Paylaş
- “Bekle bizi Avrupa” manşetleri...
- “Tansu Çiller Avrupa’ya diz çöktürdü” goygoyları...
- “Seni artık kimse tutamaz Türkiyem” gazlaması...
- “Tansu Çiller ikinci Atatürk mü oluyor” cilveleri...
- “Sarışın güzel kadın Avrupa’yı büyüledi” komplimanları...
Bütün bu manşetler, goygoylar, gazlamalar, cilveler, komplimanlar...
Şimdi yakın tarihin en tozlu yaprakları arasında çürüyor.
*
Ama tarih tekerrür ediyor.
İşte bakın:
“Yeni dönemin statükosunun neferleri” harekete geçmiş durumdalar.
Obama’nın fişteklemesiyle bin türlü hesap ve stratejiye dayalı olarak dilenen “özür”den, bin türlü goygoy, bin türlü gazlama, bin türlü cilve, bin türlü manşet ve bin türlü kompliman kotarıyorlar.
- “İsrail’e özür dileten adam” manşetleri...
- “İlmek gibi dokunan diplomasinin muazzam zaferi” goygoyu...
- “Usta... Ah usta... Büyük usta...” cilvesi...
- “İşte böyle özür diletirler” gazlaması...
- “Teslim olduk sana usta” komplimanı...
*
Gazlamada ayar kaçınca...
Bazı hususlar da “görünmez” oluyor.
Mesela...
İsrail Başbakanı Netanyahu’nun “Neden özür diledik?” açıklaması...
Diyor ki Netanyahu...
- Suriye’deki kriz derinleşiyor.
- Suriye’deki kimyasal silahların terörist grupların eline geçme riski var...
- Bu bizim için en büyük tehlikedir.
- Türkiye ile iletişim kurmamız gerekiyordu.
- Bundan sonra Türkiye ile İsrail bölgesel sorunlara birlikte karşı koyacak.
Demek ki neymiş?
İsrail, Türkiye’nin müthiş etkili, inatçı ve kararlı politikasından bunaldığı için değil, kendi geleceğini garanti altına almak için özür dilemiş.
*
Bu arada...
“Obama aradı, telefonu Netanyahu’ya verdi” cümlesinin neye işaret ettiği meselesine girmeye bile gerek yok.
*
Her şeye rağmen yine de başarı mıdır İsrail’in Türkiye’den özür dilemesi?
Tabii ki başarıdır...
Bu olayla birlikte Türkiye’nin bölge denkleminde “ciddiye alınması gereken bir ülke” olduğunun altı bir kez daha çizilmiştir.
Ama “bir” şiddetindeki başarı, “bin” şiddetindeki bir başarıymış gibi yansıtılmaya kalkışılırsa, “bir” şiddetindeki başarı bile gölgelenmiş olur.
‘AKİL İNSANLAR’ Bu da benim listem
- YAŞAR KEMAL: Madem Türkiye Yaşar Baba’dır... O zaman listenin en başında o olmalıdır.
- HASAN CEMAL: Sürecin buruk mimarı... Sürecin mazlum çocuğu... Sürecin mağdur bayrağı... Mutlaka olmalı...
- CENGİZ ÇANDAR: Kim ne derse desin bu işe başını koymuş az adam vardır ve o az adamların en başındadır. Cengiz Abi’nin olmadığı listeye liste demem.
- FETHULLAH ERBAŞ: En riskli dönemde en riskli adımı atmayı başarmış bir isimdir... Ta 90’larda PKK’nın elindeki askerleri almaya giden heyetteydi... Bu dönemde listede olmalıdır.
- ADALET AĞAOĞLU: Listede o varsa güven vardır... Listede o varsa vicdan vardır... Listede o varsa gözün arkada kalmaz.
- YILDIZ RAMAZANOĞLU: Şahsiyet sahibi bir İslamcı yazar... Öncelikli pusulası her zaman vicdanı olmuştur... Hesapsızdır... İtimat telkin eder...
- MEHMET ALTAN: İktidara kendi doğrularına uyduğu zaman destek verdi, kendi doğrularına uymadığı zaman destek vermedi... Listeye aykırı duruş katar.
- DİCLE ANTER: “Ape Musa”nın oğlu... Babasının mirasının hakkını vermiş bir evlat... Gerekirse Dicle ile Sakarya’yı birbirine bağlar.
- EREN KESKİN: Kürtlerin hak ve özgürlük mücadelesinin her adımında emeği vardır. Bu işin çilesini çekmiş isimlerdendir... Çile çekmiştir ama milim geri atmamıştır... Listeye hakkaniyet katar, sahicilik katar...
- MEHMET BEKAROĞLU: Solcu da saygı duyar, sağcı da... İslamcı da saygı duyar, liberal de... Listeye girerse listeye itibar katar.
