Çaylak yazar zorda

ÇAYLAK bir yazar olarak "zamanlama hatası"nın kralını yapmıştım...

Tam da AKP’nin yeni genel merkezinde Başbakan Erdoğan ile buluşacağımız gün, kalemime ne gelirse yazma prensibine dayalı "Bir bina analizi" attırmıştım.

İşte bu nedenle...

AKP Genel Merkezi’ne doğru hareket ettiğimizde bir güvercin tedirginliği yaşıyordum.

Tedirginliğimin iki nedeni vardı:

BİR Yeni genel merkez, Erdoğan’ın "gurur projesi" idi...

İKİ Erdoğan’ın, "gurur projeleri"ne laf edildiğinde nasıl bir tutum takındığı herkesin malumuydu.

Ancak...

Tedirginliğimi dağıtan önemli gelişmeler yaşandı.

CNN Türk’te yayınlanan "Liderler Zirvesi"ne birlikte katıldığımız isimler, binayı ilk gördüklerinde izlenimlerini ve yaklaşımlarını fısıldadılar.

Mesela Ertuğrul Özkök, binanın hemen girişinde "Hakikaten biraz tuhaf gözüküyor" yorumunu yaptı.

Mesela Taha Akyol, programın yapılacağı salona girdiğimizde şatafata takıldı ve "Çavuşesku’nun salonuna benziyor" dedi.

Bir yandan bu yorumları not ettim, bir yandan da içimden "Ulan iyi, ulan güzel" diye sayıkladım.

Çünkü: Suç ortaklarım ortaya çıkmıştı.

* * *

Biraz rahatlamıştım...

Bu rehavet haliyle Başbakan Erdoğan ile buluştuk.

Doğal olarak öncelikli konumuz AKP’nin yeni genel merkeziydi.

"Hayırlı olsun" falan türünden nezaket cümlelerinin ardından...

Beni afallatan ilk "satış işlemi" gerçekleşiverdi.

Binayı ilk gördüğünde "Hakikaten biraz tuhaf gözüküyor" yorumunu yapan Ertuğrul Özkök, hem fikrini değiştirmiş, hem de beni açıktan hedef haline getirmişti.

Özkök bir yandan, "Binanız gayet güzel olmuş ama medyadan bazı arkadaşlar şimdiden karalamaya başladılar" diyor, bir yandan da dudaklarına kondurduğu hain bir kıvrımla bana bakıyordu.

Bu sırada Sabah’ın Genel Yayın Yönetmeni Ergun Babahan da, Özkök’e tam destek çıkıyordu.

Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı bile, ayıplar bir ifadeyle bana bakarak bu hain oyunun işbirlikçisi haline geliyordu.

Tam anlamıyla makasa alınmıştım. Çember daralmıştı, kurtuluş umudum yoktu.

Ancak...

Galiba Siirt mitinginin yorgunluğundan olacak Erdoğan, provokasyona gelecek enerjiyi kendinde bulamadı ve o mutat arızayı çıkarmadı.

Yani ucuz atlatmıştım.

* * *

Madem "kompleks sahibi" değilim...

Madem "dediğim dedik" diye tutturmuyorum.

O halde hiçbir komplekse kapılmadan, binayı gezdikten sonra edindiğim izlenimleri yazarak, görüşlerimi revize edebilirim:

BİR Gazetelere yansıyan fotoğraflardan, televizyon ekranlarına gelen görüntülerden pek bir rüküş, pek bir kitsch izlenimi bırakan bina, içeriden pek de öyle gözükmüyordu.

İKİ İsmail Acar tabloları binaya acayip yakışmıştı.

ÜÇ Cumhuriyet dönemi Ankara’sının ilk binalarında kullanılan Selçuklu konseptinin bu binada kullanılması iyi bir fikir. Ancak keşke Cumhuriyet’in ilk dönemlerindeki sadeliğe de dikkat edilseydi.

DÖRT Bu arada sanırım "gizli bir el", dekorasyona da el atmıştı. Gazetelerde yayınlanan fotoğraflarda gördüğümüz Erdoğan’ın makam odasındaki portakal rengi yastıklar uçuvermişti. Böylece makam odası ağırbaşlı bir sadeliğe kavuşmuştu.

BEŞ Yüksek tavan ve duvarlara asılan Osmanlı fermanları... Bina bu açıdan biraz Nişantaşı esintisi mi taşıyordu ne?

ALTI Teras kattaki ahşap zemin, "Burası Laila’ya benzemiş" dedirtecek türdendi.

Bir kedi miyav dedi

AKP’nin görkemli yeni genel merkezinin, "Burada sadece ciddi şeyler konuşulur" havası yayan ve partinin üst düzey yöneticilerinin toplantı yaptıkları odadayız.

Program sonrası yemek yiyoruz.

Tam bu sırada...

Odanın tavanından "Miyav" diye bir ses gelmesin mi?

Hepimiz birbirimize bakıyoruz.

Başbakan Erdoğan, sakin bir şekilde "Kedidir kedi" deyip hepimizin şaşkın bakışları arasında yemeğini yemeye devam ediyor.

Meğer...

AKP’nin yeni genel merkezine bir kedi dadanmış...

Kedicik, partinin üst düzey toplantılarının yapıldığı salonların, genel başkanın makam odasının üstünde, günün her saati cirit atıp keyfince miyavlıyormuş.

Hatta bir keresinde...

Partinin Kuzey Irak politikalarının tartışıldığı bir MYK toplantısında kedi miyavlayınca toplantı yarım kalmış.

Bunları öğrenince...

Ertuğrul Özkök konuya girdi:

"Kedi yukarıda sıkışıp kalmış olmasın? Vallahi durum öyleyse Panter Emel gelip burada eylem yapar."
Yazarın Tüm Yazıları