Kaldırıp attım o park yerini

Özetle şöyle demiş:

*

“Ahmet Hakan’ın evinin önünde arabası için bir park yeri var. Sağa sola mütevazılık tavsiye eden Ahmet Hakan’ın ne ayrıcalığı var ki evinin önünde kendisine bir araçlık otopark tahsis ediliyor?”

*

Bu park yerinin öyküsünü anlatayım:

*

Hükümetle aramın epey limoni olduğu bir dönemde evimin önünde saldırıya uğramıştım.

*

Olay şöyle gerçekleşmişti:

*

Devletin bana verdiği bir koruma polisi yoktu.

Televizyon programından çıkıp arabamla evimin önüne gelmiştim.

Evimin bulunduğu sokakta her zamanki gibi iki taraflı araçlar park etmişti.

Boş bir yer bakıyorduk arabaya.

Tam bu sırada arkadan bir araç, bizim arabaya hafifçe vurdu.

Ne oluyor falan derken arkadaki araçtan izbandut gibi dört adam indi.

Adamların amacı belliydi:

Kaza numarası çekip saldırmak.

Neyse...

Sonuçta saldırı olayı gerçekleşti.

*

Bu olayın ardından hükümetle aram limoni olmasına rağmen İçişleri Bakanlığı devreye girdi.

Bana bir koruma polisi verdiler.

Evimin önüne bir park yeri tahsis edilmesi için girişimde bulunmamı söylediler. Hatta hatırladığım kadarıyla bununla ilgili bir resmi yazı da verdiler.

*

Söz konusu park yerinin öyküsü budur.

*

Saldırı olayının gerçekleşme biçimini göz önünde bulunduran güvenlik yetkililerinin, can güvenliğim açısından böyle bir tedbirin alınmasının şart olduğunu söylemeleriyle gerçekleşen bir olay bu.

Yani bir imtiyaz talep etmedim, bir ayrıcalık istemedim, “evimin önüne bir park yeri verin” demedim.

Nefret ederim böyle şeylerden.

*

İmtiyaz, ayrıcalık konularında çok hassasım.

Her türlü eleştiriye tamam ama böyle bir eleştiriye kayıtsız kalmam mümkün değil.

Konuyu uzun uzun anlatmamın tek nedeni budur.

*

Ve sonuç:

*

Güvenlikmiş şuymuş buymuş hiç umursamadan...

Dünden itibaren kaldırıp attım o park yerini.

KORHAN HOCA BULUNDU AMA MUAMMA SÜRÜYOR

HASTALANIP düştü mü?

Yoksa düşme sonucu mu öldü?

Belirsiz.

*

Millet seferber oldu, bölge karış karış arandı.

Nasıl oldu da bulunamadı?

Gizemli.

*

Öldürülüp sonradan mı oraya atıldı?

Eğer böyle olduysa gerekçe ne?

Muammalı.

*

Köpeği Tina, nasıl oldu da tertemiz ortaya çıktı?

Büyük kayıp, köpeği nasıl oldu da etkilemedi?

Acayip.

FATİH ERBAKAN’A BU ÖFKE NEDEN

ERDOĞAN, Meclis’teki çay davetine...

Bütün liderleri davet etmiş, bir tek Fatih Erbakan’ı davet etmemiş.

*

Neden acaba?

*

Bunun iki nedeni olabilir:

*

- BİR: Fatih Erbakan’ın yerel seçimde AK Parti’nin küskünlerini aday yapması.

*

- İKİ: Fatih Erbakan’ın “İsrail’e jet yakıtı satıyorlar, İsrail de Gazze’yi bombalıyor” diye iftira atması.

*

Erdoğan’ın şu hayattaki en önemli duyarlılığının Filistin olduğunu düşünürsek...

Jet yakıtı iftirasının davet etmemenin en temel dayanağı olduğunu söyleyebiliriz.

TÜRK DEYİNCE AKLINA SADECE DÖNER GELİYOR

Almanya Cumhurbaşkanı, dönerle geldi Türkiye’ye.

Ne yalan söyleyeyim, benim de hoşuma gitti bu jest.

*

Alman Profesör Carla Masala, döner konusunda öyle bir tepki göstermiş ki Alman Cumhurbaşkanı’na.

Anında bakış açım değişti, “döner jesti” hoşuma gitmemeye başladı.

*

Şöyle demiş Alman Profesör:

*

“Türkler, 1962’den beri Almanya’da. Üçüncü nesil Türkler söz konusu. Gazetecileri var, doktorları var, işinsanları var, profesörleri var, sanatçıları var, politikacıları var. Korona aşısını icat ettiler. Bizim Cumhurbaşkanı’nın aklına gelen tek şey döner.”

*

Profesör Masala çok haklı.

Ben artık şöyle seslenmek istiyorum Alman Cumhurbaşkanı’na:

*

Herr Frank-Walter Steinmeier!

Bize artık dönerle gelme.

Geleceksen...

Fatih Akın’la gel. Almanya’da başarı kazanmış işinsanlarımızla gel. Uğur Hoca’yla gel, Özlem Hoca’yla gel.

TASARRUFUN FOTOĞRAFLARI

23 Nisan resepsiyonunda...

Mönü değişmiş, israf gitmiş. Kuzu tandırların yerini mütevazı kanepeler almış. Bol kepçeden kebapların yerini minik sebzeler almış.

*

23 Nisan törenlerinde...

Anlı şanlı isimler makam araçlarına doluşup tören yerine gelmemişler. Bir otobüs ayarlanmış. Başta TBMM Başkanı Kurtulmuş olmak üzere yetkililer otobüse doluşmuş.

*

Geç bile kalındı ama yine de güzel, yine de şahane.

*

Eğer tüm ülkede büyük bir tasarruf rüzgârı esecekse...

Böyle sembolik gücü yüksek atılımlarla esecek.

*

Bütün kamu sektöründen aynı duyarlılığı bekliyoruz. Hasretle. Özlemle.