Paylaş
HÜKÜMET CEMAAT
Eğer hükümet cephesinin tam göbeğinde yer almıyorsanız ya da Cemaat’in orta ve üst kademelerinde görev yapmıyorsanız...
Eğer Başbakan Erdoğan’ın açıklamaları ile Fethullah Gülen’in açıklamalarının içindeki özel şifreleri çözecek bir İslami kültüre sahip değilseniz...
Eğer Cemaat’e bağlı yayın organları ile hükümete bağlı yayın organlarını her gün izlemiyorsanız...
Eğer Cemaat tarihi ile AK Parti hareketinin tarihine vakıf değilseniz...
Cemaat ile hükümet arasındaki gerilimi, çatışmayı, çelişkiyi, kısacası “fitne”yi tam olarak anlamanız ve çözmeniz neredeyse imkânsızdır.
*
Gittiğim her yerde, bulunduğum her ortamda “Ne oluyor, nedir bu kavganın arka planı, nedir işin içyüzü?” sorularıyla karşılaşınca anladım ki “Cemaat/hükümet kavgası” için bir kılavuza ihtiyaç var.
“Fitnenin Şifreleri”, işte bu türden bir kılavuzluk yapacak.
Amacım tarafların haklılığı ya da haksızlığını ortaya çıkarmak değil. Yangını körüklemek de değil.
Maksat sadece şu: Çatışmayı anlaşılır kılmak.
*
“Fitnenin Şifreleri”nde şunlar yer alacak:
Çatışmanın nedenleri üzerine bir analiz...
Soğuk ve sıcak çatışmanın tarihi...
İki tarafın etkili kalemşorlarının kimler olduğu.
Kalemşorların yazıp çizdiklerinden örnekler.
MGK 2004 belgesinin anlamı.
Belgeye verilen tepkiler.
*
Gelenektir: Dini kitapların önsözleri genellikle şu cümleyle biter:
“Gayret bizden/Tevfik (başarı) Allah’tan.”
Ben de bu giriş yazısını aynı temenniyle bitiriyorum:
Gayret bizden/Tevfik Allah’tan...
2 temel fark
1 YAPISAL
Bir tarafta başı sonu belli, bildirisi açık, önde gelen isimleri göz önünde, teşkilatlanması şeffaf bir siyasi parti var... Diğer tarafta ise yapısı gereği başı sonu belirsiz, Gülen dışındaki önde gelenlerinin kim olduğu bilinmeyen, adında bile uzlaşılamayan (Cemaat, Hizmet, Camia), teşkilatlanması tam olarak kavranamayan, bu zamana kadar alışılmış geleneksel cemaat ve tarikatlara pek benzemeyen postmodern bir cemaat var... AK Parti ile Cemaat arasındaki yatışmaz çelişkinin temel nedenlerinden biri işte bu yapısal fark...
2 İDEOLOJİK
Bazen farklı siyasetleri desteklese de Cemaat’in siyasi çizgisi merkez sağ... AK Parti ise daha radikal bir dünya görüşünün devamı... Bu nedenle Cemaat, uzlaşmacı, maslahatçı, ılımlı, temkinli, kutuplaşmadan kaçan, kapsayıcılığı öne çıkaran bir anlayış ve üsluba sahip. Kuruluşunda kendisini “muhafazakâr demokrat” olarak tarif eden AK Parti, ilk dönemlerinde Cemaat’e uygun bir politik çizgi izliyordu. Buradan Cemaat ile hükümet için bir “ortak zemin” çıkmıştı. Ancak AK Parti, merkezden giderek uzaklaştı, daha sivri çıkışlar yapmaya, kutuplaşmaktan rahatsız olmamaya, aksine ayrışmanın altını çizmeye başladı. Dış politikada ise yine Cemaat, dünya sisteminde Türkiye’nin yerini dikkate alan temkinli bir siyasetten yana... AK Parti ise bu alanda da sivri çıkışlar yapmaktan, misyon adına dış dünyadaki müttefikleriyle bile çatışmaktan kaçınmayan bir siyaset izliyor.
