Bütün yönleriyle Adnan Oktar olayı

*

- İSRAİL: Adnan Oktar’a yönelik suçlamalardan biri de “İsrail’e devlet sırrı vermek”... Bu iddianın neye dayandırıldığını bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey var: Adnan Oktar bir süredir alenen ve resmen İsrail’e yancılık yapmaktaydı.

*

- DÜŞÜNCE VURANLAR: Bazı tipler var... Bunlar Adnan Oktar ve ekibiyle al takke ver külah durumundaydılar... Ne yaptı bu tipler operasyondan sonra? Adnan Oktar’a herkesten daha acımasız şekilde saldırmaya başladılar.... Bu tipler var ya bu tipler... Yeryüzünün en uzak durulası tipleridir... Koruyun bunlardan kendinizi.

*

- MESELE CİDDİ: Erik Dalı oynaması, dans etmesi, “kedicik” vurgusu falan... Bunlar öne çıkarılıp Adnan Oktar olayı bir mavra konusu haline getirildi, getiriliyor. Oysa mesele mavraya alınmayacak kadar ciddi... Çocukları ailelerinden koparmaktan, yaşı küçük çocukların ırzına tasalluttan ve 40 farklı kategoride suçtan söz ediliyor. Alooo! Kendimize gelelim.

*

- KEDİCİK: Son üç gündür o kadar çok “kedicik” esprisine maruz kaldım ki... Bir daha yanımda “kedicik” esprisi yapana çok pis dalabilirim.

*

- YIKILASI ALGI: “Biz AK Parti’yi desteklemiştik, başımıza gelen karşısında şaşkınız” demiş Adnan Oktar. Adama bak! AK Parti’ye destek verince yargıdan, polisten muaf tutulacağını sanıyor! Ya da şöyle söyleyelim: Adam böyle düşünebiliyor! “AK Parti’yi destekledim, yırtarım” diye bir algısı var. Gerçi algının doğru olmadığı ortaya çıktı ama adamın bu algıya sahip olması bile korkunç...

*

- ADNAN’IN SANATÇILARI: Bazı sanatçılar, Adnan Oktar’ın davetlerinde boy göstermişler, hatta Adnan Oktar’a iltifatlar yağdırmışlar falan... Ne yani? Aldatılmış olamazlar mı? (Burada gülücük işareti var.)

*

- ÖMRÜMÜZÜ YEDİN ADNAN: Yeni nesiller son halini biliyor ama aslında “Adnan Hoca” olgusu, neredeyse son 30 yıldır hep gündemde... Şöyle bir baktım geriye: Neredeyse Adnan Hoca’sız bir süreç yaşamamışım. Ömrümüzü yemiş yani ömrümüzü!

*

- HARUN YAHYA: Adnan Oktar’ın Harun Yahya müstear ismiyle yazdığı kitapları yıllardır ballandıranlar, dağıtanlar, tefrika yapanlar, gazetelerinde övgülere boğanlar! Bu kitaplarla ilgili olarak bugün ne düşünüyorlar acaba?

*

- İNGİLİZ DERİN DEVLETİ: “İngiliz Derin Devleti”nin kendilerine operasyon çektiğine gerçekten inanıyorlarsa... Bunların alayı delidir.... Yok, inanmadan söylüyorlarsa... Bunların alayı korkunç derecede yalancıdır...

TÜRKİYE’DE KALICI OLAN TEK ŞEY

DÖNEMLER değişir, liderler değişir, anlayışlar değişir, algılar değişir, düzen değişir, yönetim sistemi değişir...

Ama bir tek şey değişmez:

ABD Başkanı’nın ülkemiz yöneticilerine yönelik ilgisinden bir kıvanç ve gurur çıkarmak...

*

Oysa en başta değişmesi gereken de budur.

KEDİM SEKTER DER Kİ

ABİLERİM! Ablalarım!  Sokaklarda anadan öksüz, babadan yetim gezen bizim garibanlar için şu sıcak temmuz günlerinde evinizin önüne bir kap su ile birazcık yiyecek bırakın.Öyle büyük hayır yapmış olursunuz ki bu yüzden cennete bile gidebilirsiniz inşallah!

DOLAR YÜKSELİRKEN YEĞENİME BİR SESLENİŞ

DOLARIN yükselmesi, bu hükümetin gideceğinin belirtisi değildir yeğen.

Bu hükümetin doların yükselmesinden olumsuz yönde etkilenmesi için her şeyden önce ortada adam gibi bir muhalefet olması lazım.

Pırıl pırıl parlayan bir muhalefet.

“Biz bunlardan daha iyi yaparız” diye bas bas bağıran ve ahaliyi buna hunharca ikna eden bir muhalefet.

Bu olmadan olmaz yeğenim.

Ekonomik kriz bile çıksa olmaz!

*

Yani demem o ki...

Bu ülkede iktidar sorunundan ziyade muazzam bir muhalefet sorunu var yeğen.

Muhalefet sorunu çözülürse...

Sorunlar anında çözülür.

İktidar bile “yahu adımlarımı biraz daha dikkatli atayım, yahu biraz daha tedbirli davranayım” falan diyerek kendine çekidüzen verme gereği duyar yeğen.

Bilmem anlatabildim mi?

BİRAZ DA GÜLELİM

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu şöyle demiş:

“Bu dönemde Meclis’i
aktif şekilde çalıştırmamız gerekiyor. CHP Grubu olarak ciddi ve bilgiye dayalı bir muhalefet
göstereceğiz”.

*

Bu cümleleri okuyunca...

“Kemal Kılıçdaroğlu  artık siyasetin değil mizahın konusudur” dedim ve güldüm.

İTALYANLARIN ÇILGINCA ALKIŞLADIĞI TENORUMUZ

VİDEOSUNU izledim:

Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü tenor Murat Karahan, bir İtalyan şehrinde verdiği konserin ardından sokaklarda gezerken İtalyanlar tarafından öyle çılgınca alkışlanıyor ki...

Vallahi gurur duydum.

Billahi gurur duydum.

NOT DEFTERİMDEN

- Binali Yıldırım’ın başbakanlığını şimdiden özledim.

*

- “Awara Hoon” şarkısı çıktı karşıma geçen gün... Tekrar tekrar dinledim... Öyle yer etmiş ki bünyeme bu şarkı, sanki uzun zamandır dinlemediğim bir Anadolu türküsü dinler gibi oldum.

*

- Sıcak bir şey değil de... Ah şu nem yok mu!

*

- Köylü şivesini en iyi kıvıran yazarımız: Tartışmasız Orhan Kemal...

*

- Enis Berberoğlu bir kez daha milletvekili seçildi. Bu nedenle tahliye edilmesi gerekmiyor mu? Yeni bir dokunulmazlık söz konusu değil mi?