Paylaş
İlk kez heyecanlı, ilk kez polemikçi, ilk kez sert, ilk kez ateşli idi...
Hoca sükûneti gitmiş, yerine siyasetçi cerbezesi gelmişti.
Kılıçdaroğlu’na yükleniyor, CHP sıralarından yükselen gürültülere “Oturun, oturun” diye yanıt veriyor, cümlelerini kurşun gibi sıralıyordu.
Performansı hiç de fena değildi.
Davutoğlu, Türk siyasetinin “yeni polemik yıldızı” olarak parlayabilir.
Tabii eğer şu tavsiyelere kulak verirse:
- Polemik konuşmalarında notlara daha az, dinleyici sıralarına daha çok bakılır. Notlara daha az bakın.
- Seste iniş ve çıkışlar fazla olmalıdır. Ne kadar etkili cümle kurarsanız kurun sesiniz inip çıkmıyorsa etkiyi azaltırsınız. Erdoğan’ın konuşma stilini örnek alın, sesinizi indirip çıkarın.
- Kişisel gerginliğinizi fazla yansıtmamalısınız. Bırakınız muhataplarınız gerilsin... Polemik konuşmalarının bir numaralı kuralıdır: Ne kadar gergin olursanız olun, konuştukça rahatlıyor gibi yapacaksınız.
- Zekâsının zekâtıyla toplumun büyük bir bölümünü doyuracağı iddia edilen bir şahsın, polemik konuşmalarında inceden mizaha yer vermesi beklenir. Malum mizah, zekânın zekâtıdır.
- Konuşmanız sırasında Meclis’te gürültüler çıkıyorsa o gürültülerin sona ermesini bekleyin... Durun ve yarattığınız fırtınayı keyifle izleyin... Böylece kamuoyuna “Adam bir konuştu, ortalık karıştı” yorumunu yapma fırsatı vermiş olursunuz.
Zekânın zekâtı
KEMAL Kılıçdaroğlu, Ahmet Davutoğlu için “ileri zekâlı” tabirini kullanınca...
Önce AK Parti’li Hüseyin Çelik atıldı:
“Ahmet Davutoğlu’nun zekâsının zekâtı Kılıçdaroğlu’na bir ömür yeter.”
Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Hüseyin Çelik’in bu “laf çakması”nı pek bir beğenmiş olacak ki aynı “laf çakma”ya abandı:
“Davutoğlu aklının zekâtını kime verse o kişiye ömür boyu başarılı görünmek için yeter.”
Ne çıkıyor buradan?
Şu çıkıyor: AK Parti’nin önde gelen isimleri Ahmet Davutoğlu’nu fena halde zeki, fena halde akıllı buluyorlar.
Dış politikada içinde bulunduğumuz duruma bakıp “Keşke o kadar da zeki, o kadar da akıllı olmasaydı” diyebilirsiniz yani...
Ha bir de şu var:
Bu “zekânın zekâtı” esprisi, “özgün” bir buluş değil.
Esprinin patenti Türk siyasi tarihinin en renkli kişilerinden Osman Bölükbaşı’na ait...
Meclis kürsüsünde konuşurken “Sen de erkek misin be” şeklindeki bir laf atmaya Bölükbaşı şöyle yanıt vermiş:
“Ben erkekliğimin zekâtını versem sen bile erkek olurdun.”
Altın Portakal Hülya Festivali
ALTIN Portakal Festivali’ni düzenleyenlere sesleniyorum:
- “Daha çok konuşuluruz” diye Hülya Avşar’ı jüri başkanı yaparsanız... Sonuçta sizden daha çok Hülya Avşar konuşulur.
- “Hakkımızda konuşulsun da isterse Hülya’lı olsun” derseniz... Sonuçta Hülya Avşar, 50 yıllık festivalinizden işte böyle rol çalar.
- “Sanatta sansür” meselesine hayatında iki dakika kafa yormamış birini jüri başkanı yaparsanız... Sonuçta işte böyle sansürcü olursunuz.
- Magazine külahını ters giydirmesiyle maruf birini festivalin kraliçesi yaparsanız... Sonuçta işte böyle magazinin derin kuyusunda kaybolup gidersiniz.
İki soru/İki cevap
SORU: Televizyon programında Kemal Kılıçdaroğlu’nun karşısında bacak bacak üstüne atmıştınız. Aynısını Başbakan Erdoğan’ın karşısında da yapar mısınız?
CEVAP: Evet, yaparım.
* * *
SORU: Televizyon programında Kemal Kılıçdaroğlu’na sorduğunuz gibi Başbakan Erdoğan’a da sorar mısınız?
CEVAP: Evet, sorarım.
Şamil Paşa Marşı
- KRAVATINI vurdu taşa/Taş yarıldı baştanbaşa/Şanı büyük Şamil Paşa/Üç saatte vardı Şam’a...
- Millet “Savaşa hayır” diyor/Hiç kimse ölmesin diyor/Şanı büyük Şamil Paşa/Kilis-Şam yolu düz diyor...
- Şamil tayyareye atladı/Halep’i, İdlib’i şöyle bir yokladı/Başbakan “Hele bir soluklan yiğidim” deyince/Çok süper rahatladı.
Hangi suçtan sorgulanacak?
İÇİŞLERİ Bakanlığı, Diyarbakır Emniyet Müdürü hakkında inceleme başlatmış.
Gerekçe:
“Dağda ölen terörist için ağlamıyorsanız insan değilsiniz” sözü...
* * *
Sırf meraktan soruyorum:
Hangi suçtan sorgulanacak Emniyet Müdürü?
- Teröre yardım ve yataklıktan mı?
- Memurların basına demeç verme yasağına uymamaktan mı?
- Teröristi adam yerine koymaktan mı?
- Gizli terör örgütü üyeliğinden mi?
- KCK’dan mı?
- Gereksiz konuşmaktan mı?
Ne oldu ona?
- CAMİ kapılarında atılan bir “Kahrolsun Amerika” sloganı vardı, ne oldu ona?
- Bir Deniz Baykal vardı, ne oldu ona?
- “Ne kadar da demokratız” imajı için ortaya konan bir “Necip Fazıl/Nazım Hikmet vurgusu” vardı, ne oldu ona?
- Bir Ahsen Yenge vardı, ne oldu ona?
- Tekrar soruyorum: Bir “Cemaat” vardı, ne oldu ona?
Gül ile Erdoğan: Anketler savaşı
İLK anket, “Metropol”den geldi.
Bu araştırmaya göre “Cumhurbaşkanlığı makamında kimi görmek isterseniz?” sorusuna verilen yanıt şöyleydi:
Abdullah Gül: Yüzde 51... Tayyip Erdoğan: Yüzde 23.
(Anketi yayınlayan gazete: Taraf)
* * *
“Metropol”e yanıt gecikmedi.
Bu kez “Genar” adlı şirket girdi devreye...
“Genar”ın araştırmasına göre “Cumhurbaşkanlığı makamında kimi görmek isterseniz?” sorusuna verilen yanıt şöyle:
Abdullah Gül: Yüzde 4.4... Tayyip Erdoğan: Yüzde 59.5.
(Anketi yayınlayan gazete: Sabah)
* * *
“Anketler savaşı başlayacak” demiştim.
Korkarım başladı.
Paylaş