’Hamdolsun’ mu?

BARZANİ tedip edilecek mi?

Hayır...

Kapsamlı bir operasyona yeşil ışık yakıldı mı?

Hayır...

PKK’nın Kuzey Irak’ta barındırılmasına son verilecek mi?

Hayır...

PKK’nın elebaşıları Türkiye’ye teslim edilecek mi?

Hayır...

ABD, Barzani ile Türkiye arasında bir tercih yapabildi mi?

Hayır...

PKK terörü, Bush görüşmesinden sonra duracak mı?

Hayır...

Herkesin "Tamam, istediğimizi aldık" diyebileceği bir sonuç çıktı mı?

Hayır...

ABD, fazladan yeni tek bir şey vermiş midir?

Hayır...

Kısacası...

"Eski hal" aynen devam etmektedir.

Cephede değişen pek bir şey yoktur...

* * *

Bu durumda...

Başbakan Tayyip Erdoğan, neden fazla vurgulu olmasa da bir "bayram havası" estirmeye gayret etmektedir?

Neden mahcup ve çekingen bir edayla da olsa, "Hamdolsun, istediğimizi aldık" diyerek Allah’a şükretmektedir?

Erdoğan ne istiyordu Allah aşkına!

Ve ne aldı?

Erdoğan’ın yaptığı "Tezkereyi kullanacağız" açıklamasının Türkçe meali, "Kandil’i biraz havadan bombalayıp kamuoyunun gazını alacağız" değil midir?

Daha da önemlisi...

Ortada gerçekten...

"Hamdolsun" denilecek, şükredilecek bir durum mu var?

Yoksa...

"Kahretsin" deyip geçmek mi gerekiyor?

’Yaşamın Kıyısında’ için karne denemesi

TUNÇEL KURTİZ: Karadeniz şivesi ile kırık dökük bir Almanca... Bu tuhaf karışımın üstesinden başka kim gelebilirdi ki? "Ahlaksız ama çok şeker bir amca" rolünün hakkını ondan başka kim verebilirdi ki? Hadi bir adım sonrasını da söyleyelim: Yaptığı doğaçlamalarla kim yönetmenin işini bu kadar kolaylaştırabilirdi ki? Ne diyelim? İyi ki Tunçel Kurtiz var...

BİR SORUN: Nasıl oluyor da "Şeker ama ahlaksız amcamız", kasten adam öldürmek suçundan girdiği hapisten bu kadar kısa sürede kurtuluyor?

NURGÜL YEŞİLÇAY: Çocuksu solcu militan rolünün hakkını gayet iyi verdiğine göre öğrencilik yıllarında acaba küçük çapta örgütçülük filan yaptı mı? Neyse... Üzülmesin, gönlümüzün portakalı onundur...

ERKAN CAN: "Amcaoğluna basit akrabalık kıyakları çeken küçük sanayi sitesi esnafı" rolünü de başarıyla geçtikten sonra, "Bu adam bir büyücü" demek dışında elimizden bir şey gelmiyor.

EZAN:
Bayram namazı için ezan okunmaz... Keşke işi bilen biri Fatih Akın’a bunu söyleseydi...

NURSEL KÖSE: İşte feci yetenekli bir Türk / Alman karışımı daha... Adını "Gurbetçi yetenekler" listesinin en başına yazdık.

NEJAT İŞLER: Nejat İşler’in New York Polis Departmanı’ndan fırlamış kısacık komiser rolü, filmin en olmamış tarafıdır.

FATİH AKIN: Bu adam, iyi ki iki kimlik arasında sıkışıp kalmış... Yoksa bu kadar dokunaklı hikayeleri nasıl anlatırdı?

Cüretkar bir soru: Eşiniz dağda mı?

SEN PKK’ya bırak "Terör örgütü" diyebilmeyi, "Şiddet uyguluyor" bile demekten kaçınacaksın...

Sonra...

"Parti" ile "Örgüt" arasındaki kuşkulu ve şaibeli ilişkilere rağmen...

Kalkıp, dağa gideceksin...

Sözüm ona gayet insani nedenlerle, orada protokoller filan imzalayacaksın...

"Askerleri teslim aldık" havası basarak, bilinçli bir şekilde terör örgütünün propagandasını yapacaksın...

Yani bu kadar "cüretkar" olabilmeyi göze alacaksın...

Ancak...

Yıllardır "kayıp" olan eşin hakkında...

Bir gazeteci, "Eşiniz dağda mı?" diye cüretkar bir soru sormaya kalkıştığında "Böyle soru olmaz... Bu insan haklarına aykırı" diye feryat edeceksin...

Bence feryada falan hiç gerek yok...

Düşün ki:

O soruyu soran gazeteci, seninki kadar olmasa da, kendi çapında bir cürette bulunmuştur...

Ve bu cüret, seninkinin yanında devede kulak gibidir...
Yazarın Tüm Yazıları