Paylaş
- İzmir’in farklı bir dindarlığı var.
- Bu dindarlığın irfan geleneğine ihtiyacı var.
*
Diyanet İşleri Başkanı açısından İzmir’in ne türden bir dindarlığa ihtiyacı olduğunu söylemek süper kolay ve müthiş risksiz bir iş...
En fazla...
Birkaç İzmirli, “Sabahları boyoz yeriz, simide gevrek deriz, dindarlığımıza laf ettirmeyiz” falan diye aksileşir...
Ve olay kapanır.
*
İzmir’in ne türden bir dindarlığa ihtiyacı olduğunu söyleyebilen Diyanet İşleri Başkanı...
Eğer yiğitse, cesursa, mücahitse, eyvallahsızsa...
- İktidar sahiplerine adalet adına itiraz etmekten korkan dindarların...
- “Başbakan’a dokunmak bile ibadettir” diyen dindarların...
- Aman dileyene Allah Allah diyerek vuran dindarların...
- “Tek adam” anlayışına anında fit olan dindarların...
- İntikamı hayat tarzı belleyen dindarların...
- Sevdirmeyip nefret ettiren dindarların...
- Farklı yaşam tarzlarına zerre kadar saygısı olmayan dindarların...
- Zenginleştikten sonra tıpkı diğer zenginler gibi davranan dindarların...
- Vıcık vıcık yağdanlaşan dindarların...
- Hayatlarından merhamet duygusunu çıkaran dindarların...
- İktidar korkusundan hak bildiğini söyleyemeyen dindarların...
Ne türden bir geleneğe ihtiyacı olduğunu söylesin de kendisine şapkamızı çıkaralım.
*
Hadi Başkan!
Unutma: Mümin cesur olur.
Ve yine unutma:
İmam-ı Azam, sultana karşı hakkı haykırdığı için hapislerde can vermiştir.
Sınır ötesine çekilesiceler
- BİSİKLETİNİ, okyanus büyüklüğündeki müziğini, İrlandalı nişanlısını da yanına alarak Serdar Ortaç...
- Solaryumunu, kariyerini, yapmacıklığını, Hülya Avşar öykünmeciliğini de yanına alarak Burcu Esmersoy...
- Kürklerini, bir oturuşta yediği iki buçuk kilo etini, gerekçesiz otoritesini de yanına alarak Bülent Ersoy...
- Vecizelerini, filozofisini, siyasal duruşunu, koyunlarını da yanına alarak Nihat Doğan...
- Bilboard’larını, “Mahkemeye veririm ha” tehditlerini, CHP düşmanlığını da yanına alarak Melih Gökçek...
Başkası adına utanmak
- EVLENİNCE zafer kazanmış kumandan edası takınan kadınlar adına...
- İktidar sahibine, iktidar sahibini bile bezdirecek denli yalakalık yapanlar adına...
- Şarkıcılığa hevesi, yeteneğinden daha fazla olan tipler adına...
- Çok kötü bir film çektiği halde, bunun farkında olmayan yönetmenler adına...
- Televizyon programında gayet ciddi bir şekilde konuştuğu halde gayet ciddi şekilde saçmalayan konuklar adına...
- Rezil olduklarının bir türlü ayırdına varamayanlar adına...
UTANIRIM.
Aynıyla vaki
HÜKÜMET yanlısı bir arkadaşla aramızda şöyle bir konuşma geçti.
- O dedi ki: İsrail’e özür diletti... Başbakanımız çok yaman.
- Ben dedim ki: Obama’yı unutma.
- O dedi ki: Obama da ne alaka ya?
- Ben dedim ki: Bildiğin Obama yahu...
Hani şu telefonu Netanyahu’ya veren adam...
Hani sesi özlenen şahıs...
- O dedi ki: Tamam ama Obama’yı da
ikna eden biri var.
- Ben dedim ki: Ona bakarsan
hepimizi çekip çeviren bir
ilahi güç var...
