Paylaş
Hemen açtım sonuçları.
Ve özellikle araştırmanın “AŞI” bölümüne odaklandım.
*
OPTİMAR, halkımıza sormuş:
*
Koronaya karşı aşı olmayı düşünür müsünüz?
*
Cevaplar şöyle:
*
- YÜZDE 52.4: Evet, olurum.
*
- YÜZDE 39.2: Hayır, olmam... Aşının uzun dönem etkilerini bilmiyorum.
*
- YÜZDE 8.4: Hayır, olmam... Aşıya karşıyım.
*
Bu sonuçlardan benim çıkardığım üç sonuç var:
*
- SONUÇ BİR: Halkımızın çoğunluğu “Aşı gelse de olsak” havasında. Bu kesim, en azından birinci turda cumhurbaşkanı seçebilecek seviyede.
*
- SONUÇ İKİ: Aşıya mesafeli olan ciddi bir kesim de var. Onların takıldıkları tek husus ise aşının uzun dönem etkileri... Bu konuda kuşkuları var... Madem öyle... Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu, bu kuşkuyu giderecek bir bilgilendirme çalışması yapmalı.
*
- SONUÇ ÜÇ: Aşı karşıtlığının aşısı, tutmamış! Çıkardıkları onca patırtıya rağmen aşı karşıtlarının etkileyebildikleri kesim, barajı bile geçemiyor.
GÜNDEMİMİZ: KORONA
OPTİMAR araştırmasında koronayla ilgili şu sonuçlar da var:
*
Türkiye’nin en önemli sorunu nedir?
*
Yüzde 35.3: Ekonomi Yüzde 29.9: Korona Yüzde 10.5: İşsizlik Yüzde 8.3: Terör Yüzde 5.2: Eğitim Yüzde 2.4: Demokrasi Yüzde 1.7: Güvenlik Yüzde 1.7: Dış tehditler Yüzde 0.8: Suriyeliler
*
YORUM: Ekonomi, tamam... Ama korona da ekonomiyle yarışıyor. Millet tehlikenin farkında yani.
*
Koronanın ciddi bir tehlike oluşturduğuna inanıyor musunuz?
*
Yüzde 85: Evet Yüzde 13.4: Hayır
*
YORUM: Burada da aynı sonuç. Korona farkındalığı çok yüksek. “E daha da farkında olunmasın mı?” dediğinizi işitir gibiyim.
*
Herhangi bir yakınınıza korona teşhisi kondu mu?
*
Yüzde 56.3: Hayır Yüzde 39.6: Evet
*
YORUM: “Çember daralıyor” deniliyordu ya... Hakikaten daralmış.
*
Salgın nedeniyle uygulamaya konan yeni önlemler için ne diyorsunuz?
*
Yüzde 56.8: Yetersiz Yüzde 35.6: Yeterli Yüzde 7.6: Kısıtlama gereksiz.
*
YORUM: Yeni konan kısıtlama tedbirlerini bile yeterli bulmayanlar ne kadar da çok. Bu kişiler, nasıl bir kısıtlama istiyorlar acaba? Evlerimizden burnumuzu bile çıkarmasak “yeterli” bulacaklar mı? Allah’ım sen bana sabır ver.
İFŞALARDAN SONRA KAFAMDA DELİ SORULAR
- Ben şimdi Hasan Ali Toptaş romanlarını nasıl okuyacağım? Yazdığı satırların arasında kaybolmuşken aniden aklıma gelmeyecek mi taciz meselesi? Bu konuyu aklıma getirmeden okuyabilir miyim kitaplarını?
*
- İyi ama Woody Allen filmlerini oturup izliyorum. Hatta bazı sahnelerde kıs kıs gülüyorum. Bazen eski filmlerine döndüğüm de oluyor. Bu ne olacak? Bu ikiyüzlülük değil mi?
*
- Roman Polanski benim en sevdiğim yönetmendir. Ama kişiliği beş para etmez bir adam. Kişiliği ile filmleri arasına mesafe koyabilir miyim? Eser ile eser sahibi, ne kadar ayrılacak birbirinden?
*
- Türk edebiyatının tarihine şöyle bir daldığımızda nice anlı şanlı yazarın yeryüzünün en iğrenç tacizlerine imza attıklarını görüyoruz. Açıp bakın anı kitaplarını: İsimleri geçtiğinde ayağa kalkıp ceketimizi iliklediğimiz nice yazar, neler yapmış neler. O zaman soruyu sorayım: Tarihe doğru uzanacak mı bu ifşa hareketi? Orasıyla da hesaplaşılacak mı?
*
- Kitaplarını büyük bir zevkle okuduğumuz yazarlarla tanıştığımızda bazen büyük bir düş kırıklığı yaşarız. İfşa edilen yazarlara karşı yaşadığımız şey de böyle bir şey mi? Yoksa onu fersah fersah aşan bir şey mi?
*
- Yine Hasan Ali Toptaş’a döneyim ve onunla bitireyim: Everest Yayınları, kitaplarını basmama kararı aldı. Böylece Toptaş, bir anda yayıncısını kaybetti. Sorum şu: Bu saatten sonra Toptaş’ın kitaplarını kim basar? Yoksa olay, zamanın uyutan kollarına bırakılır ve bir süre sonra kitaplar yeniden basılır mı?
BURHAN AYERİ
KLASİK televizyon eleştirmenliğinin son ulu çınarıydı.
Televizyona çıktığım ilk günden beri eleştirilerine hedef oldum.
İnce ince, alttan alta giydirirdi bana.
Anlayışlı bir gülümsemeyle karşılardım eleştirilerini.
Çünkü eski yazarlara özgü mizahi bir dili vardı ve o dil bana sevimli gelirdi.
Merakla okurdum kendisini.
*
Vefat etti. Kaybettik. Allah gani gani rahmet eylesin.
DİLBİLGİSİ AÇISINDAN HADİSE’NİN AYRILIK MESAJI
ARADIM, taradım. Yok. Bir tane bile hata bulamadım.
Genellikle magazin ünlülerinin elinde hep birleştirilme kâbusu yaşayan “Her şey”i, özenle ayırmış mesela.
Ve en önemlisi...
Ayrı yazılması gereken -de’yi, tıpkı Kaan Yıldırım’dan ayrılır gibi zarifçe ayırmış.
“Noktalamış bulunuyorum” demek yerine “Noktalandırmış buluyorum” diyerek bir çuval inciri berbat etmiş ama ben bunu kendisinin yurtdışında bulunma süresinin fazlalığına yormayı tercih edeceğim.
*
Neyse... 10 üzerinden 8 aldın Hadise... Ayrılık da nota dahil.
Paylaş