Paylaş
Ya çok konuşarak ya da hiç konuşmayarak adından bir “efsane” çıkması için çaba göster. Unutma: Hiçbir karar alıcı efsaneler karşısında fazla direnemez.
Mutlaka bir anketçin olsun ve o anketçin seni önde gösteren sonuçları sık aralıklarla kamuoyuna pompalasın... Not: Anketçinin anket yapması o kadar da mühim değil.
İl ya da ilçe yönetim kurulundan birkaç ismin sana gönül vermesini sağla... İster sempati yap kendini sevdir, ister vaatte bulun. Ama mutlaka birkaçını kafala.
Diğer aday adayları hakkında konuşurken “önce övgü/sonra bitirici hüküm” yöntemini kullan. Mesela “Çok iyi bir insan, çok birikimli, çok iyi yetişmiş” dedikten sonra, “Ama deneyimi ve yönetme kabiliyeti sıfır” de.
“Nefer” kelimesi, aday adaylığının vazgeçilmez kelimesidir. “Aday olamasam da partimin neferiyim” demeyi ihmal etme.
Aday olamazsan ölecekmişsin gibi yapma... Aday olamazsan ölecekmiş gibi hissetsen de yapma.
Herkesin üşüştüğü, kazanılması garanti yerler yerine durumun kritik olduğu yerlere talip ol. Hem şansın daha fazla olur, hem de “Vay garantici vay” türü takılmalara maruz kalmazsın.
AK Parti’liysen “Rabia” de, CHP’liysen “Gezi” de... Ki bir parça siyasal bilincin olduğunu zannetsinler.
İnşaattan, ada parselden, binadan fazla söz etme... “Ranta geliyor” izlenimini verirsin... Aklında bunlar olsa da söz etme.
Onur Öymen’leşti
“ÇANAKKALE Savaşı’nda 200 bin şehidimiz vardı. Kimse çıkıp ‘Bu savaşı bitirelim’ demedi. Kurtuluş Savaşı’nda, Şeyh Sait İsyanı’nda, Dersim İsyanı’nda analar ağlamadı mı? Analar ağlamasın diyorsunuz çünkü sizin mücadele cesaretiniz yok”.
ONUR ÖYMEN– Meclis’te CHP adına konuştu... Tarih: Kasım 2009.
*
“Anamuhalefetin genel başkanı çıkmış ‘Savaşa hayır’ mitingleri yapacakmış. Sevsinler seni. Çanakkale’de savaşa hayır diyebildiler mi? Şu anda yüz binlerce insan öldüren diktatöre karşı birliktelik sesini çıkarmayanlar bu zulme ortak oluyorlar”.
TAYYİP ERDOĞAN– Adıyaman Havaalanı açılışında konuştu. Tarih: Eylül 2013.
*
Bu iki alıntıdan çıkan sonuç şu:
İkisi de bize bazen savaşın ve çatışmanın ne denli gerekli olduğunu anlatmaya çalışıyor.
İkisi de Çanakkale Savaşı’nı kanıt olarak önümüze koyuyor.
İkisi de “Bırakın romantik savaş karşıtlığı ayaklarını” diyor.
İkisi de “Yeri geldiğinde savaşacaksın arkadaş” diyor.
*
Argümanın ilk sahibi Onur Öymen olduğuna göre...
Başbakan Erdoğan için “bir Onur Öymen’leşme söz konusu” diyebiliriz gibi geliyor bana...
Size de öyle geliyor mu?
ABD, Davutoğlu’nu Paris’e davet etmiş
NE diyorsunuz?
Sevinelim mi?
“Hesaba katılıyoruz” diyelim mi?
“Oyun kurucu olamadıysak da oyunculuğumuzu kaybetmedik” diye avunalım mı?
*
Olaya bakın:
ABD ile Rusya oturup bir anlaşmaya varıyorlar.
Varılan anlaşma Türkiye’nin tutumuyla taban tabana zıt.
Türkiye’nin karşı çıktığı anlaşmanın bilgisini vermek için Davutoğlu Paris’e davet ediliyor.
Ankara’ya uğrama... Ankara’ya danışma... Ankara’nın gönlünü alma... Hiçbiri, ama hiçbiri yok.
*
Tekrar soruyorum:
Ne diyorsunuz? Sevinelim mi?
İstanbul çıldırıyor
BİR şey oldu...
Ne olduğunu tam olarak bilmiyorum ama tuhaf bir şey.
İstanbul’da bir yerden bir yere gitmek neredeyse imkânsız hale geldi.
İstanbul’un trafik sorunu her zaman vardır, ama son 20 gün içinde bir ağırlaşma, bir üç katına çıkma, bir feci hale gelme durumu söz konusu.
*
Dün Cüneyt Özdemir yazmış.
Diyor ki Cüneyt: “Evden işe iki buçuk saatte gittim”.
Geçenlerde ben de Taksim’den Mahmutpaşa’daki gişelere iki saatte zor ulaşabilmiştim.
Üstelik cuma akşamüzeri falan da değildi.
Düşünün: Bu yükün üzerine bugünden itibaren okulların açılmasıyla birlikte başka bir yük daha binecek.
*
Bu soruna bir çözüm bulunmalı.
Çözüm bulunamıyorsa...
Her mahalleye birkaç ruh sağlığı kliniği açılması için AB’den falan proje destek finansmanı sağlanmalı.
Yoksa fena.
Not: Şaka yapmıyorum.
Vatandaş olarak seçimimi yaptım
BİTMESİNİ heyecanla beklediğim proje: Ankara/İstanbul Yüksek Hızlı Tren Projesi.
Tamamlanmasına çok az zaman kaldı.
Hatta iş, trenlerin renk seçimine kaldı.
*
Devlet Demiryolları bir anket başlatmış.
Ağırlıklı olarak kırmızı ve beyazın kullanıldığı 8 farklı trenden birini vatandaşın seçmesini istiyorlar.
Ben seçimimi beyazın ağırlıkta olduğu, kırmızı ve mavinin şerit olarak kullanıldığı modelden yana yaptım.
Siz de seçim yapmak isterseniz “tcdd.gov.tr” adresine gidebilirsiniz.
*
Bu arada:
Yaşasın demokrasi ve yaşasın tercihleri vatandaşa bırakan yöntemler.
Yeni başlayanlar için üniversite
İLK günlerde okulda acemi gibi davranmayın. Çok ezilirsiniz.
“Öğrenciye indirim yok mu abi” sorusunu sormaktan çekinmeyin. Çok kazançlı çıkarsınız.
“İlk altı ay yurtta kalmaca/Sonra eve çıkmaca” yöntemini uygulayın. Çok memnun kalırsınız.
En az üç örgüte, derneğe ya da cemaate kendinizi fazla kaptırmaksızın girip çıkın. Çok şey öğrenirsiniz.
Tiyatro kursuna, kısa film yarışmalarına, fotoğrafçılık kulüplerine dalın. Çok iyi çevre yaparsınız.
Fazla abartmadan biraz haylazlık yapın... İleride çok iyi yapmışım dersiniz.
Okula başladığınızda çok şey bildiğinizi sanacak, okulu bitirirken hiçbir şey bilmediğini anlayacaksınız. Buna hazırlıklı olun.
“Blöfçünün Rehberi” diye bir seri kitap vardır. O kitaplardan edinip okuyun. Çok işinize yarayacak.
Bazı şeyleri sırf ileride anlatacak anınız olsun diye yapın. Çok gerekli olduğunu ileride görürsünüz.
Hemen büyümeye çalışmayın... Bunun için ileride çok zamanınız olacak.
Paylaş