ESENGÜL, hiç kuşkusuz 70’lerin çamurlu, soğuk, kasvetli, bezgin günlerinin karşılığıdır.
O günlerde:
Kasaba meyhanelerindeki eski usul, ‘baygın sesli’ teyplerden içli, dokunaklı, ağlamaklı sesi yükselirdi.
Önce ‘Otur şöyle yanıma / Dinle benim dertlerimi’ diye hafiften yatıştırarak olaya girer, ardından da nedeni belirsiz tarifsiz acılara gark olmuş ‘Kırmızı sokak sakinleri’ için raconu keserdi:
‘Beterin beteri var / Haline şükret dostum.’
Katışıksız, sahici ve damardan arabesk şarkılar söylerdi.
Gürültülü ve dumanlı meyhanelerdeki ‘tıraşı uzamış adamlar’ pek severdi onu.
O, ‘Uzaklarda aramam / Çünkü sen içimdesin / Taht kurmuşsun kalbime / En güzel yerimdesin’ diye seslenir, bizimkiler ‘Of ulan of’ diye içlenirlerdi.
Esengül ‘sarhoş’ diyemeyip de ‘serhoş’ diyen nev’i şahsına münhasır kadınlardandı.
Hani şarkılarını ‘az sonra büyük bir hata yapacakmış’ gibi söyleyen ama o hatayı hiçbir zaman yapmayan alaturkacılar vardır ya...
İşte onların piriydi Esengül...
***
Esengül her haliyle farklıydı.
Neşe Karaböcek gibi değildi.
‘Bir öptüm, bir daha öptüm’ filan tarzı ‘delikanlıyı bozacak’ fantezilere asla prim vermedi.
Mine Koşan gibi değildi.
Arapça’ya sardırıp ya da ‘Bülbül’ kasidesine yönelip Türkiye’nin Ümmü Gülsüm’ü olmaya heves etmedi.
Kamuran Akkor gibi değildi.
Doğu ile Batı arasında gidip gelmek yerine istisnasız Anadolu’nun tüm meyhanelerine girmekle yetinmeyi bildi.
‘Orhan Gencebay’ın dişisi’ de diyemezdik onun için.
Çünkü öyle olamayacak kadar disiplinsiz ve hercaiydi.
Onun şarkı söyleme tarzı için en doğru saptamayı ünlü şair ve yazar Murathan Mungan yapmıştır:
‘Sesine savunmasızlık, yararlanabilirlik katan üslubu, içli ve dokunaklıdır. Yapmacıktır ama asla samimiyetsiz değildir.’
***
Şimdi izi bile kalmayan eski zaman kabadayılarının şarkıcısıydı o.
Günah gibi kışkırtıcı sarı boyalı kıvırcık saçlarıyla ‘alemin nice babayiğidi’ni birbirine düşürmüştür.
Hiç rahat durmamıştır: Oflu İsmail’e pas verirken, dönemin ‘Semiramis Gazinosu’nun sahibine de göz kırpmıştır.
Ve bu ‘tehlikeli oyun’, Oflu İsmail’in adamlarının, gazino sahibini öldürmesiyle son bulmuştur.
İşte böylesine sert, oyuncu ve karanlık bir kadındı Esengül.
Düşünün:
Ortada ‘televole’ olgusunun ruhu bile dolaşmazken, magazin basınına şöyle demeçler vermiştir:
‘Evli erkeklerle aşk yaşamak hoşuma gidiyor. Çünkü eşlerinin çektiği acı bana zevk veriyor.’
Hülya Avşar’ın bütün bir sanat hayatı boyunca imza attığı tüm skandalları, yol açtığı tüm polemikleri, girdiği tüm tartışmaları gözünüzün önüne getirin. Esengül’ün boheme göz kırpan bu açıklamasının yanına bile yaklaşamadığını görürsünüz. Yani o derece pervasızdı Esengül.
Adnan Şenses’le büyük aşk yaşar, sonra onu bırakır bir futbolcuya kaçar, sonra hepsini bırakıp tek gecelik aşklarla gönlünü eğlendirirdi.
Ve sonunda bir trafik kazasına kurban gitti. ‘Trafik kazası’ diyoruz ama o dönem bunun bir cinayet olduğu iddiasının gündeme geldiğinin de altını çizelim.
Öldüğünde 24 yaşındaydı. Yani hızlı yaşamış ve genç ölmüştü.
***
‘Uzelli’ firması, 25 yıl sonra Esengül’ün eski şarkılarını içeren bir albüm çıkardı.
Bugünlerde döne döne bu albümü dinliyoruz.
Ve böylece:
70’lerle ilgili nice karanlık anımıza fon müziği oluşturuyoruz.
Fırtınalı bir hayatın inceliklerini kavramaya çalışıyoruz.
Ayrıca bunlarla yetinmiyor ve ‘içki tartışması’na da selam sarkıtıyoruz.