Hiç kızmaca ve gücenmece yok... Vallahi de billahi de yanlış yaptınız...
"Ergenekon" gibi hem kriminal, hem de yapısı itibarıyla dar kapsamlı kalmaya mahkûm bir olay ile 6 yıldır ülkeyi idare eden koskoca partinin kapatılması meselesini özdeş kıldınız...
Asimetriyi fark edemediniz...
"Parti kapatma" davasına, "Ergenekon" ile karşılık vermeye kalktınız...
Böylece... Kendi elinizle kendi bacağınıza kurşun sıktınız...
Böylece... İktidardaki bir partinin kapatılması girişiminin ne derece muazzam bir olay olduğu gerçeğinin üstünü örttünüz...
Henüz ortada bile olmayan "Ergenekon iddianamesi"ne öylesine mistik ve mitolojik anlamlar yüklediniz ki...
Gayet zayıf bir iddianame olan "Kapatma Davası İddianamesi"ni bile gündemden düşürdünüz...
Hem de herkesin "Kapatma Davası İddianamesi"ndeki sorunlu alanları diline dolamaya başladığı anda bunu yaptınız...
* * *
Ey iktidar yandaşları!
Hiç kızmaca ve gücenmece yok... Vallahi de billahi de yanlış yaptınız...
Gözaltına almalardaki hoyratlıklar nedeniyle...
Tayyip Erdoğan’ın karşı cephedeki biricik muhatabının İlhan Selçuk olduğu izlenimini yarattınız...
AKP’ye karşılık Cumhuriyet Gazetesi...
Tayyip Erdoğan’a karşılık İlhan Selçuk...
Yaptığınız taktik hatalarla olayı neredeyse buna indirgediniz...
O kadar yanlış bir strateji izlediniz ki...
Şimdi ne zaman çıkıp, "demokrasiler ve parti kapatmalar" hakkında gayet özgürlükçü bir tirat atmaya kalksanız...
Hemen karşınıza "demokrasiler ve sabahın dördünde gözaltılar" meselesini çıkarıyorlar...
Bunu kendinize kendiniz yaptınız...
Ey iktidar yandaşları...
Ümraniye’deki bombaların, Cumhuriyet Gazetesi’ne atılan bombalarla aynı seri numarayı taşıması tabii ki çok önemlidir...
Danıştay saldırısını gerçekleştiren Alparslan Aslan ile Veli Küçük arasındaki bağlantı tabii ki çok ama çok mühimdir...
Cumhuriyet’i bombalayan iki kafadarın, tanık koruma programına girip, "Bombaları bize Veli Küçük verdi" demesi tabii ki dehşet vericidir...
Bu memlekette uyuz olduğu partiyi alaşağı edebilmek için kendi yandaşlarını bile gözünü kırpmadan öldürecek denli kirli ve aşağılık adamlar tabii ki vardır... Ve bunların hiçbiri yabana atılmamalıdır...
Ancak... Lütfen söyleyiniz... "Mesele" bundan mı ibarettir?
Bu "Çete" çökertilince her şey sütliman mı olacak?
"Laik / İslamcı" diye nitelendirilen ve bu toplumun ta derinliklerine kök salmış o sahici gerilim ortadan mı kalkacak?
Ne yani? Bütün çetecileri yakalayıp içeri tıktığınızda başı açıklar ile başörtülüler, hani o "tesettür defilesi"nde olduğu gibi, el ele verip ulvi bir kenetlenme mi gerçekleştirecekler?
"Mesele"nin Ergenekon denilen olayı aşıp taştığını görmüyor musunuz?
O zaman ne diye iktidara muhalefet eden her unsura Ergenekon’dan bir kulp takma gayretkeşliği içine giriyorsunuz ki?
Ey iktidar yandaşları...
Hem yanlış yaptınız... Hem yanlış yaptırdınız...
Başbakan’a yanlış yaptırdınız, Ertuğrul Günay’a yanlış yaptırdınız...
Her şeyi Ergenekon cephesinden görmesi gayet normal olan Ergenekon soruşturmacılarının dolduruşuna geldiniz...
"Sızdırılan bilgi"lere kutsallık atfettiniz...
Size sızdırılan bilgilerin çerçevesini, laik kesimin bütün itirazlarını kapsayacak şekilde genişlettiniz...
Korkarım ki bu durumda dağın fare doğurması kaçınılmaz olacaktır...
Perinçek’ten mektup var
Şöyle bir iddia var gündemde:
"Yargıtay Başsavcısı’nın kapatma iddianamesi, henüz kamuoyuna açıklanmadan Doğu Perinçek’e gönderildi."
İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, cezaevinden gönderdiği bir mektupla işte bu mühim iddiaya yanıt veriyor...
Perinçek’in mektubunda yer alan yanıt şöyle:
* * *
"Sayın Ahmet Hakan...
Bugün şu saptamada bulunmuşsunuz: ’Ergenekon neredeyse Türkiye’de AKP’ye karşı olan tepkileri açıklama biçimi haline getirildi...’ Doğru... Dünün ’Gomonist’ suçlamasının yerini ’Ergenekon’ suçlaması aldı. ’Küreselleşme’ çağının küfrü bu...
Sayın Hakan...
Dün Tekirdağ F Tipi Cezaevi’nde CNN Türk’teki Tarafsız Bölge programınızı izledim. Ciddi bir bilgi yanlışını dile getirdiniz. Benim bilgisayarımdan Yargıtay Başsavcısı’nın AKP’yi kapatma iddianamesinin, kamuoyuna duyurulmasından ve yayınlanmasından önceki bir tarih kaydıyla çıktığını söylediniz... Star Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Karaalioğlu da sizi onayladı.
Size kim bilgi verdiyse yalan söylemiş. İddianame 14 Mart tarihli... Benim bilgisayarıma dört beş gün sonra kaydedildi. Düzeltmenizi rica ederim.