Dans et şampiyon

Muhammed Ali’ye Allah’tan rahmet dileyerek aktarıyorum:

*

Dans et şampiyon!

Kimsesizler yurdundaki yalnız çocuklar için dans et.

Çocuklar için salla yumruklarını.

Kiralarını ödeyemeyen işsizler için dans et.

Şu alçağın işini bitir!

Meyhanedeki ayyaşlar için dans et şampiyon, kanserden ölen yoksul hastalar için, kefaletleri ödenmeyen sefil mahkûmlar için, herkesin terk ettiği eroinmanlar için, kocaları olmayan gencecik hamile kızlar için.

Dans et şampiyon, savaş onlar için!

Şu aşağılık herifin işini bitir, çenelerini dağıt hepsinin.

Düşkünler yurdundaki zavallılar için, emeklilik maaşı alamayan yaşlılar için, pis bir sokakta müşteri bekleyen yaşlı ve yorgun fahişeler için...

Meyhanelerde oturmuş demlenen bütün yalnız kalpler için, bilardo salonlarındaki yalnızlar için, sokak köşelerindeki yalnızlar için.

Savaş onlar için şampiyon!

Otellerde yatakları yapıp tuvaletleri temizleyen küçük odacı kızlar için dersini ver şu aşağılık herifin!

Seni kurtaranlar senatör değildi, vali değildi, başkan değildi. Sokaktaki insanlar kurtardı seni.

Şimdi sokaklar adına savaş, hadi evlat, işini bitir şu aşağılık herifin!

Bu ring ikinize fazla...

Hadi bitir işini, suratını paramparça et.

Yoksullar adına şampiyon, yoksullar adına!

Hadi yavrum salla yumruklarını!

Muhammed Ali’yi hiç kimse yenemez, hiç kimse. Sadece Cassius Clay yenebilir ama o da bu akşam aramızda değil.

Dans et şampiyon, hadi oğlum dans et!

*

NOT: Çeviren: Hakan Albayrak, 1989, Çete dergisi.

SÜPERSİN İNSAN KAÇAKÇISI

MÜGE Anlı denilen arkadaş, canlı yayında “insan kaçakçısı” adı verilen canavara diyor ki:

“Seri katil Atalay’ın kaçmasına yardımcı olmayacaksınız değil mi sayın insan kaçakçısı?”

*

Denizin ortasında yüzlerce kişinin boğulmasına sebep olan “sayın” insan kaçakçısı gayet pişkin bir şekilde yanıt veriyor:

“Olur mu ablacığım... Atalay’ı tabii ki kaçırmayacağız. Biz milletimizin, devletimizin yanındayız”.

*

Müge Anlı denilen arkadaş, bu cevap üzerine...

“Süpersiniz sayın insan kaçakçısı... Süpersiniz” diyor.

*

Ve stüdyoda bulunan ahalimiz, gözyaşları içinde “insan kaçakçısı” denilen canavarı alkışlıyor.

*

Delirdi bu ülke.

Hakikaten delirdi.

GÜLDÜRDÜN BENİ BİNALİ BEY

- “Hitabeti çok kötü, galiba AK Parti Davutoğlu’nu çok arayacak” falan diyordum ki... Bu öngörüm darmadağın olmaya başladı.

*

- Geçen gün Keçiören’de bir konuşma yaptı Binali Bey... Sosyal medyada yapılan, “Aşkımız Keçiören Metrosu gibi olsun, hiç bitmesin” geyiğini anımsattı ve şöyle dedi: “Gençler! Aşkınız hiç bitmesin ama size bir haberim var: Keçiören Metrosu önümüzdeki yıl bitiyor”. Güldüm abi... Vallahi güldüm.

*

- Recep Tayyip Erdoğan gibi gürleyen, esen, bastıran bir Ahmet Davutoğlu yerine... Binali Bey gibi espri yapan, güldüren, fark yaratan, şaşırtan bir isim daha iyi gibi...

