Paylaş
Üstüne bir de Behçet Necatigil var bonus olarak... Daha ne olsun.
¬ DERGİ: Eskiden kallavi bir edebiyat dergisinde şiirinin yayımlanmasını hayatının en önemli olayı olarak gören genç şairler vardı. Filmimiz onlara da selam gönderiyor.
¬ KIVANÇ VE MERT: Kıvanç Tatlıtuğ da, Mert Fırat da çok iyi... İkisi de şair yalnızlığını ve hüznünü çok iyi yansıtıyor... Tek sorunları var: İkisi de iyi şair olamayacak kadar yakışıklı...
¬ BELÇİM BİLGİN: “Bir lise talebesi için büyük kaçmış” falan diyorlar ama ben yadırgamadım doğrusu... İki âşık arasında kalan genç kadın gerilimini süper yansıtmış.
¬ GÖRÜNTÜ: Müthiş kareler var filmde... Ellerine sağlık görüntü yönetmeni Gökhan Tiryaki...
¬ ŞİİR: “Şiir öldü” diyoruz ya... Bu film şiire yeniden hayat kazandıracak... Sanırım... Galiba... Herhalde...
¬ YILMAZ ERDOĞAN: Hem Behçet Necatigil rolünün üstesinden gelmiş hem de eli yüzü düzgün bir film de çıkarmış ortaya...
¬ UZUNLUK: “Çok uzun, bazı bölümler çıkarılmalıydı” deniyor ya... Hasta oluyorum bu tür yorumlara... Uzunluğun, filmin içerdiği hüzne dahil olmadığını bilmeyen müptedilerin yorumlarıdır bunlar. Aldırmayın.
Kitaplar arasında...
¬ BAVULUMDA SÖYLEŞİLER: Sayım Çınar ikinci söyleşi kitabıyla karşımızda... Profil Yayınları’ndan çıkan kitapta yelpaze süper geniş... Sırrı Süreyya Önder de var, Mehmet Ali Erbil de... Deniz Akkaya da var, Ahmet Ümit de... Ahmet Kekeç de var, İzzet Çapa da... Su gibi akıp giden ilginç söyleşilere şöyle bir göz atmakta fayda var...
¬ POSTMODERN KAOSTA KIBLE ARAYIŞI: Yayınevinin adına baktım, İnkılap yazıyor. Bir daha baktım, evet, evet İnkılap... Kitaplarını bu zamana kadar hep İslami yayınevlerinden yayımlayan Ali Bulaç, ilk kez ‘laik’ bir yayınevinde... Bu cesur karar için hem Ali Bulaç’a hem de İnkılap’a helal olsun... Kitapla ilgili yapılan yayınlarda daha çok Ali Bulaç’ın Mevlana ile ilgili aykırı görüşlerine yer verildi ama kitapta ondan daha fazlası var... ‘Faideli bir eser’ diyebilirim.
Sultanbeyli o eski Sultanbeyli değil
Sultanbeyli Belediyesi ilkini geçen yıl düzenlediği ‘Uluslararası Şiir Festivali’nin ikincisini düzenliyor.
6-9 Mart arasında gerçekleşen festivalde şunlar olacak:
¬ İspanya’dan Makedonya’ya, Tataristan’dan Filistin’e, Romanya’dan Uruguay’a
dünyanın dört bir tarafından
ünlü şairler katılacak.
¬ Hüseyin Akın, Metin Celal, İsmail Kılıçarslan, İhsan Deniz, Osman Konuk, Şakir Kurtulmuş, Mevlana İdris, Ulaş Konuk, Yaşar Bedri Özdemir, Adem Turan gibi şairler şiirlerini okuyacak.
¬ Festivalin sloganı: ‘Dört kıta tek mısra İstanbul’ olacak.
¬ 8 Mart’ta Dünya Kadınlar Günü nedeniyle ‘Dünya Kadınlarından Şiir ve Söz’ başlıklı bir etkinlik düzenlenecek.
¬ Festivalin açılışı Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda yapılacak.
¬ Açılış töreninde ‘kent ozanı’ Bülent Ortaçgil ve müthiş yorumcu Birsen Tezer birlikte konser verecek.
¬ Sultanbeyli Belediyesi Kültür Merkezi’ndeki kapanış töreninde ise Feridun Düzağaç en seçme şarkılarıyla şiirseverlere seslenecek.
¬ Festival süresince konferanslar, şiir dinletileri, paneller yapılacak...
Çok rica ediyorum:
Şu programa bir kez daha göz atın.
Ve lütfen Sultanbeyli algınızı gözden geçirin.
‘Siz Uyurken’ adlı bir kitap geliyor
Geçen yıl gecelerden bir gece, âlemlere akayım dedim.
Hay demez olaydım.
Daha ilk durakta pes ettim.
İlk durağım Nişantaşı’nda fırtınalar gibi esen ‘SESS’ adlı gece kulübüydü.
İçeri daldım.
Yok böyle kalabalık.
Adım atacak yer yok.
Müziğin sesi sonuna kadar açık...
Kimse kimseyi duymuyor ve o sıkışıklıkta herkes herkesi kesiyor.
İşin tuhaf tarafı kimse mekânı terk etmiyor.
İçeride toplam 15 dakika kaldım.
Çıktığımda neredeyse toprağı öpecektim.
Bu maceranın sonu:
“Bir daha mı? Tövbe” dedim, başka da bir şey demedim.
Âma işte sonuçta meraklı tipleriz.
Alemlerde ne olup bittiğini bilmek istiyoruz.
O zaman gelsin magazin medyası, gitsin magazin yazarları...
Esin Övet âlemi iyi tanıyan, iyi takip eden gazetecilerden...
‘Siz Uyurken’ diye bir köşesi var Habertürk’te...
Özgün bir format...
Kısa notlarla âlemi ayağınıza getiriyor.
Esin şimdi bu notları hikâyeleştirerek ‘Siz Uyurken’ adlı bir kitaba dönüştürüyormuş.
Üç kafa dengi mekân
¬ GOOD MOOD: Pera’da ferah, kasıntısız, süper rahat bir yer... Dışarısı tipik Pera sokağı... İçerideki dekorasyonsa semtin ruhuna gayet uygun bir çizgide... Yemekler enfes... Fiyatlar makul... Akşamüzerinden gece yarısına kadar değişik ‘mood’larda hayat dolu... Önünden falan geçerseniz korkmayın dalın içine...
¬ HANEGAH: Fatih Atpazarı resmen ‘alternatif Cihangir’ olmuş durumda... Eski Kafa adlı mekânla başlayan süreç hızla devam ediyor... Kaç kafe oldu bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey var: Hanegan, Atpazarı’nın en iddialı mekânı haline geldi... Sadece şu kadarını söyleyeyim: İçeride kocaman bir soba var ve sobada kestane patlatılıyor... Pardon iki şey daha söyleyeceğim: Ney üstatları bazen ney dinletileri düzenliyor, bir de kahvaltıda nefis mıhlama var.
¬ FİRUZ: Cihangir’in göbeğinde cami vardır, caminin önünde çay ocakları ve çay bahçesi... Hemen yan tarafta ise Firuz Kafe... Temas ve mesafe sanatını gayet iyi beceren garsonları var bu kafenin... Bir de süper kahvaltısı... Kahvaltılarından birinin adı ‘Ahmet Mümtaz Taylan kahvaltısı’... Sanatçının çok sevdiklerinden oluşan bu kahvaltıya onun adını vermişler.
Paylaş