

PEKİN: Bizim de Çin lokantalarımız var, bizim de Çin Duvarı’na benzeyen surlarımız var, çok şükür... Çin kültürünü tanımak için elimizin altında yüzlerce film de var. Daha ne abi? Yorulmaya değmez.

MIAMI: Filmlerde ve dizilerde gördükçe bunalıyorum, ne işim var orada? Nasıl yapış yapış, nasıl kavurucu, nasıl bunaltıcı bir yer, anlatamam... Soğuk seven, kasvet seven, karanlık seven benim gibi bünye için fazla ışıltılı. Kalsın.


OFİSTE ÇALIŞMANIN YEDİ KÖTÜ TARAFI
BİR: Hep idareimaslahatçı olmak ve esaslı devrimcilik yapamamak.

İKİ: Yüze zoraki bir gülümseme yapıştırmak için çabalamak.

ÜÇ: Asansörde aşırı sosyal ve çok kibar biriymiş gibi davranmak için gayret göstermek.

DÖRT: Odaya patron geldiğinde temas ve mesafeyi iyi ayarlamak için uğraşıp durmak.

BEŞ: Rahat rahat esneyememek.

ALTI: Yadsınma korkusuyla anlamsız ve umarsız hareketler yapamamak.

YEDİ: Etraftaki herkesin müdür olmasından kaynaklanan bayağı ağır havaya maruz kalmak.


NE TÜR FİLMLERİ SEVERİM
FAİLİ filmin sonuna kadar bulunamayan otelde cinayet filmlerini...

Ontolojik sorunları olmayan süper kahraman filmlerini...

Tek filmde sekiz güzel memleket gezdiren vurdulu kırdılı filmleri...

Bir eziğin aniden fırlamanın tekine dönüşmesini anlatan filmleri...

İyi planlanmış ve ortakların birbirlerine kazık atmadığı soygun filmlerini...

“Aha şimdi yakalanacak” diye insanı diken üstünde tutan aldatma filmlerini...

Yazarın Tüm Yazıları