5 kriz alanı
1 MAVİ MARMARA
Mavi Marmara gemisinin Filistin yolculuğuna Fethullah Gülen karşı çıktı. Çünkü İsrail’le bu derece tersleşmeyi, çatışmayı doğru bulmuyordu. Buradan Gülen’in İsrail’i desteklediği sonucu çıkmaz. Gülen, bölgesel ve uluslararası dengeler dikkate alınmazsa uzun vadede Türkiye’nin zarar göreceğini düşünüyordu. Hükümet kanadı ise “mazlumun yanında olmak” gibi bir “kutlu” işin Müslüman bir önder tarafından eleştirilmesine içerledi, içerliyor.
2 OSLO
Aslında Kürt sorunu konusunda hükümet ile Cemaat’in yaklaşımları birbirine yakın. Ancak buna rağmen Cemaat, Oslo’da yapıldığı ortaya çıkan “devlet/PKK” görüşmelerine karşı çıktı. Bunun nedeni ise şu: Cemaat, hükümetin kendilerini dışarıda tutarak bir çözüme yöneldiğini düşünüyor, bunun da kendilerine inisiyatif ve alan kaybı yaratacağından endişeleniyordu... Daha somut korkusu işe şuydu: “KCK tutuklamaları Cemaat’in işidir” denilecek ve KCK operasyonlarının günah keçisi haline gelebilecekti.
3 7 ŞUBAT
7 Şubat, Oslo görüşmelerini yürüten MİT’in başındaki isim olan Hakan Fidan’ın, Oslo görüşmelerini mercek altına alan savcı tarafından hedef alındığı gündür. Savcı’nın Hakan Fidan’ı hedef alması, hükümet tarafından çok sert tepkiyle karşılandı... Başbakan Erdoğan “MİT Başkanı’nı değil beni alın” diyerek tepkisini ifade etti... Cemaat/hükümet krizinin zirve yaptığı alandır bu.
4 GEZİ
Gezi’deki kriz, düşük tempoda bir krizdi. Aslında Gezi’de hükümet ile Cemaat büyük ölçüde örtüşen bir yaklaşım içindeydi. Ancak Cemaat, Başbakan’ın ve hükümet cephesinin çok sert çıkışlarına karşı yine de bir esneme payı bırakıyordu. Bu esneme payı, Cemaat gazetelerinde yazıp çizen bazı liberal yazarlarda görülüyordu... Buna karşılık hükümet cephesinde yer alan bazı isimler, Cemaat’in Gezi komplosunun içinde yer aldığını ima ettiler, ediyorlar.
5 DERSHANE
Krizi çatışmaya sürükleyen olay Başbakan’ın “Dershaneler kapanacak” yaklaşımıyla ortaya çıktı. Bu girişimi doğrudan hayat damarlarının kesilmesi olarak yorumlayan Cemaat, belki de tarihinde ilk kez gücü elinde bulunduran iktidara karşı amansız bir muhalefete girişti. Sonuçta hükümeti, hiçbir muhalefet hareketinin bunaltamadığı kadar bunaltmayı başardı.
Güç dengesi
AKP’NİN NELERİ VAR
Her şeyden önce karizmatik bir lideri var... Meclis egemenliği var... “Yüzde 50” oyu var... Bürokratik kadroları kontrol etme yetkisi var... Teşkilatları var... Yaygın bir medyası var... Televizyonları var... İş dünyası üzerinde mutlak egemenliği var... Denetim gücü var... İktidarda olmaktan kaynaklanan muazzam bir etki alanı var... Oy alma kapasitesi var...
CEMAAT’İN NELERİ VAR
Fethullah Gülen gibi sözünün gücü olan bir lideri var... Devletin derinliklerinde eli kolu var... Emniyet ve yargı bürokrasisinde oranı kestirilemeyen ve öngörülemeyen etkisi var... Medyası var... Mutlak itaat içinde olan bağlıları var... Yurtdışında muazzam bağlantıları var... Okulları var... Üniversiteleri var... Dershaneleri var... İş dünyasında güçlü bağlıları var...
