ŞEMDİNLİ’den 15 şehit haberi geldi ve ateş düştüğü yeri yaktı...
Yani ne desek boş, ne desek nafile...
Bu yüzden "ağıt yakıcılığı yarışı"na girişmeyeceğim...
Bunun yerine geride kalanlara, "yaklaşan tehlike"den söz edeceğim...
Tehlike şudur:
Küçüklü büyüklü Ege kasabalarında iflah olmaz bir "Kürt nefreti" oluşmaya başlamıştır...
"DTP’lileri öldürün" şeklinde cinayete açık teşvik yazılarına yargı "düşünce özgürlüğü" muamelesi çekmiştir...
Ve bu iki sıcak gelişmenin tartışmaları sürerken...
Bu kez Şemdinli’den 15 şehit haberi gelmiştir...
Eğer 15 şehidin acısıyla...
"Nefret" daha da körüklenirse...
"Cinayet teşvikleri" daha da meşruiyet kazanırsa...
Teröriste bundan daha iyi kıyak çekilmiş olamaz...
Kısacası ürküp kendimize gelmeliyiz.
Cahillikler yazısı
YANLIŞ: "Tayyip Erdoğan iyi hatiptir... Bu işi imam hatipte öğrenmiştir..."
DOĞRUSU: İmam hatip mekteplerinde haftada bir saat "hitabet" adı verilen bir ders verilirdi... Ancak buradan yola çıkarak imam hatipten mezun olanların, birer "Marcus Tillius Cicero" haline geldiklerini öne süremeyiz... İmam hatip bitirip, iki lafı bir araya getiremeyen çok eleman vardır... "Hitabet sanatı"nı avazı çıktığı kadar bağırarak konuşmak olarak algılayan Erdoğan’ın, haftada bir saatlik "hitabet" dersinden fazla bir şey kaptığını sanmıyorum... Çünkü o derste, bağırarak konuşmanın pek de muteber olmadığına dikkat çekilirdi... Ayrıca Erdoğan, kafasını yazılı metinden ne zaman kaldırsa, büyük potlar kırıyor... Unutmayalım: "İyi hatip", káğıda bakmadan da pot kırmayan adamdır...
* * *
YANLIŞ: "Anadolu burjuvazisi yükselişte..."
DOĞRUSU: Eğer AKP’nin dağıttığı irili ufaklı ihalelerden pay kapıp hafiften sınıf atlayanlara "yükselen Anadolu burjuvazisi" muamelesini çekeceksek... Doğrudur, Anadolu burjuvazisi yükseliştedir... Ama unutmayalım ki "burjuva" adı verilen sınıf, 6 yıllık bir iktidarın dağıttığı irili ufaklı ihaleler sayesinde oluşamaz... 6 yıllık imtiyazlarla oluşamaz... Eğer oluşsaydı... Tam 80 küsur yıldır sağa sola irili ufaklı ihaleler dağıtılan koskoca devr-i cumhuriyette şöyle dört başı mamur bir burjuva sınıfımız oluşurdu...
Yalakalığın kısa tarihi
AKP’DEN ÖNCE Mesut Yılmaz ya da Tansu Çiller türünden başbakanlara yalakalık yapan yazar/çizere, adıyla ve sanıyla "yalaka" denirdi... Hiç yadırganmazdı bu durum... "Yalaka" suçlamasına maruz kalan yazar/çizer de pek yadırgamazdı olayı... Ya "Evet kardeşim, yalakayım... Var mı diyeceğin" diyerek işi pişkinliğe vururdu ya da aksini ispat etmek için kırk takla atardı...
AKP’DEN SONRA Derken zorlu ve çetin yolları aşarak AKP geldi iktidara... Ancak muktedir olamadı... Çünkü karşısında "Hey delikanlı! İktidar olabilirsin ama muktedir olamazsın" diyen bir güç vardı... Her fırsatta "asıl güç biziz" mesajı veren "Çankaya" vardı, "Asker" vardı, "YÖK" vardı, "Yargı" vardı... Dolayısıyla AKP’ye destek çıkan yazar/çizere şöyle ağız dolusu "yalaka" denilemiyordu... Denildiği takdirde ise, AKP destekçisi yazar/çizerler haklı olarak, "Asıl iktidar odağı AKP değil ki... Siz AKP’ye vuruyorsunuz ama asıl iktidar odaklarıyla bal kaymak vaziyetindesiniz" diyorlardı...
VE BUGÜN Ama bugün işin rengi değişti... "Çankaya" onlardan yana... "YÖK" ellerinde... "Yüksek yargı"nın muhalefete mecali yok... "Asker"in de elinden bir şey gelmediği anlaşıldı... Kısacası... Denge bozuldu... Artık memlekette AKP’den daha kudretli bir iktidar odağı kalmadı... Dolayısıyla AKP’ye var güçleriyle destek çıkan, Tayyip Erdoğan’ın arkasına geçip onun mücadele ettikleriyle mücadele eden yazar/çizer takımı için, şöyle ağız dolusu "yalaka" demek artık anamızın ak sütü gibi helaldir...