Hasan Cemal için bir formül buldum

HASAN Cemal Milliyet’ten kovuldu.

Haberin Devamı

Kaba bir şekilde değil kibarca...

* * *

Her kafadan bir ses çıkıyor.

- Başbakan Yardımcısı: “Bu iş medya patronlarının işidir” diyor.

- Ezelden muhalifler: “Yetmez ama evet diyordun Hasan Cemal, gördün mü yetmezi, gördün mü eveti” diye laf sokuyor.

- Hükümet yanlısı kalemler: “Bu iş hükümetin işi değildir canım, sadece patron tasarrufudur” diyor.

- Başbakan’ın en yakın danışmanları: “Başbakan bir yazarı eleştirince patronlar hemen o yazarı kovuyorlar, biz de bu işin mağduruyuz” diyor.

- Köşe yazarları: “Acaba bize ne zaman sıra gelecek” diyor.

- En etkili ve dokunaklı lafı etmek isteyenler: “Hasan Cemal’in yazmadığı bir dünyaya çocuk getirmek istemiyorum” diyor.

- Dehşete düşenler: “Ne yani, şimdi Hasan Cemal bile yazamayacak mı birader” diyerek şaşkınlıklarını dışa vuruyor.

Kısacası...

Laf... Laf... Laf...

Oysa laf değil “icraat” lazım.

Ve Hasan Cemal’i gazetesine kazandıracak bir formül buldum.

Açıklıyorum:

Haberin Devamı

* * *

Star gazetesinin Ankara Temsilcisi Mustafa Kartoğlu, “Hasan Cemal meselesi”ni Başbakan’ın Danışmanı Yalçın Akdoğan’la konuşmuş.

Yalçın Akdoğan şöyle demiş:

- Yazar atma işiyle bizim alakamız yok.

- Böyle bir şeye ihtiyacımız da yok.

- Her gazeteci işten atıldığında hükümet sorumlu tutuluyor.

- Bu durum en çok hükümete zarar veriyor.

Güzel...

Madem Hasan Cemal’in işten atılması en çok hükümete zarar vermiştir ve vermektedir.

O halde hükümet, bu işten çok büyük zarar görmüş gibi davranmalıdır.

Ve derhal harekete geçmelidir.

* * *

Mesela...

AK Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik ya da Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, hemen bir basın toplantısı düzenleyip “patron”a çok ama çok öfkeli bir edayla ve ses tonuyla şöyle seslenmelidir:

- Kardeşim niye yazdırmıyorsun Hasan Cemal’e?

- Yoksa bize karşı sabotaj peşinde misin?

- Hasan Cemal’in yazmadığı, yazamadığı bir ülke mi yaratmak istiyorsun?

- Maksadın ne senin?

Yazar susturarak ne yapmak istiyorsun?

- Yoksa amacın, “Bu hükümet yazarları susturan bir hükümettir” imajı yaratmak mı?
 
* * *
 
İddia ediyorum:

Hüseyin Çelik ya da Bülent Arınç, dehşetengiz bir çatık kaşla bunları söylesin...

Hasan Cemal ertesi gün yazmaya başlar.

Haberin Devamı

Vicdanlar neden mi kabullenemiyor?

- Sen Danıştay’a baskın yapıp yargıç katleden adam ile emekli Genelkurmay Başkanı’nı aynı amaçlar etrafında bir araya gelmiş bir terör örgütünün en sağlam iki üyesi olarak gösterirsen... Vicdanlar tabii ki isyan eder.

- Sen Danıştay katili ile Genelkurmay Başkanı arasındaki ilişkiyi ortaya koyan kapı gibi sağlam belgeleri, bulguları, kanıtları suratlara çarpamazsan... Vicdanlar tabii ki isyan eder.

- Sen Danıştay cinayeti davasında bir adamı hem tanık, hem sanık, hem de gizli tanık yaparsan ve iddialarını bu adama dayandırırsan... Vicdanlar tabii ki isyan eder.

- Sen Cumhuriyet gazetesi yazarı Mustafa Balbay’ı, Cumhuriyet’i bombalayan örgütün en önemli isimlerinden biri olarak ilan eder, ancak Balbay ile bombacılar arasında nasıl bir bağlantı olduğunu izah edemezsen... Vicdanlar tabii ki isyan eder.

- Sen “büyük terör örgütü” diye nitelendirdiğin örgütün silahlı külahlı en önemli işinin Danıştay saldırısı olduğunu söyler, ancak bu saldırı ile örgüt arasındaki rabıtayı tatmin edici bir şekilde kuramazsan... Vicdanlar tabii ki isyan eder.

- Sen “Hükümeti devirecekti” dediğin generalin, devireceği hükümet tarafından sahiplenilmesi meselesini izah edemezsen... Vicdanlar tabii ki isyan eder.

- Sen Alparslan Aslan ile Sinan Aygün’ün, Mehmet Haberal ile bombacıların, İlker Başbuğ ile Osman Yıldırım’ın, Kemal Gürüz ile Doğu Perinçek’in... Kısacası birbirlerini hayatları boyunca hiç görmemiş şahısların, nasıl olup da bir terör örgütü kurabildiklerini herkesi tatmin edecek biçimde açıklayamazsan... Vicdanlar tabii ki isyan eder.

