Paylaş
Bu seçimde bütün adayların “kılık kıyafet özgürlüğü” noktasında buluşması, beni acayip mutlu etti.
Fakat görüyorum ki...
Bazı alçakları acayip huzursuz etmiş!
*
Söz konusu o alçaklar, Ankara’da sahte broşür basıp dağıtmışlar.
*
CHP adına basıp dağıttıkları sahte broşürde şu ifade var:
“BİZ GELİNCE / TÜRBANA SON”
*
Bütün bir seçim kampanyası süresince Muharrem İnce’nin en fazla tekrarladığı iki cümle şu oldu:
- BİR: Başı açık / başı kapalı ayrımı yok.
- İKİ: Başörtünü ister sokakta tak, ister devlette tak.
*
Buna karşı...
- “Acaba samimi misiniz” diye itiraz edebilirsin.
- “Yeni mi aklın başına geldi” diye itiraz edebilirsin.
- “Keşke daha önce de böyle deseydin” diye itiraz edebilirsin.
Bunların hepsine eyvallah!
*
Ancak...
Sahte afiş tasarlamak, bastırmak ve dağıtmak...
Mide bulandırıcı bir alçaklıktır.
*
Muharrem İnce’nin başörtüsü konusunda ne dediğini duymayan kalmadığı halde...
Bu broşürlerin bir yalanı ortaya koyduğu çok bariz, çok açık...
Buna rağmen...
Bu broşürü basıp dağıtanlar, Muharrem İnce’den ziyade AK Parti’ye zarar verirler.
*
İşte tam da bu nedenle...
Bu broşürleri basıp dağıtanı bulup ortaya çıkarmak...
En başta AK Parti’nin görevidir.
BİR ALZHEİMER HASTASI YAKININDAN GELEN MEKTUP
ŞÖYLE bir mektup aldım adı bende saklı okurumdan.
Aynen aktarıyorum:
*
- Sayın Ahmet Hakan...
- Ben koyu bir “millet ittifakı” taraftarıyım. Memleketimizin kurtuluşunun bu ittifak sayesinde gerçekleşeceğini düşünüyorum. HDP’nin de barajı geçmesini arzu edenlerdenim.
- Geçen gün bir televizyon kanalında HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli’nin yaptığı bir konuşmaya rastladım. Temelli, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın psikolojik durumunu analiz eden şeyler söylerken “Galiba Alzheimer hastası” dedi. Açıkçası Temelli’nin bu sözünü çok yadırgadım.
- Ben bir Alzheimer hastası yakınıyım. Bu hastalık, gerçekten çok ama çok trajik bir hastalıktır. Bu hastalığın seçim öncesi yapılan siyasal tartışmalarda rakibi küçük düşürme maksadıyla kullanılması çok ayıptır. Bu hastalığın adıyla siyasi polemik yapmaya çalışmak, bizim gibi hasta yakınlarını incitiyor.
- Daha önce de bir televizyon dizisinde Alzheimer hastalığıyla dalga geçildiğini görmüş, fakat sesimi çıkaramamıştım.
- Bu vesileyle tüm siyasetçilerimize sesleniyorum: Lütfen Alzheimer hastalığını siyasi tartışmalarınızın konusu haline getirmekten vazgeçin.
SEÇİMDEN GERİYE KALAN LAKAPLAR
- Temel Reis...
*
- Şeriat Dede...
*
- Yalovalı hipertansiyon fizik dehası...
*
- Meral Mami
ETRAFIMDAKİ HERKES
ERDOĞAN’cısı, İnce’cisi, Akşener’cisi, Demirtaş’çısı, Temel Bey’cisi... Etrafımdaki herkes, seçim heyecanına kendilerini fena halde kaptırdıkları için günlerdir...
*
- Netflix’in yüzüne bile bakmıyorlar.
*
- Hukka’ya bile gitmiyorlar.
*
- Bodrum, Çeşme falan... Unuttular.
*
- Miting izlemekten müzik dinlemeye geçemiyorlar.
*
- Seçim sonuçları için iddia üzerine iddiaya giriyorlar.
*
- Seçimden başka hiçbir konudan bahsetmiyorlar.
*
- Her şeylerini mitinglere göre ayarlıyorlar.
*
- Film izlemiyorlar.
*
- Whatsapp’tan sadece seçime dair matrak şeyler paylaşıyorlar.
*
- Aday müziklerini mırıldanıyorlar.
*
- Uyuyamıyorlar. Yemek yiyemiyorlar.
MEDYADA YEPYENİ BİR DÖNEM BAŞLASIN
MEDYADA...
- Gazetecilerin gazetecileri “tutuklanacaksın, yargılanacaksın, işten atılacaksın” diye tehdit edemediği...
- Böyle bir tehditte bulunanın anında meslekten men edildiği...
- Bu tür ahlaksız tehditlerle iş yapan sözde gazetecilerin iktidar-muhalefet anında herkes tarafından ayıplandığı...
- İktidara sırtını dayayıp iktidar adına sağa sola nizam vermeye kalkan gazeteci türünün yok olduğu...
- Meslektaş tehdit etmenin şerefsizlikle eş değer tutulduğu...
- Görüşüne, gazetesine, televizyonuna falan bakmadan... Tehdit edenin tükürüğe boğulduğu...
Yepyeni bir medya düzeni istiyorum.
Paylaş