Paylaş
“İçtiği iki duble rakıyı günah saymayan bir Anadolu Müslümanlığı anlayışı vardır”.
*
İki duble rakı içip de Müslümanlık içinde kalan Anadolu insanları vardır tabii ki.
Fakat...
İçtiği iki duble rakıyı “günah” saymayan bir Anadolu Müslümanlığı pek yoktur.
*
Genelde Anadolu Müslümanlığında...
İçilen iki duble rakıyla ilgili olarak...
“Biliyoruz günah ama yine de içiyoruz, Allah affetsin” türü laflar edilir.
*
Özgür Özel, şimdi çıkıp da...
“Ha öyle olmuş, ha böyle olmuş, ne fark eder Ahmet Hakan. İkisi de aynı kapıya çıkmaz mı?” diyebilir.
Özgür Özel’i sever, onun sınıflarını hep takdirle geçen öğrencilere özgü bir eda içinde olmasını sempatiyle karşılarım.
İşte bu nedenle...
Aldığım din tahsiline yaslanıp bir Cübbeli edası takınarak kendisine şunları söyleyebilirim:
*
Aman Özgür Özel Bey!
Aman ha aman!
Aradaki fark çok büyük!
“İçki günah değil” demek adamı maazallah dinden imandan çıkarır.
Buna karşın...
“Günah ama içiyoruz” demek din dairesi içinde tutar.
İNCİRLİK KOZU
TAM da...
“Elde İncirlik gibi bir koz varken neden bu koz kullanılmaz ki” falan dediğim bir günün akşamında...
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İncirlik kozunu masaya sürdü.
*
Bu zamana kadar akıllardan geçmiş ama masaya hiç sürülmemiş bir koz olduğu için...
ABD tarafında nasıl bir etkisi olacağını çok ama çok merak etmekteyim.
ECEVİT’İN İSTANBUL’A KANAL PROJESİ HÜRRİYET’TE
Dün sözünü etmiştim. 1994 yerel seçimlerinde Bülent Ecevit, bugünün Kanal İstanbul projesinin aynısını vaat ediyordu.
İşte bu proje, ertesi günün Hürriyet gazetesinde böyle haber olmuştu.
KABİNEDEN ÇİZGİLER
- SÜLEYMAN SOYLU: Kabinenin olay ismi... Tartışmaların odağında. Şöyle bir gözlemim var kendisine dair: Bütün tartışmaları sonuna kadar ve tadını çıkararak yürütüyor ama tartışmaların odağında yer almaktan keyif aldığına dair en küçük bir işaret bile vermiyor.
*
- ZİYA SELÇUK: Önyargım vardı kendisiyle ilgili... “Çözemeyecek bu eğitim işini” falan diyordum. Fakat en son PISA sonuçlarında ortaya çıkan yükselişi görünce bütün önyargım yıkıldı. Bir umut doğdu bende... Ve artık kendisini önyargısız bir şekilde izliyorum.
*
- MURAT KURUM: Kendisini tamamen işine vermiş bir hali var. İş odaklı... Ayrıca sonuç odaklı... Üzerine vazife olmayan hiçbir alanda yok... Kendi alanı içinde kalmaya özen gösteriyor. Sadece işini yapıyor ve gördüğüm, bildiğim kadarıyla da işini iyi yapıyor.
*
- MUSTAFA VARANK: Çok güçlü bir mizah duygusu olduğu kesin. Yoksa HDP’li Garo Paylan, “Çocukluğumda uzaya gitmek isterdim” dediğinde... “Biz sizi göndeririz” diye cevap veremezdi. Daha çok ironi, daha çok espri yapabilir ama sanırım kendini tutuyor biraz.
*
- HULUSİ AKAR: Gözlemleyebildiğim kadarıyla kendisine “Hulusi Paşa” dendiğinde nasıl bir tepki veriyorsa... “Hulusi Bey” dendiğinde de aynı tepkiyi veriyor. Bunu not edelim. Bir de her an ciddiyetini bozup da kahkahayı basacakmış gibi bir izlenim vermesi var. Bunu da not edelim.
*
- FAHRETTİN KOCA: Sağlık alanında ortaya çıkan her türlü spekülasyona anında cevap geliştirmesi, gece yarısı “pat” diye sağlık kuruluşlarına baskın düzenlemesi, şehir hastaneleri ile ilgili spekülasyonlarla bıkmadan usanmadan hesaplaşması... Onu galiba “kabinenin iletişimi en kuvvetli ismi” yapıyor.
Paylaş