Paylaş
-İZLEMEDEN ÖNCE: İzleyen arkadaşlarımın yarısı “Bayıldık”, yarısı ise “Hiç beğenmedik” diyordu. Bayılanlar beğenmeyenleri, beğenmeyenler bayılanları götürdü ve nötr bir durum çıktı benim açımdan. İşte bu perspektifle gittim filme. Alabildiğine önyargısız yani...
*
-İZLEDİKTEN SONRA: Filmi izledikten sonra ilk söylediğim şu oldu: “Bayağı eğlendim, zerre kadar sıkılmadım.” Bugün geriye dönüp baktığımızda kötü adam ve kadınlarını bile pek sevimli bulduğumuz eski Yeşilçam filmleri var ya... İşte onlar gibiydi “Pek Yakında”. Naif, masum, saf ve bugünün dünyasının alengirli hinliklerinden alabildiğine uzak...
*
-BAĞIŞLADIM: Eski masumiyet günlerimize samimi bir saygı duruşu gibiydi film ve bu yüzden bütün kusurlarını bağışladım: Saçmalıklarını, bağlantısızlıklarını, zorlamalarını, sokuşturmalarını, lüzumsuz göndermelerini, hatta bazı kaba ürün yerleştirmelerini bile.
*
-OYUNCULUKLAR: Filmi baştan sona büyük bir başarıyla sürükleyen Cem Yılmaz’ı bir tarafa bırakırsak: Zafer Algöz döktürmüş, Çağlar Çorumlu efsaneleşmiş, Hare Sürel kararında oynamış, Tülin Özen zor rolün üstesinden yüz akıyla gelmiş, Özkan Uğur harikalar yaratmış, Cengiz Bozkurt rolünün hakkını vermiş, Ozan Güven devleşmiş, Zerrin Tekindor mükemmel bir iş çıkarmış... Hepsine helal olsun.
*
-MÜZİK: Filmde çok güzel şarkılar var... Özellikle Mazhar Alanson’un bu film için yaptığı “Neden Bana Aşk Şarkısı Yazan Çıkmaz” şarkısı için, son dönemde dinlediğim en güzel şarkı diyebilirim. En az Mazhar Alanson’un o güzelim “Sanatçının Öyküsü” şarkısı kadar güzel.
*
-KOMEDİ: Filmin komedi yönünün zayıf olduğunu söyleyenlere inanamıyorum. Çok güldüm filmde... Hem de kahkahalarla... Ama filmin drama abandığı yerler fazlasıyla kasıktı ve o bölümlerde azıcık oflayıp pufladım... Neyse ki o bölümler uzun ve fazla değildi.
*
-BEŞİR: Cem Yılmaz, Yılmaz Erdoğan’ın “Organize İşler” filminde psikopat bir mafya babasını canlandırmıştı. O kısacık rolde harikalar yaratmıştı. Benzer bir mafya babası karakterini, “Pek Yakında” filminde de canlandırıyor Cem Yılmaz. Kısacık “Beşir” rolünde yine harikalar yaratmayı başararak...
*
-DETAYCILIK: Detayları çok fazla bu filmin... Bu nedenle insanda ikinci kez izleme isteği doğuruyor. Detaylara dikkat kesilerek ikinci kez izleme isteği... Kaçırılan bazı esprileri yakalama umuduyla...
*
-İZLE, EĞLEN VE GEÇ: Yanlış kurgu, senaryo sorunları, teknik kusurlar falan... Bunlardan pek çakmam ben... Hayatın sırrını sinemada arayanlardan da değilim. Bu nedenle son olarak söyleyeceğim şudur: Sinemaya git, koltuğuna kurul ve bu filmin keyfini çıkar... Çünkü “Pek Yakında”, türünün en kalitelisi, en samimisi ve en eğlendireni...
Ama Kemal Bey öyle demedi ki
VAKTİYLE Erbakan’a yapılırdı:
Erbakan’ın cümlelerinin içinden cımbızla bir cümle çekilir ve hunharca üzerine gidilirdi.
*
Erbakan’ın hakiki maksadı o değilmiş, Erbakan onu kastetmemiş, Erbakan bir cümle sonra gerçek niyetini açıklamış falan...
Hiç fark etmezdi.
Hep birlikte “tepin babam tepin” oyunu oynanırdı.
*
Şimdi aynısı Kemal Kılıçdaroğlu’na yapılıyor.
