Biri iktidarcı biri muhalif iki feci antipatik tip

Ne soğan ne patates... Hiçbiri umurunda değildir.

Güneş gözlüklerini başörtüsünün üzerine çeker hep...

Abartılı yüzüğünü herkesin gözüne sokar...

Fena halde yapmacık tavırlar içindedir...

Çok itici tonlamayla konuşur...

Deri koltuklu cipine binip “Çünkü çaldılar” videosu çeker.

Sürekli “Sefam olsun” modundadır.

MUHALİF ANTİPATİK TİP

Sürekli mızmızlanır, karamsarlık aşılamak dışında hiçbir şey yapmaz...

İşi gücü gariban ahaliyi aşağılamaktır.

Hep alay, hep küfür, hep laf sokma... Başka bir şey bilmez.

Gerekçesiz bir kibirle ortalıkta dolaşır.

Hep kendine yontar...

Hakkaniyet nedir bilmez.

Gücü eline geçirdiğinde yapacağı zulümlerin hayaliyle yaşar.

EKREM İMAMOĞLU’NA BİR ŞEYLER Mİ OLUYOR?

Ufaktan ufaktan sinirlenmeye mi başladı ne?

*

Dillere destan sükûnetini kayıp mı ediyor yoksa?

*

Sevecenlikten biraz uzaklaşmakta mıdır, nedir?

*

Bağcılar’ın değil de Cihangir’in mi tesiri altına girmeye başladı?

*

Kendisine oy vermeyenleri biraz geri plana atıp kendisine oy verenlere açılmaktan mı haz almaya başladı?

*

Hep kaybetmeleriyle meşhur tiplerin yörüngesine mi giriyor acaba?

*

Tarafların konsolide olmasının işine hiç yaramayacağını unutuyor olabilir mi?

*

Sanatçı/işadamı gibi kategorilere gereksiz yere biraz fazla mı yaslanmaya başladı?

*

Güler yüzün yerini burun deliklerinden soluma görüntüsü mü alıyor nedir?

*

Kendi gündeminin peşinden koşmayı bir tarafa bırakıp başkalarının gündeminin peşine takılmaya mı başladı?

*

Başka türlü akıllar mı veriliyor kendisine?

*

Neden çıktı durup dururken şu kritik süreçte manasız Kıbrıs gezisi?

*

Havaya girildi de tevazu bir tarafa mı bırakıldı yoksa?

*

Yoksa... Yoksa... Bütün bunlar benim kuruntularım mı?

‘DAHA GÜZEL OLACAK’ İLE İLGİLİ İKİ SAPTAMA

CUMHURBAŞKANI Erdoğan, Beyoğlu’nda tramvay turunda... Tam bu sırada kaldırımdaki bir kadın, “Başkanım! Her şey çok güzel olacak” diye laf atınca... Cumhurbaşkanı Erdoğan, saniye sektirmeden şu cevabı verdi: “Daha güzel olacak... Daha güzel olacak...”

*

Bu konuda iki şey söyleyeceğim:

*

BİR: Cumhurbaşkanı’nın o sloganı duyunca anında “Daha güzel olacak” cümlesiyle karşılık vermesi... Takdire şayan ve etkileyici...

*

İKİ: Fakat “Daha güzel olacak” cümlesinden AK Parti için slogan çıkmaz, çıkamaz. Çünkü bu slogan, fena halde aslını yaşatır.

BENİM BİLDİĞİM ŞUDUR

Futbol kulüpleriyle de...

Sanatçılarla da...

Uğraşmak, süper lüzumsuz bir şeydir ve kimseye fayda sağlamaz.

BÖYLE BİR ŞEY OLABİLİR Mİ?

BİR gazeteciyi sopalarla öldüresiye dövenler, “şak” diye serbest bırakılmışlar.

Kendimi elinden “Böyle bir şey olabilir mi?” demekten başka bir şey gelmeyen Kemal Kılıçdaroğlu gibi hissediyorum.

İHRAÇ EDİLİRSE, İHRAÇ EDİLMEZSE

AK Parti, Ahmet Davutoğlu’nu ihraç ederse...

Ahmet Davutoğlu’na ayrı bir parti kurma hususunda...

İnanılmaz bir fırsat vermiş olur.

*

AK Parti, Ahmet Davutoğlu’nu ihraç etmezse...

Ahmet Davutoğlu bir ömür boyu...

İçeriden konuşmak zorunda kalır.

KAFAMDA DELİ SORULAR

Zaten yeterince kutuplaşmış olan bu ülke... 23 Haziran’a kadar artacak ve arttırılacak olan kutuplaşmayı nasıl kaldıracak?

*

Böylesi bir kutuplaşmanın sadece yüzde 5’ini bile İsviçre’ye pompalasak... Ortada İsviçre diye bir şey kalır mı?

*

İstanbul’un seçimine harcayacağımız enerjinin kaçta kaçını ülkenin ekonomisi ve geleceği için harcamayı düşünüyoruz?

*

“Belediye başkanı Binali Bey olsa ne olur Ekrem Bey olsa ne olur... Niye abartıyoruz?” diyen bir tek kişi bile çıkmayacak mı?

*

Bu ülkede ölüm kalım savaşı haline getirilmemiş, ılık bir meltem gibi esen bir seçimi yaşamak bize nasip olmayacak mı?

*

Ortadan karpuz gibi ikiye bölünmüş bir ülke manzarası beni bile rahatsız ederken, bizi yönetenleri niye hiç rahatsız etmiyor?