Paylaş
* Eğer bu ülkede siyasi iktidar, bundan önceki siyasi iktidarların hepsinden daha geniş bir alanda “top koşturma” olanağı buluyorsa...
* Eğer bu ülkede siyasi iktidarı vesayet altında tuttuğu öne sürülen kurumun istemediği yasalar bir gecede çıkarılabiliyor ve Çankaya da onayı basıyorsa...
* Eğer bu ülkede cezaevleri emekli generallerle dolu ise...
* Eğer bu ülkede siyasi iktidara karşı en sert muhalefeti üstlenen odaklar, Ergenekon’dan içeri alınıyor, alınmayanlar da kendilerini “alınma adayı” olarak hissediyorlarsa...
* Eğer bu ülkede siyasi iktidar her türlü ihale oyunlarını kusursuz bir şekilde oynayabiliyorsa...
* Eğer bu ülkede “Siyasi iktidarın öfkesini çekmektense askerin öfkesini çekmeyi tercih ederim” anlayışı yerleşmişse...
* Eğer bu ülkede siyasi iktidarın başı, kendi partisinin kongreleriyle ilgili yapılan kritiklere, “Size ne kardeşim benim kongremden” diye tepki gösterebiliyorsa...
* Eğer bu ülkede askerin dokunulmazlığı “pat” diye kalkarken milletvekilinin dokunulmazlığı bir türlü kalkmıyorsa...
* Eğer bu ülkede bütün demokrat kalemler “askeri vesayet”i dillerine dolarken, mahcup bir şekilde de olsa, “Tayyip Erdoğan vesayeti”nden tek kelime olsun söz edemiyorlarsa...
* Eğer bu ülkede darbe teşebbüsünde bulunanlardan çatır çatır hesap sorulurken, çok ciddi yolsuzluk suçlamalarıyla karşı karşıya kalanlardan hesap sorulamıyorsa...
* * *
Kimse kusura bakmasın...
Komplekse falan kapılmadan, Deniz Baykal gibi tavır koyarım...
Ve “çoğu gitmiş azı kalmış eski bir vesayet türü” ile mücadele edip sahte kahramanlık taslayacağıma...
“Daha yeni başlamış ve bu yüzden hayli enerjik yeni vesayet türü” ile mücadele edip gerçek bir kahramanlık yaparım...
Topkapı baskınından öğrendiğimiz beş şey
* BİR: Padişahlar içki içermiş... Hem de Topkapı Sarayı’nda...
* İKİ: Topkapı Sarayı’nda Mukaddes Emanetler’e yakın bölümdeki Konyalı Lokantası’nda alkollü içki satışı yapılıyormuş.
* ÜÇ: Topkapı Sarayı mukaddes bir yer değil imiş...
* DÖRT: Taraf yazarı Rasim Ozan Kütahyalı’ya yapılan Alperen saldırısında yeterli tepkiyi vermeyenlerin Topkapı Sarayı baskınında haykırmaya hakları kalmazmış.
* BEŞ: Ertuğrul Günay, kendisine manşetten girişen Vakit Gazetesi’yle tanışmış oldu... Dileriz Başbakan’ın uçağında da karşılaşır...
Benim aforizmalarım
* Dünün mazlumu, iktidarı ele geçirdiğinde dünün zaliminden daha zalim olur.
* İçinden geçenleri yazamayan bir adam olmaktansa, kendisinden nefret edilen bir adam olmak çok daha evladır.
* Hayatta şu üç tür insandan uzak dur: 1- Recep İvedik’leşen Şahan’dan... 2- İlişkisini fazla ciddiye alan Doğa’dan... 3- Meze olmaya müsait Beren’den...
* Yazıyorum, o halde kötüleneceğim.
* Göksel’den, “Baksana talihe” adlı şarkıyı dinlerken, nostaljik hislere gark olmayan insanın insanlığından şüphe ederim.
* Yaz olunca Bodrum ya da Alaçatı’ya giden ünlü için “Tatil yapıyor” denmez, “Görünür olmayı sürdürmek istiyor” denir.
* Bir romanın kapağı, kendisinden fazla konuşuluyorsa kahrolsun edebiyat!
* Tükürdüğünü yalayan adamdan değil, yalamayan adamdan kork.
* Her şeyi çok ciddiye alan, sıkıcı ve bunaltıcı bir laiktense, hiçbir şeyi ciddiye almayan, neşeli ve esprili bir köktendinciyi tercih ederim...
Paylaş