*

- Eğer bu tarzda giderse Binali Bey’in hitabetinin yetersizliği pek göze batmayacak galiba.

ORUÇLA İLGİLİ 7 BASİT İLKE

- BİR: İsteyen tutar, istemeyen tutmaz.

*

- İKİ: Oruç, Allah rızası için tutulur... Gösteriş için, dünyevi makamlar için, birilerinin gözüne girmek için değil.

*

- ÜÇ: Oruç tutmayanın da iftar sofralarında yeri vardır.

*

- DÖRT: Din zabitliğine soyunup oruçsuz avına çıkmak, haddi aşmaktır.

*

- BEŞ: “Ramazanda lokantalar kapatılsın” diye öneri ortaya atmak, oruca saygıyı zorla yerine getirmeye çalışmaktan başka bir şey değildir.

*

- ALTI: Eğer birleştiriyorsa oruç, anlamlıdır. Ayrıştırıyorsa... O tuttuğun oruç değildir.

*

- YEDİ: Oruç tutma ve oruç tutmama özgürlüğünün bulunmadığı bir diyarda... Riyâkarlık devreye girer.

DİPLOMA

VAR ya...

Eğer gerçekten de diploması yoksa...

Oyları tavan yapar.

HAKAN FİDAN TOKYO’YA GÖNDERİLİRSE

MUZAFFER Özdağ kimdir, tanıyalım:

- MHP’nin lider adaylarından Ümit Özdağ’ın babasıdır.

- 27 Mayıs’ı yapan subaylardan biridir. Milli Birlik Komitesi üyesidir.

- Milli Birlik Komitesi’nin içinde çıkan ayrılıkların ardından 14’lerden biri olarak Tokyo’ya sürgüne gönderilmiştir.

*

Gerçi yalanlandı, gerçi bir iddia olarak kaldı ama yine de uyarmadan edemeyeceğim: Eğer Hakan Fidan, MİT Müsteşarlığı’ndan alınıp Tokyo’ya elçi olarak gönderilirse...

Benim aklıma sadece ve sadece 27 Mayıs’tan sonra Tokyo’ya sürülen Yüzbaşı Muzaffer Özdağ gelecek.

CEM ADRİAN’DAN TÜRKÜLER

BİR tavsiyem var:

Cem Adrian’ın “Seçkiler 1” ve “Seçkiler 2” adını verdiği iki albümü hemen edinin, arabanızın CD çalarına takın ve özellikle şu türküleri muhakkak dinleyin:

*

- ÖF ÖF: Terbiye edilmeye yüz vermemiş yaman bir pervasızlıkla söylüyor bu türküyü... Karşımızda sanki bin yılın alaylı bir halk ozanı var. O derece yani.

*

- ODAM KİREÇTİR BENİM: Senfonik bir icra... Çok değişik, çok farklı... Piyano mehter vuruyor sanki.

*

- GEÇTİ DOST KERVANI: Şehirli bir çocuğun iç geçirişleriyle söylemiş bu Pir Sultan deyişini...

*

- DEĞMEN BENİM GAMLI YASLI GÖNLÜME: Yumuşacık, sakince, hiç zorlanmadan, soyluca söylüyor bu soylu türküyü.

*

- SARI GELİN: Öyle inceltiyor ki sesini... Sarı gelin söylüyor sanırsınız.

*

- ALLI TURNAM: Öyle içten söylüyor ki... Bütün allı turnalar toplanır.

*

- NE AĞLARSIN: Sezen Aksu kadar etkili söylüyor. En az.

*

- SİVAS’IN YOLLARINA: Pek sevmezdim bu türküyü. Öyle bir söylemiş ki... Sevdirdi vallaha.

*

NOT: Cem Adrian’ın söylediği türkülerle buluşmamı sağlayan İsmail Saymaz’a sonsuz teşekkürler.