Paylaş
“Kaymakam beyin makam odasında çok büyük bir Atatürk fotoğrafı asılıydı. Bu yüzden görevden alındı” diye yorumlar yapılmış sosyal medyada.
*
Kaymakamın makam odasına astığı portreye baktım.
Kocaman bir Atatürk fotoğrafı...
Üstünde Atatürk’ün şu sözü yer alıyor:
“Tatbik eden, icra eden, karar verenden daima daha kuvvetlidir.”
*
Çeşme plajlarında turistler dövülürken...
- Bir şey tatbik etmiş mi kaymakam bey? Hayır.
- Peki bir şey icra etmiş mi? Hayır.
*
O zaman doğrudur. Atatürk fotoğrafı yüzünden gitti kaymakam bey...
Atatürk’ün sözünü duvarına asıp o sözün gereğini yerine getirmediği için.
BEŞ ADIMDA ANLATIYORUM: AKŞENER ‘HE’ DER Mİ?
DEVLET Bahçeli’nin Meral Akşener’e yönelik “Eve dön” çağrısını dün, “Bırak millet ittifakını, gel cumhur ittifakına katıl” şeklinde yorumlamıştım.
*
İyi ama Akşener bu çağrıya “he” der mi?
Edindiğim izlenimleri beş adımda aktarıyorum:
*
- Meral Akşener’in kapısı sımsıkı kapalı değil. Bu bir.
*
- Diyalog kapıları açık. Hatta anlayabildiğim kadarıyla hiçbir bağlayıcılığı olmayan türde gayriresmi temaslar yürütülüyor. Bu iki.
*
- Akşener, konuyu çok sıkı bir pazarlık konusu haline getirmek istiyor. Bu üç.
*
- Akşener, davetin Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan gelmesini bekliyor gibi. Bu dört.
*
- Akşener’in “Tabanımı bu işe ikna edebilir miyim” diye bir endişesi de yok değil hani. Bu da beş.
TALİBAN BAYRAĞI DİYE AÇILAN PANKARTTA NE YAZIYOR?
TALİBAN’ın bir bayrağı varmış. Bilmiyordum.
*
Şöyle bir bayrak:
Üzerinde Arapça “La ilahe illallah Muhammedün Resullullah” yazan bir pankart. Pankartın alt kısmında ise daha küçük harflerle “Afganistan İslam Emirlikleri” gibi bir ibare var.
*
Bazı Afgan göçmenler, Ayasofya’da açmışlar bu pankartı... Bir de Moda sahilinde açmışlar, ne alakaysa!
*
İslam’ın en temel ve en bilinen ilkelerinin bir örgütsel yapının bayrağı haline dönüştürülmesi olayını, IŞİD olayında da görmüştük. Demek ki Taliban da böyle bir şey yapıyormuş.
*
Bu çok önemli bir sorun... Ve çok önemli bir açmaza yol açıyor.
- Müdahale edilse... Vay efendim sen “La ilahe illallah”a mı müdahale ediyorsun?
- Müdahale edilmese... Vay efendim sen Taliban’a mı geçit veriyorsun?
*
Aslında bu yamyamların İslam’ın en temel ilkelerini istismar etmelerine geçit vermemek gerekir ama nasıl yapılacak bu?
ARABAYLA TATİLE ÇIKMAYA YÖNELİK YAŞAMSAL TÜYOLAR
- “Karışık kaset” vardı ya eskiden... Spotify’dan öyle bir şey ayarlayın. Çok ihtiyacınız olacak.
- Mümkünse arabada yalnız olun. Şarkılara bağıra bağıra eşlik ederek stres atarsınız.
- Kocaman bir termosa şahane bir kahve doldurun. Böylece mola yerlerinde Starbucks arama zahmetinden kurtulursunuz.
- Telefonu arabaya sabitleyecek bir zımbırtı edinin. Acayip işe yarıyor.
- Bir muz, üç-beş ceviz falan... Torpido gözüne yerleştirin. Çok lazım oluyor.
- Kırkağaç’tan kavun, Balıkesir’den höşmerim, Ayvalık’tan zeytinyağı alın... Yerelden evrensele ulaşma duygusunu yaşamış olursunuz.
- Sık sık ama kısa süreli molalar verin. Ağır ağır, tadını çıkara çıkara yol alın.
- Mümkünse otoyolları değil, köy yollarını tercih edin. Ne varsa o tür yollarda var.
CHP’DE NİHAYET ÇOK AÇIK KONUŞAN BİRİ ÇIKTI
ADI: Müslim Sarı. Eski milletvekili... Şu anda da CHP PM üyesi... Demeç verdiği mecra: Mezopotamya Ajansı...
*
Şu iki önemli şeyi söylüyor Müslim Sarı:
*
- BİR: CHP, HDP ile açık bir ittifak yapacak cesarete sahip mi? Ya bunu yapacak cesareti gösterecek, tabanını ikna edecek ya da ayrı ayrı seçime gireceğiz.
- İKİ: HDP ve CHP tabanları arasında bir yakınlaşma var. Taban hazır. Cesaretsiz olan yukarıdakiler.
*
Şu ana kadar HDP konusunda CHP içinden gelen en açık konuşma budur.
Bakalım devamı gelecek mi?
PARA VERMİYORUM, AKIL VERİYORUM
- FAHRETTİN KOCA’YA: Artık gaza basmanızın zamanı geldi. Yeni bir atak yapmalısınız.
- CEMAL ENGİNYURT’A: Artık frene basmanızın zamanı geldi. Bir süre sakin kalmalısınız.
- ABDURRAHMAN DİLİPAK’A: Artık özür dilemenizin zamanı geldi. “Fahişe” kelimesi için.
- MUHARREM İNCE’YE: Artık konuşma zamanı geldi. Dolaylı mesajlarınızdan millet bıktı.
CEMİL’İMİZE SAHİP ÇIKALIM
‘BİZİMKİLER’ dizisinin en matrak tiplemesi “Cemil” idi...
*
Hâlâ kulaklarımdadır onun “Sevim koş” nidası... Pencereden sürekli dışarıyı gözlemesi... Sevim’den habersiz Cafer’e bira aldırmaya çalışması... “Katil geldi” demesi... Falan...
*
“Cemil” tiplemesini büyük bir başarıyla canlandıran tiyatro oyuncusu Uğurtan Sayıner, İzmir’de yaşıyormuş. Bir süredir sağlık sorunlarıyla boğuşuyormuş. Fotoğrafını gördüm. İçim sızladı. “Cemil”imizi o halde görmek çok üzdü beni.
Söylenip duruyorum: Bu kadar mı vefasız olduk biz? Nasıl oldu da Uğurtan Sayıner böyle bir duruma düştü? Buna nasıl izin verildi?
Paylaş