Paylaş
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ona yol arkadaşlığı yapmış bazı isimler arasındaki bariz fark, son Hamas / İsrail çatışmasında bir kez daha ortaya çıktı.
*
Bu çatışma başladığı günden itibaren Erdoğan ne yaptı?
Şunları yaptı:
*
- İtidal çağrısı yaptı.
- Fevri hareketlere karşı uyarıda bulundu.
- Bölgedeki olası gelişmeleri sezdiği için sorumlu davrandı.
- Ateşe körükle gidilmemesini sağlamaya çalıştı.
- Yapıcı ve yatıştırıcı bir rol oynamak istedi.
- Türkiye’deki Filistin duyarlılığını dikkate alan bir yaklaşımı ihmal etmedi.
*
Buna karşılık Erdoğan’a yol arkadaşlığı yapmış iki isim Ahmet Davutoğlu ve Bülent Arınç ne yaptı?
*
Davutoğlu şunu yaptı:
*
Daha Hamas baskınının nelere yol açtığı bile belli olmamışken, sivillere yönelik katliamlar ortadayken neredeyse “Yaşasın Hamas cihadımız! Allahu Ekber” diyecek bir kıvama geldi.
*
Arınç ise şunu yaptı:
*
Hamas’a yüklendi. “Sizin etiniz ne budunuz nedir ki, füzeleriniz sinek vızıltısı” tarzı kahve muhabbetleri yaptı. Ülkemizdeki Filistin duyarlılığını zerre hesaba katmadı. Durup dururken Filistin duyarlılığını lüzumsuzca kaşıdı.
*
Biri ifrat.
Diğeri tefrit.
*
İkisinin ortak özellikleri ise şunlar:
*
- Ağırbaşlılıktan uzaklık.
- Sorumsuzluk.
- Yapıcılığa kapalılık.
- Yangını körüklemek.
- Ölçüsüzlük.
*
AK Parti’nin 22 yıldır iktidar olabilmesinin arkasındaki siyasi zekanın Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğu herkesin bildiği bir gerçek.
AK Parti, Davutoğlu ya da Arınç’ın siyasi zekasına kalsaydı... Çoktan iktidardan düşmüştü.
DİN TEMELLİ AYRIŞMALARA EN GÜZEL CEVAP: KİLİSE AÇMAK
Tarih: 8 Ekim. Yani önceki gün.
Yer: İstanbul Yeşilköy.
Kilise: Mor Efrem Süryani Kadim Ortodoks Kilisesi.
Açılışı yapan: Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı.
Katılanlar: Farklı dinlerden temsilciler.
*
Uzun bir süre önce kilise ihtiyacının kendisine iletildiği anda olumlu yanıt vermiş Erdoğan. Süreci takip etmiş, tam destek olmuş. 2019’da temel atma törenine katılmış.
Ve önceki gün de açılışını yaptı.
*
Açılışın yapıldığı gün, dini temelli ayrışmaların her zaman had safhada olduğu bir başka İsrail / Filistin çatışmasının tam göbeğindeydik.
*
Böyle bir günde İstanbul’da kilise açılmasının fotoğrafının verilmesi, yeryüzündeki tüm bağnazlıklara karşı verilmiş en güzel cevap oldu.
*
Kimlere verildi bu cevap?
Kutsal kitap yakmayı marifet bilen müptezellere verildi. Din temelli savaşlara tutuşanlara verildi. Kutsal kitaptan kendilerine işgal çıkaran aşırıcılara verildi. Savaş hukuku falan tanımayan zalimlere verildi. Tanrı’yı kıyamete zorlamaya çalışan manyaklara verildi.
*
Bu fotoğrafla Erdoğan’ın İsrail / Filistin çatışmasında taraflara itidal çağrısını yan yana koyduğumuzda...
Muazzam bir tutarlılık çıkıyor karşımıza.
FİLİSTİN DİRENİŞİNİN TARİHİNDE SOL VAR
Son seçimde Erkan Baş’ın bıyığına ve iktidar karşıtı aykırı çıkışlarına hasta olup oyunu TİP’e verenler, şimdi çok şaşkınmış.
*
“Bizim oy verdiğimiz TİP, nasıl olur da Hamas’a destek atar” diye travma üstüne travma yaşıyorlarmış.
Erkan Baş
*
Filistin direnişinin tarihinde sol hareketler olduğu gerçeğini bilmezsen... Deniz Gezmiş’in Filistin kamplarına gittiğine dair bir fikrin olmazsa... Filistin mücadelesinin tarihinin, bir tür sol mücadele tarihi olduğuna dair iki satır bir şey okumamışsan...
İşte böyle travma geçirirsin.
*
Hadi şimdi Uğur Mumcu’nun “bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak” sözünü paylaş dur.
Deniz Gezmiş
ŞABAN: 1 BARIŞ: 0
İkİ gazeteci dostumuz:
Barış Yarkadaş ve Şaban Sevinç.
*
Son süreçte felaket ayrıştı bu iki gazeteci.
Barış kıyasıya Kılıçdaroğlu yanlısı. Şaban kıyasıya Kılıçdaroğlu karşıtı.
Barış Yarkadaş
*
İkisi de bilgi bombardımanına tuttular takipçilerini sosyal medyada.
Hiçbir detayı atlamadan.
*
Barış’a göre CHP İstanbul Kongresi’ni Cemal Canpolat kazanacaktı. Şaban’a göre Özgür Çelik kazanacaktı.
*
Doğrusunu bilen Şaban oldu. Üzgünüm Barış.
Şaban Sevinç
KILIÇDAROĞLU ADAY OLMAKTAN VAZGEÇER Mİ?
İstanbul Kongresi’nden önce şöyle diyordum:
*
Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel Başkanlığı’na aday olmama ihtimali sıfırdır.
*
Bu konuda bir arkadaşımla kebabına iddiaya girdik.
Çünkü arkadaşım, “Kılıçdaroğlu aday olmayabilir” diyordu.
Ben de ona “Amma safsın, var mısın iddiaya” dedim.
Arkadaşım beni şaşırtan bir cüretle “Varım” dedi.
*
CHP İstanbul Kongresi’nden önce...
İç sesim şöyle diyordu:
*
“Bu iddiacı arkadaşım amma da saf çıktı. Hiç böyle bir şey için iddiaya girilir mi? Kılıçdaroğlu’nun aday olacağı besbelli. Kabak gibi ortada. Neyse... Bana ne ya? Ben bedavadan kebabımı yerim, keyfime bakarım”.
*
CHP İstanbul Kongresi’nden sonra...
İç sesim şöyle demeye başladı:
*
“İster misin Kemal Bey, bu sonuçları gördükten sonra ‘hava galiba değişiyor’ falan diye adaylıktan çekilsin. İster misin bedavadan kebabı kendisini ‘amma da saf’ diye nitelendirdiğim arkadaşım yesin. İster misin kebap parasını ödemek bana düşsün. OMG”.
Paylaş