*
Kılıçdaroğlu, Tarafsız Bölge’de “Bir buçuk milyon Suriyeliyi Türkiye’ye kabul etmek vatan hainliğidir” dedi.
Hemen sordum:
“Ne yani? Ölümden kaçıp sığınanları kabul etmemeli miydi Türkiye?”
Kılıçdaroğlu şu cevabı verdi:
“Hayır, ben öyle demek istemedim... Bir buçuk milyon Suriyelinin Türkiye’ye sığınmak zorunda bırakılmasıdır vatan hainliği... Bunu söylemek istedim. Yoksa tabii ki ölümden kaçan herkese kucak açmalıdır Türkiye.”
*
Durum şu:
Uyarı üzerine söylediği cümledeki yanlışı fark edip hemen düzeltti Kemal Kılıçdaroğlu...
*
Fakat iktidar medyasına bakınca ne görüyoruz?
Şunu görüyoruz:
Sanki iki saniye sonra düzeltme yapılmamış gibi hep birlikte çullanıyorlar Kılıçdaroğlu’na...
“Kemal Kılıçdaroğlu, Suriyelilere kucak açılmasına vatan hainliği dedi” diye yükleniyorlar.
Hatta Başbakan Ahmet Davutoğlu bile Kılıçdaroğlu’na buradan vuruyor.
“Bunlar Ensar’ı ne bilir, Muhacir’i ne bilir” diyor.
*
İyi de arkadaşlar!
-Adam iki saniye sonra sözünü düzeltti.
-Adam öyle düşünmediğini ortaya koydu.
-Adam Suriyelilerin kabul edilmesinin doğru bir politika olduğunu söyledi.
-Adam bu konuda herhangi bir eleştiri yapmadığını söyledi.
Bunun bir anlamı yok mu?
*
Soruyorum size:
Kemal Kılıçdaroğlu’na neden arkasında durduğu görüşler üzerinden değil de iki saniye sonra düzelttiği bir cümle üzerinden vurmaya kalkıyorsunuz ki?
Yine soruyorum size:
Neden algıları çarpık bir şekilde etkilemeye, hakikatin bir kısmını gizleyerek hileli yaklaşımlar sergilemeye ve arkasında durulmamış bir görüşün üstünde tepinmeye tenezzül ediyorsunuz ki?
*
Vaktiyle Erbakan’ın üzerine haksız yere çullananlardan bir farkınız kalmadı.
Ne hale geldiğinizin hiç mi farkında değilsiniz?
Çek elini şu kornadan
-KIRMIZI ışık sönüp sarıya geldiği anda elini otomatik olarak kornaya götürmekten vazgeç.
-Hızını beğenmediğin araca korna çalmaktan vazgeç.
-Trafik sıkıştığında sıkışıklığın neden kaynaklandığına falan bakmadan “İlerlemiyor abi” diyerek kornaya basmaktan vazgeç.
-Nezaket gösterip bir araca ya da bir yayaya yol vermiş araca korna çalmaktan vazgeç.
-Taksi ya da minibüs şoförüysen... Müşteri kapmak için korno çalmaktan vazgeç.
*
Kısacası...
Çek elini şu kornodan...
Yoksa...
Çaldığın her kornayla ütülediğin kafalar, bir gün birlik olup devrim yapacak ve senden hesap soracak.
İntihara reddiye
ARKASINDA bir “veda görseli” bırakarak intihar eden o genç adama özenen ve özenti yaratanlar için gelsin:
*
-İntihar korkaklıktır.
-İntihar ne kadar incelikli yöntemlerle gerçekleştirilirse gerçekleştirilsin son tahlilde çok kaba bir eylemdir.
-İntihar cesaretsizliktir.
-İntihar hayatın meydan okuması karşısında sıvışmaktır.
-İntihar yenilgidir.
-İntihar acımasızlıktır.
-İntihar “inadına yaşamak” diyen şiire kayıtsızlıktır.
-İntihar anormalliktir.
-İntihar boşlukların dolma ihtimalini tamamen sıfırlamadır.
-İntihar ilham öldürücüdür.
-İntihar cinayettir
Ethem’in ailesini yargılamak
ETHEM’i vuran polis memuruna 7 yıl ceza verilmişti.
*
Ethem’i vuran polis memuruna hakaret ettikleri gerekçesiyle Ethem’in ailesinin fertleri 10 yıldan yargılanıyorlar.
*
Necip Fazıl ne diyor?
Şunu diyor:
“Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa.”
Paylaş