Paylaş
DEVLET Bahçeli, “Şerefsizlik nedir” sorusuna 24 maddelik bir cevap vermiş.
*
Diğer maddeler neyse ama “dokuzuncu madde”ye bakınca...
Bir anda kendimi gördüm.
*
Devlet Bahçeli, “dokuzuncu madde”de şöyle anlatıyor “şerefsizler”i:
“Sözde demokrasi ve çözüm narkozuyla silahlar sussun, 90’lara dönülmesin, eller tetikten çekilsin diyenler, PKK’ya yataklık edenlerdir.”
*
Ben de “Silahlar sussun” diyorum.
Ben de “90’lara dönülmesin” diyorum.
Ben de “Eller tetikten çekilsin” diyorum.
Ben de “demokrasi” diyorum.
Ben de “çözüm” diyorum.
*
Eğer şerefli olmak için bunları demek yerine...
-“Silahlar susmasın” demem gerekiyorsa...
-“90’lara dönülsün” demem gerekiyorsa.
-“Eller tetikten çekilmesin” demem gerekiyorsa...
-“Demokrasi” dememem gerekiyorsa...
-“Çözüm” dememem gerekiyorsa...
Bilinsin ki “Adı batsın böyle şerefin” der ve şerefsiz olmayı tercih ederim.
*
PKK’ya yataklık etme meselesine gelince...
*
Kim ki...
“Silahlar sussun, eller tetikten çekilsin, 90’lara dönülmesin, demokrasi gelsin, çözüm gelsin” diyorsa...
Bilin ki o, PKK’yı işlevsiz kılıyor, anlamsızlaştırıyor ve işini bitiriyordur.
*
Kim ki...
“Silahlar susmasın, eller tetikten çekilmesin, 90’lara dönülsün, demokrasi unutulsun, çözüm unutulsun” diyorsa...
Bilin ki o PKK’nın ekmeğine yağ sürüyor ve ona yataklık ediyordur.
Danışman
BENİM bildiğim siyasi danışmanlar...
-Konuşmazlar, danışana bilgi verirler.
-Sorun çıkarmazlar, sorun çıktığında çözerler.
-Durumu daha da çetrefilleştirmezler, duruma çözüm getirirler.
-Danışandan daha çok sivrilmezler, danışanı sivriltirler.
*
Bizdeki siyasi danışmanları görünce...
“Siz bu işi çok yanlış anlamışsınız” demek geliyor içimden.
Çözüm cinayeti
ÖYLE bir katlettiler ki “çözüm”ü...
Bundan sonra herhangi bir hükümet...
“30 yıllık sorunu çözmek için çözüm süreci başlatıyoruz” dediği anda...
Hiçbir inandırıcılığı ve etkileyiciliği kalmayacak.
*
Çözümün katillerine en çok işte bu nedenle öfke duyuyorum.
Kimse merak etmiyor yeni komutanları
ESKİDEN olsa...
Yeni Genelkurmay Başkanı ve yeni kuvvet komutanları üzerinden Türkiye’nin geleceğine dair analizler havada uçuşurdu.
*
Askeri vesayet bitti.
Ve artık yeni komutanlar, ancak iki sütunluk haber olabiliyor.
*
Gerçi demokrasi gelmedi ama en azından işin bu kısmı halledildi.
Geriye kaldı üç nal ve bir at bulmaya.
Ha gayret!
Demirtaş ‘kirli’ diyemedi
HABER önüme geldi.
Selahattin Demirtaş, PKK’nın gerçekleştirdiği saldırılar için “kirli” demiş.
*
Bir sevindim, bir sevindim.
“Tamam” dedim.
İşte başladı başkaldırı.
İşte ilk cesur çıkış.
İşte şahane başlangıç...
*
Fakat ne yazık ki...
Çok geçmeden...
HDP’den bir yalanlama geldi bu habere.
“Eş genel başkanımız PKK’nın eylemleri için kirli dememiştir.”
*
Üzüldüm.
Çok üzüldüm.
Demirtaş için.
Yıktığı umut için.
Yarattığı hayal kırıklığı için.
İzmir’den İstanbul’a karayoluyla gitmek
“GEZEREK gideriz” dedik. Amerikan filmlerindeki gibi... Mola vererek. Etrafı seyrederek. Hay demez olaydık!
*
Yaşadığımız bir büyük azaptı:
-Bursa’ya yaklaşırken yol tıkandı. Köprü trafiği gibi bir trafik... Bir buçuk saatte zor atlattık.
-Bandırma feribotunun Bandırma/Yenikapı seferlerinin üç günü dolu. Tek bir yer bile yok.
-Topçular/Eskihisar arasında gidip gelen feribota ulaşmak için en az dört saatlik bir sırada beklemeyi göze almayı gerektiriyor.
-“Körfez’i dolaşalım” dedik... Fakat o da ne? İstanbul’a 70 kilometre kala yol tıkanmış durumda.
-Çaresizlik o boyutta ki... Ne yapacağını bilemeyen sürücüler araçlarını kenara çekip etrafı seyrediyorlar.
-Tam 14 saat sonra ulaştık İstanbul’a... Ayı Fahri “Bu kadar zamanda Çin’e giderdik lan” dedi.
Görevimiz Tehlike 5
YAZ günü ağustosta “Sen terle ben sileyim” diye türkü çığırmak yerine...
Git klimayla serinletilmiş mis gibi bir sinema salonuna...
Otur koltuğuna...
Zerre kadar ciddiye almadan...
Olayların akışını takip etmeye bile gerek duymadan...
Patlamış mısırları yutarak...
Bir masal dinliyormuş gibi...
İzle Görevimiz Tehlike 5’i...
İyi gelecektir.
*
Ben denedim, öyle oldu.
Paylaş