Paylaş
Parayı sonradan bulan herkes...
- Etrafa Euro saçabilir.
- Şımarıkça konuşmalar yapabilir.
- Sonradan görmeliğin destanını yazabilir.
- Pahalı arabalarla ucuz şovlar yapabilir.
- Ne oldum delisi olabilir.
Bunların hiçbiri suç değildir.
Bunlar ancak ayıplamanın ya da yadırgamanın konusu olabilir.
*
Ancak görgüsüzlüğün suçla ilgili arayışları tahrik etmek gibi bir özelliği vardır.
- Şımarıklıklar, kaçınılmaz olarak herkese “Bunlar parayı nereden buldu acaba?” sorusunu sordurtur.
- Ucuz şovlar, gazetecilerin “Bunlar ne kadar vergi verdi acaba?” araştırmaları yapmalarına yol açar.
- Pervasızlıklar, paranın kaynağıyla ilgili kuşkular doğurur ve MASAK gibi kurumları harekete geçirir.
*
Bir cüretkâr gösterişçi, parayı tertemiz yollardan bulmuşsa...
Bu araştırmalar vız gelir tırıs gider. Soruşturmaların hepsinden tertemiz çıkar. Ve “Engin bana yeni şımarıklıklar al” diyerek milleti çıldırtmaya devam eder.
*
Ama eğer cüretkâr gösterişçi, parayı tartışmalı yollardan bulmuşsa...
Mal varlığına el konulur. Yurtdışına çıkışı yasaklanır. Ve en sonunda da kelepçelenip gözaltına alınır.
-
Dilan Polat olayında görgüsüzlük ve suç arasındaki ilişki, işte tam da böyle işledi.
Dilan Polat ve tayfası, parayı tertemiz yollardan bulmuşlar gibi alabildiğine pervasız, alabildiğine cüretkâr bir görgüsüzlük örneği sergilediler.
Kazandıkları parayı vakar ve olgunluk içinde harcamasını bilemediler.
-
Belki bu da doğal bir sonuçtu.
Çünkü biz öyle biliriz ki...
Parayı tertemiz yollardan bulan kişiler, genellikle bu denli cüretkâr bir görgüsüzlük bataklığına saplanmazlar.
HAVA DÖNDÜ
Hürriyet ve CNN Türk Washington Temsilcisi Yunus Paksoy, dünkü Hürriyet’te “Amerika Çelişkiler Devleti” başlığıyla bir haber / analiz yayınladı.
*
Son dönemin parlayan gazetecileri arasında tartışmasız yer alan Yunus’un analizine göre, İsrail’e tam destek veren ABD’li yetkililer, çelişkili açıklamalar yapıyorlar.
Bir ABD yetkilisi “Vur İsrail vur” havasındayken başka bir ABD yetkilisi “Biraz dikkatli olsan iyi olur İsrail” havasında.
*
Son 10 gündür ABD basınında da hava değişti.
ABD’li gazeteciler, ABD’li yetkililere şu türden zor sorular sormaya başladılar:
- İyi ama çocuk ölümleri ne olacak?
- İyi ama siviller daha ne kadar ölecek?
- İyi ama Ukrayna’da çocuklar ölmesin diye kendinizi paralamıyor muydunuz?
*
ABD’li yetkililerin çelişkili açıklamalar yapması... ABD basınının zor sorular sormaya başlaması... Brezilya Devlet Başkanı Lula’nın haykırışı... İskoçya Başbakanı’nın çıkışı... Batı başkentlerinde on binlerin katıldığı yürüyüşler... ABD Senatosu’nda temsili kanlı ellerle yapılan etkileyici protesto...
Bütün bunlar, havanın dönmeye başladığının göstergeleri.
*
Hamas’ın 7 Ekim saldırısında moral üstünlük kesinlikle İsrail’deydi. Aradan geçen süre içinde İsrail, hiçbir ahlaki sınır tanımayarak olayı öyle bir noktaya taşıdı ki...
Artık moral üstünlük Hamas’a olmasa bile ezilen Filistin halkına geçmiş durumda.
*
Bu neye yol açar? Bilmiyorum. Bu İsrail’in sınır tanımazlığını durdurur mu? Bilmiyorum. Bu ABD’nin tutum değiştirmesine yol açar mı? Bilmiyorum.
*
Ama bildiğim bir şey var:
ABD / İsrail ikilisinin karşısına ilk kez vicdanlardan örülü muazzam bir duvar çıkmış durumda.
DEĞİNMELER
- Arif Sağ, Kılıçdaroğlu’na mektup yazıp “yol, edep, erkan” temalı uyarı yapmış ve “aday olma” demiş. Kılıçdaroğlu, bu çağrıya kulak verirse kebabına girdiğim bahsi kaybedeceğim.
*
- Nobel ödüllü bir yazar olan Orhan Pamuk’un, Cihangir’deki bir apartman yüzünden mahkeme kapılarına düşmesini bir tek ben mi yadırgıyorum?
*
- Bir öğretmen Cumhuriyet Bayramı’nda yaptığı konuşmada CHP Milletvekili’nden bile daha CHP’li gibi konuşmuş. Bu yeterince tuhafken bu öğretmenin ölümüne savunulması tuhaf oğlu tuhaf değil mi?
*
- Mehmet Aslantuğ’un Instagram paylaşımlarıyla eski eşine mesaj vermek yerine biraz Marks, Lenin, Bakunin falan okumasında fayda var.
*
- Slovenya Büyükelçisi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a güven mektubunu sunarken dört çocuğuyla gelmiş. Erdoğan’ın çocuklarla kurduğu iletişimin fotoğraflarını pek beğendim.
CADILAR BAYRAMI
Cadılar Bayramı, bir Amerikan geleneği değil de bir Türk geleneği olsaydı.
Türk geleneklerini küçümsemeyi alışkanlık haline getirenler şöyle şeyler söyleyeceklerdi:
*
- Bu çağda bu ne tuhaf gelenek böyle?
- Pagan dönemden bugüne taşıyacak bunu mu bulduk?
- Çocukları sevgi üzerine yetiştirmek yerine korku üzerine yetiştiriyoruz.
- Bizim bayramımız ancak böyle itici ve saçma olur zaten.
Paylaş