Çatışma sözlüğü
FİTNE Sözlük anlamı şöyle: Karışıklık, fesat... Arabozucu kimse, kışkırtıcı... Fakat fitnenin sözlük anlamının ötesinde İslami literatürde geniş bir yeri var. İslam’da fitne, Müslümanların birbirine düşürülmesi olarak tarif ediliyor... Cemel Vakası, Sıffin Savaşı, Hakem Olayı, Hz. Ali’nin şehit edilmesi, Kerbela, Hz. Osman’ın şehit edilmesi... Hepsi ama hepsi İslam tarihindeki “ilk fitne” içinde sayılıyor.
GAYRETULLAHA DOKUNMAK Fethullah Gülen’in vaazlarında sık kullandığı bir tabir... Şöyle bir anlamı var: Zalimlerin cezası öbür dünyada verilecektir, ancak yeryüzünde zalimlerin zulmü sınırı aşar ve mazlumların duası arşa ulaşırsa, yani zulümler gayretullaha dokunma noktasına gelirse Allah bu zulümlerin cezasını yeryüzünde verir. Kısacası “Zalimin zulmü varsa mazlumun Allah’ı var” cümlesinin başka tür bir ifadesidir bu.
ŞEFKAT TOKADI Yine Gülen’in kullandığı bir tabir... Yanlış yollara giren Müslümanların ilahi ikazla karşılaşması ve uyarıcı mahiyette cezalandırılması... Yoldan çıkmayı engellemek için Allah’ın mümin kullarını uyarı mahiyetinde cezalandırması... Yani işin içinde tokat var ama şefkat de var...
KARDEŞLİK HUKUKU Kuran’da geçen bir ayet: “Ancak müminler kardeştir”. Mümin kardeşliğine dayalı bir kardeşlik hukuku vardır... Cemaat–Hükümet kavgasında iki tarafın da sıkça dile getirdiği “kardeşlik hukuku” tabirinin işaret ettiği anlam budur.
SON DURUM
Bu kavga burada bitmez
BAŞBAKAN Yardımcısı Bülent Arınç’ın, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından “Dershanelerin dönüşümünü ileri bir tarihe bıraktık” dedikten sonra, “Fitneye son verelim” açıklaması yapması Cemaat kanadında “olumlu” bir etki bıraktı.
Cemaat’in ılımlı kanadını temsil eden Hüseyin Gülerce, Bülent Arınç’ın açıklamalarının ardından “Dualarımız kabul oldu” diyerek sulh çağrısı yaptı.
Cemaat’in Twitter’daki etkin isimleri ise Bülent Arınç’ın “Fitneye son verilsin” sözüne şiddetle karşı çıktılar ve “Biz fitne çıkarmıyoruz, hakkımızı arıyoruz” mesajı üzerinden kampanya yürüttüler.
Gülen’in en yakınında yer alan ve Gülen’in mesajlarını yayınlayan “herkul.org”un editörü Osman Şimşek ise Bülent Arınç’ın açıklamalarının ardından Gülerce kadar iyimser değildi.
Osman Şimşek temkinli bir yaklaşım içindeydi... Söylediği şu: “Şayet yapılan açıklama (Bülent Arınç’ın açıklamasını kastediyor), daha evvel bir-iki kere olduğu gibi yarın kavli (sözlü) ya da fiili tekzip edilmezse dönüştürme sürecinin genişletilmesi gibi bazı hususları olumlu buldum.”
Ve dün Başbakan Erdoğan’ın imalarla dolu konuşmasında söylediği şu sözler, “bu kavga burada bitmez” dedirtti: “Çeteler, mafyatik örgütler ve karanlık suç örgütleri kendilerini Meclis’in yerine koyamaz, üzerinde göremez, millet adına karar veremez. Hiçbir gücün Meclis’e, siyasetçiye ve milli iradeye boyun eğdirmesine izin vermeyeceğiz.”
Paylaş