MARMARA Depremi bu memlekete "onulmaz" acılar yaşattı.
Ama daha çekeceğimiz varmış!
Çünkü deprem felaketinin ardından bir de "deprem uzmanları felaketi" yaşadık, yaşıyoruz.
Bir Ahmet Ercan çıktı, canlı yayınlarda sarsıntı taklidi yapmaktan "Bileğine Güvenenler Partisi" saçmalığına kadar birçok tuhaflığa imza attı.
En seksi erkeklerimizden "deprem dedemiz"Ahmet Mete Işıkara’nın durumu malum: Siyaseti denedi, tutmayınca "deprem dede"likten "reklam dede"liğe geçiverdi.
Herkes "Deprem olacak" derken olaya tersten girip "Deprem olmayacak" diyen Şener Üşümezsoy, hem fark yaratan tezleri, hem de "Kızılderili bir Van Damme" görüntüsüyle dikkat çekti.
Peki ya "uluslararası literatür"e sayısız makale sokmayı başaran Celal Şengör’ün, hem "deprem", hem de "laiklik" konusunda dozu hayli yüksek "vahşi" tezler ileri sürmesine ne demeli?
Neyse...
Tam Kandilli Rasathanesi’nin başına "deprem uzmanı" olmayan bir ismin, Prof. Gülay Barbarosoğlu’nun atanmasıyla "Herhalde bir parça rahatlarız" demiştik ki...
Olmadı...
***
Bilmiyorum dünkü gazetelerde yayınlanan fotoğrafları gördünüz mü?
Kandilli Rasathanesi’ndeki müzenin açılışı var.
Başbakan Erdoğan da açılışa katılıyor.
Gülay Hanım da bu "resminin de resmisi" açılış töreninde Erdoğan’a ev sahipliği yapıyor.
Ve fakat...
Gülay Hanım, ciddi bir kuruluşun başındaki isimden ziyade "gösteri dünyasından yanlışlıkla o törene düşmüş bir star" görünümünde.
Sanki Kral TV Ödül Töreni’ne katılan bir Lerzan Mutlu havasında!
Abartılı makyaj, kollardan sallanan püskül, omuzlara kadar düşen iri küpeler falan...
Hele Hürriyet ve Milliyet’te yayınlanan iki ayrı fotoğraf var ki...
"Siz iktidar karşısında erimenin fotoğrafını çekebilir misiniz?" sorusuna, "Evet, çekebilirim... İşte iki fotoğraf" diye cevap vermek mümkün.
Merak edenler! Lütfen, o iki fotoğrafta Gülay Hanım’ın Tayyip Erdoğan’a bakışını inceler misiniz?
Bu pazar miting var
"ILIMLI solcu"Baykal, "Cumhuriyet ’Milli Mücadele’ ile kazanıldı, sandıkta kaybedilmeyecek" şeklinde cepheleştirici bir yaklaşım ortaya koyuyor.
Buna mukabil...
"Aşırı solcu" ÖDP, "Bizim ne Kuzey Irak’a, ne Suudi Arabistan’a gönderecek tek bir yurttaşımız var" anlayışından yola çıkarak "Bir arada yaşamı savunalım" kampanyası düzenliyor.
Yani...
"Ilımlı" solcu Baykal cepheleştiriyor!
"Aşırı" solcu ÖDP birleştiriyor!
Bence altı çizilmesi gereken bir ayrışma bu.
Üstelik solcu işçilerin örgütlendiği DİSK, Baykal’ın "cepheleştirici mesajları"na değil de ÖDP’nin "Bir arada yaşamı savunalım" yaklaşımına destek veriyor.
Peki "cepheleştirme" girişimi mi, yoksa "bir arada yaşam" vurgusu mu kazanacak?
Bu pazar saat 12.00’de Kadıköy Meydanı’nda "Bir arada yaşamı savunalım" diyenlerin düzenlediği miting var.
Bakalım sesleri ne kadar çıkacak?
AKP’de orta saha boş
BENZETMEK gibi olmasın ama AKP’nin durumu İran Milli Takımı’na benziyor:
Orta saha bomboş!
Mesela...
Partiden bir milletvekili çıkıp, kendi partisi hakkında "usulsüzlük" iddiasında bulunuyor.
Peki buna karşı AKP’nin herhangi bir "orta saha oyuncusu"nun, bu iddiayla gür bir sesle hesaplaşması gerekmez mi?
Oysa karşılaştığımız manzara şudur:
Genel başkan yardımcıları ya da grup başkanvekilleri, ya fevkalade kibar ve nazik bir üslup kullanarak gereken cevabı vermemiş oluyorlar, ya da usulsüzlük iddiası gibi süfli konularla ilgilenmek yerine "yüksek siyaset" yapmayı tercih ediyorlar.
Bu durumda bütün iş, partinin her şeyi Tayyip Erdoğan’a düşüyor ve Erdoğan, "girmemesi gereken toplara giren adam" görüntüsü veriyor.
Yani AKP’ye acilen Haluk Koç ya da Ali Topuz ayarında birkaç "orta saha oyuncusu" gerekiyor.
Madem AKP’liler, Antalya’da üç gün kamp yapacaklar...
Belki bu meseleyi de bir "konu başlığı" olarak gündeme alırlar.