Paylaş
Aydın’a gittim, orada büyük bir ceviz bahçesi ile anlaşmış.
Yiyin dediği ürünleri internet sitesinden satıyor, böyle bilim adamlığı mı olur?
“Lahmacun yiyebilirsin, çünkü ben yedim” denir mi?
*
Canan Karatay’la konuştum.
“Hiçbiri doğru değil” dedi.
*
İşte Canan Karatay’ın söyledikleri:
Sağlık Bakanı Recep Akdağ beni tanır. Nasıl bir bilim insanı olduğumu bilir. İnanamadım söylediklerine. Onun benim hakkımda bunları söylemiş olabileceğine hâlâ inanamıyorum.
İddiaların hiçbiri doğru değil.
Aydın’a ve Nazilli’ye gittim. Konferanslar verdim. Halkı bilinçlendirmeye çalıştım. Hepsi bu... Bunun dışında Aydın’la bir ilgim yok. Anlaştığım ceviz bahçem yok.
Benim internet sitem yok. Sosyal medyada da yer almıyorum. Hiçbir sosyal medya hesabım yok. Bu durumda nasıl internette ürün satışı yapıyor olabilirim?
Benim adıma jilet bile satmaya çalışan internet siteleri var, işimi gücümü bırakıp onlarla mücadele ediyorum. Sayısız suç duyurusunda bulundum. Suç duyurularını isteyene takdim edebilirim.
Ben hiçbir zaman “lahmacun yiyebilirsiniz, çünkü ben yedim” demedim. Lahmacunun neden yenebileceğini, nasıl yenebileceğini bilimsel olarak açıkladım.
CUMHURBAŞKANI VE BAŞBAKAN’A GATA MEKTUBU
SAYIN Cumhurbaşkanı...
Sayın Başbakan...
15 Temmuz’un hemen ardından GATA’nın sivilleştirilmesi doğrultusunda önemli bir karar verdiniz.
Ve kararınızı hemen uygulamaya soktunuz.
*
Ancak verdiğiniz bu karara yönelik olarak konunun uzmanı askerlerin çok önemli itirazları var.
Bu uzmanlar diyorlar ki:
- Türkiye’nin askeri sağlık sistemi çöküyor.
- Askeri hastanelerin tüm birikimine veda ediliyor.
- Çatışma bölgelerindeki yaralı askerler açısından riskler artıyor.
Bunları söylüyorlar ve bu söylediklerini ikna edici bir şekilde temellendiriyorlar.
*
Bu itirazları dile getiren askeri uzmanlar, şu iki konunun altını da özenle çiziyorlar:
BİR: Derdimiz siyaset değil, biz konuyu siyaset üstü bir konumda değerlendiriyoruz ve konunun siyasi polemiklere kurban edilmesini istemiyoruz.
İKİ: Bizim askeri hastanelerin sivil otoriteye bağlanmasına yönelik bir itirazımız yok, bizim itirazımız askeri sağlık sisteminin çökertilmesine...
*
Sayın Cumhurbaşkanı...
Sayın Başbakan...
Sizden tek bir talepleri var bu kişilerin.
Sizin kendilerine kulak vermenizi istiyorlar.
Yeni düzenlemenin harika olduğunu söyleyenleri dinlediğiniz kadar, kendilerini de dinlemenizi istiyorlar.
Hatta ve hatta “Bizi onlar kadar da dinlemesinler, yarım saat yeter meseleyi anlatmamıza” diyorlar.
*
Lütfen bu insanları dinleyin Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Başbakan.
Ne kaybedersiniz ki?
AL SANA TEK ADAM REJİMİ
ÜSTTEKİ fotoğraf, Gümüşhane Üniversitesi’nin resmi internet sitesinden alınmıştır.
*
Bu fotoğraf üzerine dün gün boyu şu türden geyikler çevrildi sosyal medyada:
*
- Hoca’ya bak! Resmen tek adam rejimini kurmuş.
- Gümüşhane Üniversitesi, insan klonlamayı başararak devrim yaptı.
- İhsan Hoca kendine üniversite açmış.
- Dünyayı kurtaran adam: İhsan Hoca...
- Hoca Messi gibi... Her mevkide oynuyor.
- Tek kişilik dev kadro.
- İşte yerli ve milli üniversite.
KEMAL UNAKITAN
“BABALAR gibi satarım” sözünü... İş bitiriciliğini... “Rabbim Cleveland dedi” cümlesini... Kestiği sakalını... “Ahsen Yenge”yi... Mısır ticaretini... Oğlunu, kızını... Naylonu, faturayı... Falan...
Hepsini ama hepsini bir tarafa bırakıyorum.
Ve şöyle canıgönülden...
“Allah rahmet eylesin” diyorum, başka da bir şey demiyorum.
‘YUNAN GALİP GELSEYDİ’ DİYEN FESLİ KADİR
FESLİ Kadir şöyle demiş:
“Keşke Yunan galip gelseydi”.
Ardından da eklemiş:
“Ne hilafet yıkılırdı. Ne şeriat yıkılırdı. Ne medreseler lağvedilirdi”.
*
İzzetin olmadığı, zilletin olduğu bir yerde...
Bin tane halifen olsa, her yerin şeriat olsa, her köşen medrese olsa... Ne olur ki?
*
Fesli Kadir’in en büyük sorunu işte bu...
İzzet falan istemiyor o.
Onun için zillet içinde şeriat yetip de artıyor bile.
BİR TÜRK KIZI TASARIMIN NOBEL ÖDÜLÜNÜ ALDI
ULUSLARARASI alanda sergilenen başarıları kutlamak gibi bir alışkanlık edindim son günlerde.
Bu bağlamda Serap Korkmaz’dan söz etmek istiyorum sizlere.
*
Serap Korkmaz bir tasarımcı.
Kendisi tasarım dünyasının en çok imrenilen ve takdir edilen ödüllerinden biri olan “RED Dot Tasarım Ödülü”ne layık görüldü.
22 Eylül’de Singapur’da gerçekleşen görkemli bir törenle ödülünü aldı ve Türkiye’yi alnının akıyla temsil etmiş oldu.
*
Ödüllü çay setini inceledim:
Fes, kubbe, püskül gibi bize özgü değerleri modern bir çizgiyle yansıtmış Serap Korkmaz...
Zaten kendisi de şu sözleriyle işin bu kısmına dikkat çekiyor:
“Doğu ile Batı kültürlerini bir harmoni içinde buluşturduğum bu tasarım, doğup büyüdüğüm coğrafyaya saygı duruşu niteliği taşıyor”.
*
Kutluyoruz.
Paylaş