Paylaş
- Bayraklar çekerek...
- Kürtçe tabelaları yıkarak...
Belediye binası zapt etmek de neyin nesi Allah aşkına?
Sen ne yaptığını zannediyorsun kardeşim?
*
Orası zaten bize ait değil mi?
Mehter marşlarıyla falan neyin fethi bu?
*
O bayrak hepimizin bayrağı değil mi?
Ne diye bir zafer nişanesi gibi sallıyorsun o bayrağı milletin üstüne?
*
Kürtçe bizim de dilimiz değil mi?
Ne diye yıkıyorsun Kürtçe tabelayı?
*
Bu yaptıklarınla...
- PKK’ya mükemmel bir propaganda fırsatı verdiğinin...
- Kürtleri yabancılaştırdığının...
- Birliği, beraberliği bombaladığının...
Farkında değil misin?
*
Eğer farkında olmayarak yapıyorsan...
Tehlikeli oyunlar oynayan ve asla ehil olmayan bir idrak yoksununun tekisin.
*
Yok, eğer farkında olarak yapıyorsan...
Üst aklın elinde oyuncak olmuşsun ve FETÖ’cü bir ihanete imza atmışsın demektir.
BİNALİ YILDIRIM İÇİN NE DEDİLER?
Bayram kutlaması için Silivri’deyim. Eş, dost, konu, komşu, akraba, hısım... Hepsiyle yakın temas... Hepsinin dünya görüşü farklı... Sohbetin tam ortasında aramızdan biri, Başbakan Binali Yıldırım’ın bir polis memuru için telefonla kız isteme muhabbetinin görüntülerini açıyor... İzliyoruz... Ve yorumlar gelmeye başlıyor.
*
“BU adamın bu kadar sempatik olabileceğini rüyamda görsem inanmazdım.”
Annemin Atatürkçü komşusu Nebahat Teyze
*
“Samimiyetine hastayım bu adamın.”
40 yıllık hızlı ülkücü Kemal Dayım
*
“Ahmet Davutoğlu’ndan sonra ilaç gibi geldi vallaha.”
Apolitik yeğenim
*
“Çok doğal... Organik gibi bir şey.”
Komşumuz Doktor Hulusi Bey
*
“E ne de olsa Erzincanlı.”
Erzincanlı bir hısım
*
“Düşük profilli tabirinin anlamını değiştirdi resmen... Artık kimse yüksek profilli başbakan istemeyecek.”
Gazeteci yakınım
*
“Ben başarılı olacağını biliyordum, ben bunu daha önce söylemiştim.”
Her konuda “Ben demiştim” demeye meraklı annem.
BRAVO SÜLEYMAN SOYLU’YA
İÇİŞLERİ Bakanı Süleyman Soylu, belediyedeki Kürtçe tabelayı indiren kayyuma gereken dersi verdi.
Şöyle dedi Bakan Soylu:
“Türkçe gibi Kürtçe de bizim dilimizdir. Bizim meselemiz terörledir. Hemen talimat verdim. O tabela yerine asılacak.”
*
İşte budur!
Teşekkürler Sayın Bakan.
KİRVE VS VAFTİZ BABASI
“Kirvelik gibi bir müessese bizden başka hangi millette var” diye sorunca...
Yığınla “hop” diyen mesajlar aldım.
Herkes “Vaftiz babalığı” müessesesini hatırlatıyor bana.
*
Doğrudur. Atlamışım. Tabii ki “Vaftiz babalığı” diye bir şey var.
*
Fakat söyleyin bakalım.
Hangi dilde “Kirvem hallarımı böyle yaz” diye bir dize var?
Ne yani?
Var mı “Vaftiz babam hallarımı böyle yaz” türü yakıcı bir çıkış?
EYLÜLDE TATİL NEDEN GÜZELDİR
- YAKICI bir sıcak yoktur. Klimatize ortam diye inlemezsin.
*
- Tatilciler hafiften çekilmiştir. Orası büyük çapta sana kalmıştır.
*
- Eylülün rengi pek güzeldir. Gözünü asla kısmazsın.
*
- Akşamları hafiften bir esinti çıkar. Dünyalara değişmezsin.
*
- Nereye gidersen git boş yoktur. Çünkü eylülde her yer güzeldir.
KURBAN BAYRAMI VESİLESİYLE TUTUKLU GAZETECİLERE DAİR
- ALİ BULAÇ: Bağımsız İslamcı entelektüellerdendir. “Fetullahçı” kalıbına asla sığmaz. Örgütsel yapının hiçbir yerinde yer almamıştır. Bugün İslamcı diye bilinenlerin tümünde emeği vardır. Çoğu onun kitaplarıyla yetişmiştir.
*
- NAZLI ILICAK: “İnatçı” diyebilirsiniz. “Dediğim dedikçi” diyebilirsiniz. “Sonuna kadar arkasında durmaya yatkın” diyebilirsiniz. Ama “darbeci” diyemezsiniz. Ama “Fetullah’ın kripto elemanı” diyemezsiniz. Ama “FETÖ mekanizmasının bir dişlisi” diyemezsiniz. Çünkü bütün bir ömrü bunu tekzip eder.
*
- AHMET TURAN ALKAN: Akademiden gelip de üslup sahibi olan ender yazarlardandır. Tanpınar’a nazire yaparak yazdığı “Altıncı Şehir” adlı Sivas’ı anlatan kitabının tadı hâlâ damağımızda... “FETÖ” saçmalıklarıyla yan yana gelemeyecek kadar bağımsız ve bağlantısız bir aydındır.
*
- NURİYE AKMAN: Gazete röportajında çığır açmış bir gazetecidir. Onun sorduğu gibi soran birinin 15 Temmuz’dan sonra ortaya çıkan “Fetullahçılık” saçmalıklarından binde birine bile aklını yatırması mümkün değildir. Ondaki bitmek tükenmek bilmeyen merak duygusu, “Fetullahçı” olmamasının en büyük kanıtıdır.
*
- LALE KEMAL: Demokrat, muhalif, liberal bir gazetecidir. Demokrasi adına yakın zamana kadar iktidarı desteklemiştir. Zaman gazetesinde kısa bir süre yazmıştır. Suçu budur. Bundan ibarettir. Böyle bir suçlamayla tutuklanması, vicdanları sızlatmaktadır.
Paylaş