Bu öfke ne diye?
“AKİL insanlar” listesi yaptık.
Bir öneri niteliğinde...
“Bunlar olsa iyi olur” falan diyerek.
Halis niyetlerle.
*
Fakat Başbakan Erdoğan, hemen atarlandı.
Dediği şu:
“Akil insanlar çalışmasını yapacaksak biz yaparız, kararı vereceksek biz veririz. Gazeteler, köşe yazarları, medya veremez, biz veririz”.
Amenna!
Tabii ki siz verirsiniz.
*
Ama bir şey soracağım:
Öneri de mi kabul etmezsiniz?
Köşe yazarları, uyulup uyulmayacağı size kalmış tavsiyelerde de mi bulunamaz?
Medya “tahmin” de mi yayınlayamaz?
*
Bir dakika!
Daha önemli bir şey soracağım:
Hadi eleştiriye tahammülü falan geçtik, artık tavsiyelere ve tahminlere de mi tahammül edilemeyecek?
Buna da mı kızılacak?
Ve bir şey daha:
Terör bitince bu ülkeye gerçekten demokrasi falan mı gelecek?
Türk milletine çağrı
- ESKİLERDEN Hüsamettin Cindoruk ile eskimeyenlerden Alev Alatlı...
- Muhsin Yazıcıoğlu’nun davasını sırtlanan Mustafa Destici ile iyiden iyiye ulusalcılaşanlardan Yaşar Okuyan...
- Tarihçilerin kutbu Halil İnalcık ile tarihçilerin piri İlber Ortaylı...
- AK Parti’ye yakın milliyetçi Hasan Celal Güzel ile MHP’ye yakın milliyetçi Ümit Özdağ...
- Sert general Osman Pamukoğlu ile yumuşak general Edip Başer...
Toplaşmışlar, üç maddelik bir bildiri yayınlamışlar.
*
“Türk Milletine Çağrı” başlıklı bildiride şunları söylüyorlar:
BİR: Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu ve sahibi olan Türk milletinin adı, vatandaşlık tarifinden ve Anayasa’dan çıkarılamaz.
İKİ: Devletimizin eşit ve şerefli üyeleri olan aziz vatandaşlarımız, ırklara ve mezheplere ayrıştırılamaz.
ÜÇ: Anadolu coğrafyasında Selçuklu ile başlayıp Osmanlı ile devam eden ‘Türk Milleti’nin kesintisiz egemenliğini esas alan büyük Atatürk’ün kurduğu milli devlet yapısı ortadan kaldırılamaz.
*
Sözü niye uzatmışlar ki, anlayamadım.
CHP’li Birgül Ayman Güler’in tarihi vecizesini aynen alıntılayıp...
Kısaca...
“Türk milletiyle Kürt ulusunu bize eşit gördüremezsiniz” deseydiler de ne demek istediklerini anlatmış olurlardı.
Üç rica
BİRİNCİ RİCA: Çok rica ediyorum, lütfen, artık sırf komiklik yapmak maksadıyla Nihat Doğan’lı, Acun’lu, Bülent Ersoy’lu falan “akil adamlar” listesi yapmaktan vazgeçilsin... Fena halde baydı çünkü...
İKİNCİ RİCA: Çok rica ediyorum, lütfen, bir yandan “Senin sürece katkıda bulunmana ihtiyaç yok CHP” deyip, bir yandan da “Nerede bu CHP? Neden susuyor?” demekten vazgeçelim... Fena halde çelişkili kaçıyor çünkü...
ÜÇÜNCÜ RİCA: Çok rica ediyorum, lütfen, “İsrail’in özrünün arkasında ABD var” diyenleri “kompleksli” olarak niteliyorsak, “İsrail özür diledi” diye bayram yapanları da hafiften “kompleksli” olarak niteleyelim... Fena halde haksızlık oluyor çünkü...
Paylaş