Bu kadar alçaklık yeter

DHKP-C adlı örgütün...

Haberin Devamı

- Çok karanlık bir örgüt olduğunu...
- Yaptığına “terör”den başka bir şey denmeyeceğini...
- Savcı’yı şehit ettiğini...
- Lanetlenmesi gerektiğini...
İlk günden itibaren...
Yazdık, yazıyoruz, yazacağız.


*


Buna rağmen...
Çalıştığımız yayın organlarına “DHKP-C destekçisi” diye alçakça iftira atılıyor.
Hem de hükümet destekçisi gazeteler tarafından.


*


Bununla yetinilmiyor.
Bazı karanlık eller, İstanbul sokaklarına çalıştığımız yayın organlarının isimlerinin yer aldığı afişler asıp, bizlere “DHKP-C destekçisi” diye alçakça iftiralar atıyorlar.


*


- Hiçbir mantık kuralına sığmayan bir iftirayla...
- En akılsızın bile aklının almayacağı türden bir yalanla...
- Rezilliği ele almışlara özgü bir pervasızlıkla...
Gerçekleştirilen bu pespaye hedef göstermelere ve bu namertçe iftiralara bir son verilsin.


*

Haberin Devamı


Burası eline silah alıp gözünü kırpmadan insan öldüren meczupların bolca yaşadığı bir ülke...
Böyle bir ülkede bu tür alçakça hedef göstermelerin nelere mal olabileceğini hükümete trollük yapanların hesaba katmamaları normal...
Ama hükümet edenlerin, Başbakan’ın, bakanların bu hesabı yapmaları gerekir.


*


Yalandan korkulmuyorsa...
İftiradan çekinilmiyorsa...
Bari açıkça hedef göstermekten korkulsun ve çekinilsin.
Ve “Bu kadar alçaklık yeter” denilsin.

Rektörlük seçimleri kaldırılmalıdır


REKTÖRLÜK seçimleri için üniversitelerde...
- Sandıklar kuruluyor.
- Adaylar çıkıyor.
- Oylama yapılıyor.
Ancak oylamanın neticesine uyulmuyor.


*


Öyle bir seçim ki bu...
- Fazla oy almanın...
- Birinci olmanın...
- Sandıktan çıkmanın...
- Kazanmanın...
Bir anlamı yok.


*


Yapılan seçim falan değil.
Yapılan sadece ve sadece üniversite hocalarını aşağılamak, küçük düşürmek.


*


Rektörlük seçimleri kaldırılmalı.
Eğer kaldırılmazsa...
Üniversite hocaları bu saçma müsamereye katkı vermeyi reddetmeli, rektörlük seçimlerine bundan böyle asla yüz vermemeli.


Türkiye bir sinema filmi olsaydı, ismi ne olurdu?

Haberin Devamı

ELEKTRİK kesiliyor, adliye basılıyor, savcı şehit ediliyor, bir otobüs dolusu futbolcu öldürülmek isteniyor.
Olaylar ardı ardına geliyor.
Ve günü en az sekiz aksiyonla kapatıyoruz.


*


Türkiye, bir sinema filmi olsaydı...
İsmi şunlardan biri olurdu galiba:
- Her gün başka bir bela.
- Gün batımından şafağa.
- Cehennem silahı.
- Kaybedecek bir şey yok.
- Tehlikeli saatler.
- Arınma gecesi.
- Kanunsuzlar.
- Zor ölüm.
- Tehlikeli oyunlar.


Sadece liglerin tatil edilmesi yetmez

- ŞİDDET içerikli salı grup toplantıları da tatil edilsin.
- Kükremeli, meydan okumalı konuşmalar da tatil edilsin.
- Cepheleştirmeli, bölmeli, parçalamalı yaklaşımlar da tatil edilsin.
- Kontrollü kaos planları da tatil edilsin.
- Linç, iftira, tehdit ve tetikçilik de tatil edilsin.

Haberin Devamı


Kahraman otobüs şoförüne


ALDIĞIN kurşun yarasına rağmen...
- Büyük bir azim ve kararlılıkla otobüsün kontrolünü sağlamaya çalıştın.
- Büyük bir kahramanlık göstererek otobüsün viyadükten uçmasına engel oldun.
- Büyük bir cesaretle kullandığın aracı sağa çekebildin.


*


Ey Fenerbahçe otobüsünü kullanan Ufuk kardeşim!
Türkiye’yi büyük bir kaosun içine sokacak, hepimizi acılara boğacak, onlarca futbolcunun ölümüne yol açacak büyük bir trajedinin gerçekleşmesine engel oldun!
Minnettarız.


*


Artık ülkemizin güvenliği, İç Güvenlik Yasası’yla tahkim edilmiş unsurlarda değil, senin gibi kahraman ve cesur otobüs şoförlerinin azmindedir.


*


Üzülelim mi, sevinelim mi?
Artık sen karar ver.

Haberin Devamı

Avukat araması


YARGIÇ, savcı ve avukat...
Üç unsur da yargının ayrılmaz bir parçasıdır.


*


Adliye girişlerinde bu üç unsura eşit muamele yapılmalıdır.


*


Ya üçü de aranmalı...
Ya hiçbiri aranmamalı...

Yazarın Tüm Yazıları