Paylaş
Neden?
Çünkü Ekrem İmamoğlu, bu konuda bir “ulusal gizem” yaratmak için elinden geleni yapıyor.
İma ediyor. Lastikli konuşuyor. Nereye istenilirse oraya çekilecek laflar söylüyor.
Sözlerinden bazen “Davet edildim” anlamı çıkıyor, bazen de “Davet edilmedim” anlamı çıkıyor.
*
Peki ama Ekrem İmamoğlu neden böyle yapıyor?
Üç gündür bu sorunun cevabını arıyordum, sonunda galiba buldum!
*
Sanırım Ekrem İmamoğlu...
“Bu AK Parti, 17 yıldır mağduriyet üzerinden amma kazançlar elde etti ha! Yahu bırakın azıcık da biz yiyelim şu mağduriyet ekmeğini” diye içinden geçirerek...
“Yetişin dostlar, mağdur oldum” mesajı vermeye çalışıyor.
*
Fakat Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay...
“Davet ettik... Olmayan bir şey üzerinden bir şeyler çıkarılmasın” diye açıklama yapınca...
Ekrem Başkan’ın mağduriyet ekmeği, birazcık boğazına dizilmiş oldu.
*
Kıssadan hisse: Mağduriyet ekmeğini afiyetle yiyebilmek için en az 17 fırın mağduriyet ekmeği yiyerek belli bir tecrübe edinmek şart!
BODRUM... YIKILIYOR!
GÜNLER öncesinden yazmıştım.
Demiştim ki: Bodrum’daki kaçak binaların tümü yıkılacak!
*
Öyle de oldu.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, dün Bodrum’da zerre taviz vermeden yıkılacak yapıların sayısını açıkladı.
*
İyi bir yemek için, iyi bir kıyafet için, iyi bir mekân için... “Yıkılıyor” diyoruz ya...
Bodrum da işte o türden “yıkılıyor”.
Teşekkürler Sayın Bakan Murat Kurum! Yıkan elleriniz dert görmesin!
KIYIDA KÖŞEDE KALMIŞ İLGİNÇ NEW YORK NOTLARI
BM toplantısı nedeniyle gittiğim New York’tan derlediğim izlenimler... Buyurunuz:
KESİNTİSİZ TEMAS KESİNTİSİZ TOPLANTI KESİNTİSİZ GÖRÜŞME
CUMHURBAŞKANI Erdoğan, New York’ta bir dakikasını bile boş geçirmedi.
Sürekli temas, sürekli toplantı, sürekli ikili görüşme...
Bir de şu var dikkatimi çeken:
Erdoğan, temas kurduğu ülkeleri “büyük/küçük” diye ayırmıyor. İngiltere Başbakanı’nı hangi ciddiyetle karşılıyorsa... Libya Başbakanı’nı da aynı ciddiyetle karşılıyor.
Peninsula Oteli’ndeki kabul odasında ağırlanan devlet ve hükümet başkanlarının sayısı 19’u buldu.
Erdoğan ve politikaları hakkında ne düşünürseniz düşünün ama şunu kabul edin:
Ciddiyetinden zerre taviz vermeyen sahici bir çalışkanlık içinde!
KUŞATICI, ETKİLEYİCİ, BÜYÜLEYİCİ BİR SERGİ: ARA GÜLER SERGİSİ
TÜRKİYE’nin imajına katkı sunması açısından bundan daha iyi bir sergi olamazdı. Gerçekten etkileyici, gerçekten kuşatıcı, gerçekten büyüleyici bir sergi...
New York’ta muhteşem bir yapının zarif bir salonunda açılan sergiyi gezerken bu zamana kadar hiç görmediğim Ara Güler fotoğraflarını da görmüş oldum.
*
Açılış töreni ise çok güzel geçti.
Fahir Atakoğlu’nun klasik müzik konseriyle başladı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ara Güler’in önemini anlatan kısa konuşmasıyla bitti.
New York’ta yaşayan sanatseverlerin bu önemli sergiyle buluşmasını temenni ederek ayrıldım salondan.
NEW YORK’TA SİMİDE NE DİYORLAR VE DİĞER HUSUSLAR
SİMİT: Bizim simide göre hayli şekilsizdi New York simidi... Tuza banıp ateşe bastırarak satıyorlar. Tadına baktım: Bizim simidin kıyısından köşesinden bile geçemez bu... Ne mi diyorlar bu simide? “Tuzlu ekmek” diyorlar. Adı bile iştah kapatıcı yani.
*
LİMUZİN: New York’ta yaşayan Türklere “Burada ne iş yapıyorsunuz” diye sorduğumda aldığım cevap hep şu oldu: “Limuzin işindeyiz”. Limuzin kiralamaktan çekinmeyin New York’ta... Paranız bizim çocuklara gidecek.
*
TRUMP KAFE: Trump Tover’da kafenin adı Trump, dondurmanın adı Trump, ızgaracının adı Trump... Trump’ın nasıl bir megaloman olduğuna kanıt aramaya gerek yok ama yine de bunu da yazalım bir tarafa...
*
NE YAPILIR: New York’ta yapılacak 10 şey: BİR: Sokak satıcısından “hot dog” alıp ye... İKİ: Çin Mahallesi’nde “adeta Çin” diyerek tur at... ÜÇ: Boğa heykelinde fotoğraf çektirme sırasına gir... DÖRT: Apple mağazasında kuyruğa gir, sıkılınca “Türkiye’den alırım” diye çık... BEŞ: New York Polis Departmanı’nın çalışanlarına bakıp izlediğin CSI dizilerini hatırla... ALTI: Central Park’ta koşar gibi yapıp bin yıllık New Yorker havası at... YEDİ: Sabah kahvaltıda donat ye... SEKİZ: Işıltılı Times Square’da “Ulan New York! Seni yeneceğim” diye bağır... DOKUZ: Yahudi, Müslüman, Çinli, Afrika kökenli... Nasıl da barış içinde yaşıyorlar diye şaşır... ON: Taksiciye havalı bir edayla “Keep the change” de.
NEW YORK’TA BİLE KENDİSİNDEN SÖZ ETTİRDİ
İÇİ kum dolu kamyonlarla liderlerin kaldıkları otellerin önünde alınan önlemleri görünce...
15 Temmuz’da Ankara’da belediye kamyonlarını devreye sokmayı akıl eden Melih Gökçek’i anmadan edemedik.
Ne adamsın ama Melih Gökçek!
Bir milyon mil öteden bile kendini hatırlatıyorsun!
TRUMP BEY’İN KONVOYU
BÜTÜN yolları kestiler.
Kaldırımlarda biriken ahali, cep telefonlarını çıkarıp çekim yapmaya hazırlandı.
Ve bir süre sonra konvoy başladı geçmeye.
Önden kırk sekiz motosikletli polis... Ardından ihtiyar yangın arabaları... Onun ardından en az 18 ambulans... Sonra bitmek tükenmek bilmeyen şaşaalı arabalar... Sonra polis arabaları... Sonra sirenler... Sonra kamyonlar...
Mübalağa etmeden söylüyorum: 41 dakika sürdü bu geçiş!
*
En çok şaşırdığım husus ise şu oldu:
Trump’a pek yüz vermediklerini düşündüğüm Amerikalılar,
bu uzun konvoyu
alkışlıyorlardı.
Yanımdaki arkadaşım, “Bunları çoğu turist” deyince...
“Bu daha fena” diye yanıt verdim.
SON 24 SAATTE YAŞANANLAR
Paylaş