Enis’in tutuklanması bana neyi öğretti?
AK Parti çok uzun zaman milletvekilli dokunulmazlıklarının kaldırılmasına yanaşmadı.
*
Neden?
Çünkü Türkiye’de yargının nasıl bir kaygan zeminde yer aldığını, siyasi düzenlemelerin nasıl da yargı eliyle yapıldığını, hukuk diye kocaman bir sorunumuzun olduğunu biliyordu AK Parti.
Bu yüzden “Dokunulmazlıkları kaldıralım da... Hepimizi alıp götürsünler mi” yaklaşımıyla kaldırmadı dokunulmazlığı...
*
Ne zaman ki...
Yargıdan kendisine bir kötülüğün gelmeyeceğinden emin oldu.
İşte o zaman kaldırdı dokunulmazlığı.
*
CHP ise...
Yargıdan kendisine bir kötülüğün geleceğinden emin olduğu halde...
“Ama bize PKK’lı derler” kaygısıyla dokunulmazlığın kaldırılmasına destek oldu.
*
Şimdi de kurbanlar veriyor ve verdiği ilk kurban da Enis Berberoğlu...
*
Olay budur.
Ve bu olay, bana şunu öğretti:
Türkiye gibi her devirde anında siyasallaşan bir yargı sistemine sahip olan bir ülkede... “Yargıya güvenimiz tam, kaldırıyoruz dokunulmazlığı” denmemesi gerektiğini öğretti.
15 TEMMUZ ALÇAK DARBESİ BAŞARILI OLSAYDI
VE hain darbeciler, ramazanda sanatçı ve sporculara davet verseydiler...
Hangi sanatçılar ve sporcular o davete giderdi?
*
- “Ben darbecinin sofrasına oturmam kardeşim” diyerek posta koyan çıkar mıydı?
*
- “Ben her devrin sanatçısı / sporcusu değilim” diyerek davete katılmayacağını bildiren olur muydu?
*
- “Seçilmiş iktidarı zorbalıkla devirenlerin masasında ne işim var benim” diyen bir yiğit çıkar mıydı?
*
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iftar davetine katılan sanatçı ve sporcularımızı bu açıdan değerlendirin.
Haklarındaki kararı da buna göre verin lütfen.
PROTOKOL MASASINDAKİ SANATÇILARA DAİR TEK CÜMLELİK YORUMLAR
- BÜLENT ERSOY: “Zaten ağırdım, siyah giyince biraz daha ağır mı oldum ne?” der gibi bir hali vardı.
*
- EMEL SAYIN: Her zaman olduğu gibi yine olumlu, yine anlayışlı, yine uyumlu, yine neşeli, yine kararında idi...
*
- İBRAHİM TATLISES: Yaramazlıkları sona ermiş ve neredeyse Nuri Sesigüzel kıvamına erişmiş durumdaydı.
*
- SİBEL CAN: Büyüklerini sayan, küçüklerini seven, sınıflarını doğrudan geçen, yakasında kırmızı kurdele taşıyan bir heyecan...
*
- AJDA PEKKAN: 40 yıllık imam hatipliyim ben bile dualarda Ajda Pekkan kadar iyi el açamıyorum yahu!
*
- HÜLYA AVŞAR: Biraz fazla dekolteyle üç yıldır davet edilmemiş olmaya yönelik küçük bir protesto mu acaba?
*
- ORHAN GENCEBAY: Sanat âleminin babası, abisi, kralı olduğundan öyle emindi ki... Bundan kaynaklanan aşırı bir tevazusu vardı.
*
- ÖZDEMİR ERDOĞAN: “Sevgi anlaşmak değildir / Nedensiz de sevilir” der gibi bir hali vardı.
*
- YAVUZ BİNGÖL: O sofrada yer almanın bedelini ödediğini düşündüğünden olsa gerek... Ne de rahat görünüyordu!
AHSEN YENGE VS SELMA YENGE
RAHMETLİ Kemal Unakıtan’ın eşi Ahsen Yenge ile AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı’nın eşi Selma Yenge’yi kıyasladım...
Buyurunuz:
*
- Ahsen Yenge “Rabbim Cleveland dedi” cümlesini literatüre kazandırdı... Selma Yenge bedelli dedikodusunu...
*
- Ahsen Yenge erken dönemin fenomeniydi... Selma Yenge geç dönemin fenomeni...
*
- Ahsen Yenge ne derler demezdi... Selma Yenge diyeceğini diyenlerden...
*
- Ahsen Yenge olay olurdu... Selma Yenge çıkan olayların peşinden gidiyor.
‘GALATASARAY ADASI CAMİ OLSUN’ DEMEK
- CAMİYİ kullanarak şarlatanlık yapmaktır.
*
- Cami işini sulandırmaktır.
*
- Cami yapmayı alay konusu haline getirmektir.
*
- “Cami deyince kimse bir şey diyemez” algısıyla hareket etmektir.
*
- Hatta ve hatta... Millette cami alerjisi doğurmaya çalışmaktır.