Haberin Devamı

Sulu rakı üzerine üç not

BİR: Başbakan’ın, “Bunlar rakıyı sulu içiyorlarmış” diyerek CHP’yi suçladığını öğrendiğim anda aklıma ilk gelen isim Aydın Boysan oldu. 12 dakika sonra “hurriyet.com.tr”de başlık hazırdı: “Erdoğan’ın sözlerine rakı ustası Aydın Boysan’dan yanıt”.

İKİ: Başbakan’ın, “Bunlar meğer rakıyı sulu içiyorlarmış” cümlesinin altında acaba “Bunlar beceriksiz kardeşim, bunlar rakı içmeyi beceremiyorlar, rakı susuz içilir oğlum, öğrenin de gelin” cümlesi mi yatmaktadır?

ÜÇ: Korkuyorum... Acaba Başbakan’ın rakılı açıklamasının ardından birkaç “yeni dönemin yalakası”, kendilerini ortaya atıp ellerinde rakı kadehleriyle “Biz rakıyı susuz içiyoruz ustam, atam, başbakanım” falan diye poz verirler mi acaba?

Haberin Devamı

AYDIN BOYSAN, ERDOĞAN'IN SÖZLERİNE ŞU YANITI VERDİ

Hasan Cemal için bir formül buldum

İslamcılar için uyarlama yapılacak sol marşlar

MİLLİ Görüş ekolünden bir grup İslamcı genç, solcuların ünlü “Çav Bella”sını kendilerine göre yorumlamışlar ve ortaya bir “mücahit yorum” çıkmış.

Birkaç gündür bu uyarlama gündemde...

Madem İslamcıların sol marştan yaptıkları uyarlama ortamı bu kadar şenlendiriyor...

O halde şu sol marşlara da neden el atılmasın:

* * *
  
- VENSEREMOS: Bu marşın “Venseremos venseremos/Kıralım zincirlerimizi” bölümü, “Venseremos venseremos/Kılalım namazlarımızı” şeklinde uyarlanabilir.

- GÜNDOĞDU MARŞI
: Bu marşın “Gün doğdu hep uyandık/Siperlere dayandık” bölümü, “Güneş doğdu uyandık/Namazımızı kıldık” şeklinde uyarlanabilir.

- ŞARKIŞLA: Bu marşın “Gemerek’te çevirmişler/Deniz Gezmiş’in yolunu” bölümü, “Fatih Camisi’nde çevirmişler/Metin Yüksel’in yolunu” şeklinde uyarlanabilir.

- 1 MAYIS MARŞI: Bu marşın “Ulusların sesi yeri göğü sarsıyor/Halkların nasırlı yumruğu balyoz gibi patlıyor” bölümü, “Müslüman’ın tekbiri yeri göğü sarsıyor/Alınlardaki nasır izi bir nur gibi parlıyor” şeklinde uyarlanabilir.

- KIZILDERE: “Oy dere Kızıldere/Böyle akışın nere”
bölümü, “Oy dere Kızıldere/İnanırsan bilirsin/Böyle akışın nere” şeklinde uyarlanabilir.

Haberin Devamı

Bahçeli’ye camdan okuma tavsiyeleri

SAYIN Bahçeli...

Kâğıtları bir tarafa bırakıp camdan okumaya geçmişsiniz.

Tebrikler! Doğru karar.

Fakat ilk gün pek bir acemiydiniz.

Acemiliği tez elden atlatabilmeniz için size bazı tavsiyelerde bulunmak istiyorum.

* * *

- Cama bakarak yapılan konuşmaların püf noktası şudur: Konuşmayı cama bakarak yapıyormuş izlenimi vermemek. Siz cama baktığınızı biraz fazlaca belli ediyorsunuz.

- Kürsünün sağına ve soluna konmuş iki cam... Siz bir cümlenin yarısını sağdakine bakarak, diğer yarısını soldakine bakarak okuyorsunuz... Böylece ortaya çıkan görüntü “tenis izleyen adam” görüntüsü oluyor... Bu kadar kısa aralıklarla o camdan bu cama geçmeyin...

- Arada camdan gözünüzü çekin, doğaçlama yapın... Sonra tekrar cama dönün... Böyle yaparsanız “cama bakmadan konuşuyormuş” izlenimini daha iyi verirsiniz. Bakınız: Başbakan Erdoğan’ın cama bakarak yaptığı konuşmalar.

- Camdaki konuşma metninin akış hızını ve duraklarını ayarlayan şahıs, çok önemlidir... Onunla antrenman yapınız...

Meraklısı için notlar

- CEM Uzan açıklamış: “7 kere umreye gittim”. Ha gayret Cem Uzan... “Babaannem de başörtülüydü” açıklamasına ramak kaldı.

- “Kamuda kıyafet özgürlüğü” diye yola çıkanlara soruyorum: Başörtüsü için özgürlük istiyorsunuz, tamam... Peki söyler misiniz? Başlarını örtmemeyi tercih eden kadınlar için ne kadar özgürlük istiyorsunuz? Kot pantolon, askılı bluz, etek boyu falan?

- “DHKP-C” adlı örgüt, yeni dönemin “işe yarar örgütü” mü oluyor? Mahir Kaynak Bey... Bir izah lütfen...

- CHP’li Salih Fırat’a, partisini bırakıp AK Parti’ye geçtiği için “Zaten bizi satacak tıynetteydi” diyen CHP’lilere sesleniyorum: O tıyneti adamı partinizden aday gösterirken aklınıza getirecektiniz.

 

Yazarın Tüm Yazıları