Paylaş
Eğer gerçekten de iddia ettiğiniz gibi...
- Türkiye bir dönüm noktasındaysa...
- Tarihimizin en önemli oylaması yapılacaksa...
- “Evet” çıkarsa bir felakete gidilecekse...
O zaman...
Sizin omuzlarınızda tarihi bir sorumluluk var demektir.
*
Ve fakat Kemal Bey...
- Sergilediğiniz derbederlikle...
- Ortaya koyduğunuz özensizlikle...
- “Al da at” diye verdiğiniz mükemmel pasla...
Tarihi sorumluluğunuzu tarihi bir sorumsuzluğa dönüştürmüş durumdasınız.
*
Kemal Bey...
Şu son yaptığınız şeyle...
- ‘Hayır’ın moralini bozdunuz.
- ‘Evet’e can suyu oldunuz.
O kadar ki...
Evet cephesi, bugünlerde Almanya’dan bile daha çok sizin üzerinizden yükseliyor.
Öyle ki...
Evet cephesi, size teşekkürlerini sunuyor, minnetlerini iletiyor.
*
Sevgili Kemal Bey!
Size sadece şunu söylemekle yetineceğim:
- Ya “Türkiye dönüm noktasında” falan demekten vazgeçin.
- Ya da bu söylediğinizin ağırlığına uygun bir tutum geliştirin.
MEVLÜT BEY’E YASAK KOYAN HOLLANDALI: EBU TALİP
AHMET Ebu Talip...
Fas’ta doğmuş. Babası imam.
Çocukluğunda Kuran kursunda okumuş.
15 yaşındayken ailesiyle birlikte Hollanda’ya göç etmiş.
O yaştan sonra yeni bir hayata başlamış.
Dil öğrenmiş. Okullar okumuş. İletişim mühendisi olmuş.
Televizyonlarda çalışmış. Siyasete girmiş.
Ve en sonunda Rotterdam Belediye Başkanı seçilmiş.
*
İşte bu Ahmet Ebu Talip...
- Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Rotterdam’a gelmesine şiddetle itiraz edenlerin başında geliyor.
- İptal kararının toplantının yapılacağı salonun sahibi tarafından alındığını söyleyen Ebu Talip, “Eğer salon sahibi iptal etmeseydi, kamu düzeni ve güvenlik gerekçesiyle toplantıyı ben yasaklayacaktım” dedi.
- Bununla da yetinmedi... Çavuşoğlu’nun farklı bir mekânda toplantı düzenlemesine de izin vermeyeceklerini söyledi.
*
Biz burada...
“Irkçı Avrupa”, “Avrupa bizi kıskanıyor”, “Bunların alayı böyle”, “Haçlı ittifakı”, “Haçlı zihniyeti”, “Nazi” falan diye ortalığı ayağa kaldırırken...
Bir de bakıyoruz ki...
Karşımıza Ahmet Ebu Talip çıkıveriyor.
*
İki şey söyleyip kaçacağım:
- BİR: Hiçbir şey bizim anladığımız kadar basit değil.
- İKİ: Her şey bizim anladığımızdan daha karmaşık...
NİYE YALAN SÖYLÜYORSUN? AK PARTİLİYİM DESENE
KEMAL Kılıçdaroğlu’nu Sakarya’da yakalamış vatandaşın teki...
“Atatürk’ün ilkelerini say” falan diyor.
*
Oradan biri “Sen AK Partilisin” falan dediğinde...
Bizimki hemen “Yok, ben AK Partili değilim” diye yanıt veriyor.
*
Oysa adam sıkı bir AK Partili...
Bütün sosyal medya hesapları AK Parti diye inliyor.
*
Yalancılık yapıyor yani adam.
Partisi için, lideri için, davası için, politika için yalancılık yapmakta beis görmüyor.
*
Bir insana hiç çekinmeden, hiç utanmadan, hiç düşünmeden yalan söyletiyorsa siyaset...
Adı batsın o siyasetin.
TRİLYE
BALIĞIN iyisini Ankara’da yerim ben.
Çünkü Ankara’da Trilye diye bir balıkçı var.
*
Şimdi balığın iyisini İstanbul’da yiyeceğim.
Çünkü Ankara’daki Trilye, İstanbul Bebek’te de yakında hizmete girecek.
*
Yaşasın yani.
KADINLARIN ELKİTABI
EY kadınlar!
Severken, sevilirken, aldatılırken, şiddet görürken, tacize uğrarken, tecavüze uğrarken, evinizde, işyerinizde, sokakta...
Yalnız değilsiniz.
Hakkınız var, hukukunuz var.
Türkiye’nin en ünlü boşanma avukatlarından Altın Mimir, “Kadının Hak Arama Rehberi” diye bir kitap yazdı.
Bu kitabı mutlaka elinizin altında bulundurun.
Bir gün lazım olabilir.
Çünkü burası Türkiye...
CUMHURBAŞKANLIĞI’NDAN ‘YÜZ BİN’ AÇIKLAMASI
DÜN yazdığım “Kılıçdaroğlu bilmiyor da Erdoğan biliyor mu?” başlıklı yazı için Cumhurbaşkanlığı Basın Başdanışmanı Lütfullah Göktaş aradı.
*
Lütfullah Göktaş’ın söylediklerini aynen aktarıyorum:
*
- Sayın Cumhurbaşkanımızın salı günkü konuşmalarında “100 bin imza” ile kastettiği mesele, Cumhurbaşkanlığı için aday gösterme konusunda halka da yetki tanınıyor olmasıdır.
- Biliyorsunuz, mevcut Anayasa’da Cumhurbaşkanlığı için aday gösterme yetkisi sadece milletvekillerine aittir.
- 16 Nisan’da oylanacak olan Anayasa değişikliğinde ise vatandaşlara da 100 bin imza toplamaları halinde Cumhurbaşkanı adayı gösterme hakkı tanınıyor.
- Cumhurbaşkanımız konuşmalarında yeni sistemde Cumhurbaşkanlığı ve Meclis seçimlerinin aynı anda yapılacağına değindikleri esnada, Cumhurbaşkanlığı için aday gösterme konusunda halka yeni bir yetki tanınacağını vurgulamışlardır.
YALANCI PAÇAVRA
YALAN ve uydurmanın daniskası bir haber yapmışlar, bir de utanmadan o yalanı manşete çakmışlar.
Özetle diyorlar ki:
“Aydın Doğan Londra’da... Bakalım dönecek mi?” falan fıstık.
*
Oysa masanın başına oturup bu kallavi yalanı uydurdukları sırada...
Aydın Doğan, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle Doğan Holding merkez binasında kadın çalışanlarla bir araya gelmekteydi.
*
İşte yalancı paçavranın manşeti...
İşte Kadınlar Günü buluşmasının fotoğrafları...
*
Madem dayadık belgeyi alınlarına...
O zaman ağzımızı doldurarak soralım:
Bu nasıl gazete yahu?
Hadi geçtim gazeteyi mazeteyi...
Bu nasıl insanlık?
Hadi insanlığı minsanlığı da geçtim.
Bu nasıl Müslümanlık?
*
Yalan bunlarda, iftira bunlarda, kara çalma bunlarda, pişkinlik bunlarda, sallama bunlarda, utanmazlık bunlarda, arlanmazlık bunlarda, ahlaksızlık bunlarda.
*
Bunları adam yerine koyup şunları yazıyorum ya...
Kabahat de bende ama.
SON 24 SAATTE NE OLDU? - HÜRRİYET TV
Paylaş