- ERCAN KARAKAŞ: Asli kimliğini her zaman CHP’lilikten çok sosyal demokratlık belirledi... Kürt sorununa ilk kafa yoranlardan biridir... CHP’nin çok övündüğü “Kürt raporları”nda emeği var... Listede mutlaka olmalı.
- TÜLİN BUMİN: Galatasaray Üniversitesi’nde felsefe bölüm başkanıydı... Hep geri durmuştur ama Türkiye’deki en iyi siyaset felsefecilerinden biridir... Bu işe bir de felsefeci ufkunun gerektiği düşünülürse süper olur.
- SABİHA ÜNLÜ: Eski “Selam” gazetesi yazarı... Şimdilerde Diyarbakır’da yaşıyor. Diyarbakır Mazlum-Der’de çalışmalarını sürdürüyor. Dik duruşlu İslamcı bir kadın... İnsan hakları konusunda ödünsüz... Listeye dirayet katar.
- CELAL DOĞAN: Üzerinde çok tartışma olmuştur ama her zaman delikanlıca bir yaklaşımı vardır... Bu yaklaşıma da ihtiyaç var.
- ERGUN ÖZBUDUN: Hakikatleri haykırmaktan zerre kadar çekinmeyen bir anayasa profesörü... Özgürlüğü ve demokrasiyi esas alan saygın bir akademisyen... O da “olmazsa olmazlar”dan...
- CELALETTİN CAN: 78 Kuşağı’nın destanını yazmıştır... Ömrünün 20 yılını hapislerde geçirmiş biridir. Hapisten çıktığı gün, kaldığı yerden devam etmiştir... Listeye sosyalizm katar.
- TARHAN ERDEM: Gitgide daha çok “ak saçlı bir bilge” haline geldi... Kürt sorununda hep çözümü vurguladı... Şimdi ona ihtiyaç var.
- MİTHAT SANCAR: Adı Kürtlerin hak ve özgürlük mücadelesiyle o kadar anılır ki Kürt sanılır. Oysa Mardinli bir Arap’tır... Liseden sınıf arkadaşı Zübeyir Aydar’dan farklı bir çizgisi oldu... Listeye esaslı bir güç katar.
Yapma bunu yapma
- Barış geliyor diye telaşa kapılma...
- “İşte bunlar hep Amerika’nın oyunu” cümlesiyle siyasal analiz yapılmaz, başka cümleler bulmaya çalış.
- Acun’un ünlüleri ile gönüllüleri, sadece Acun’a yarar, girme o topa...
- Rehber eşliğinde bohem olunmaz, içinden gelmiyorsa uğraşma.
- Sana atılan uzun mesaja karşılık sadece “Peki” yazarak trip atma...
- “Akil adamlar” diyerek kadınları dışlama...
- Düşman edinmekten korkma...
- Aynı anda dokuz kişiye “Özledim” mesajı atma...
- Günlerden pazardır diye bir örnek eşofmanları çekip Bebek’te piyasa yapma...
- “Piston aşağı indi” esprisi daha fazla büyümez, zorlama...
- Reha Erdem’in “Jîn” filmi fena halde berbat bir film, övmek için kasma...
- Güpegündüz gerilim filmi izlenmez, aklını başına devşir.
PKK bittiğinde
- AK PARTİ: Gücünü daha da arttırmanın özgüveniyle otoriter yönelişine ivme kazandırırsa yeni toplumsal sorunlara yol açacak.
- MHP: Eğer milliyetçiliğine yeni bir anlam, yeni bir derinlik ve yeni bir boyut kazandıramazsa MHP’nin işi çok zor olacak.
- CHP: Kemal Kılıçdaroğlu bu bitişte rol almayı küçük politik hesaplar uğruna reddettiği için fena halde gerileyecek.
- BDP: “Öfkeli BDP’liler”, öfkelerini terk edip yeni politikalar belirleyemezlerse eski cazibelerini yitirecekler...
Vur de vuralım
MHP’nin Bursa mitinginde atılan...
“Vur de vuralım/Öl de ölelim” sloganı ile...
Diyarbakır Nevruz’unda açılan...
“Savaşa da hazırız/Barışa da hazırız başkan” pankartı...
Amcaoğludur.
*
- İkisi de tehlikelidir.
- İkisi de zamanın ruhuna uymamaktadır.
- İkisi de mutlak itaate işaret etmektedir.
- İkisi de mantığın savuştuğunun göstergesidir.
- İkisi de kana susamıştır.
- İkisinin de geleceği yoktur.
- İkisinin de zamanı gelmeyecektir.
*
Hal böyleyken...
Sadece “Vur de vuralım”a odaklanmayıp biraz da “Savaşa da barışa da hazırız”a dikkat kesilmekte fayda vardır.
Paylaş