Paylaş
Hüseyin Aygün o programda...
Dönemin egemenlerinin Dersim’de oluk oluk akıttıkları kanı öyle temiz, öyle berrak, öyle hesapsız, öyle yalın, öyle mazlum, öyle güzel, öyle dokunaklı anlatmıştı ki...
Gözlerim yaşarmıştı.
*
O günden itibaren Hüseyin Aygün dendiğinde içimde hep bir “umut” yükseldi.
Çünkü benim her zaman kederli bir mazlumun, zalimleşmeyeceğine ve zalimce tutumlara asla yüz vermeyeceğine dair sağlam bir imanım vardır.
*
İşte o imanımı yıktı Hüseyin Aygün.
Nasıl mı yıktı?
Şöyle:
“Türban” konusunda ettiği kıyıcı, insafsız, nefret dolu, anlayışsız ve aşağılayıcı sözlerden dolayı...
*
Şöyle diyor Hüseyin Aygün:
Türbana hiçbir zaman saygı duymadım, asla duymam.
Arap erkek egemenlerinin kadını aşağılama aracıdır türban.
Arap erkekleri 7. yüzyılda dokuz yaşındaki kızları koynuna alıyordu.
Şimdiki Türk IŞİD’çiler 9 yaşındaki çocukları türbana sarıyorlar.
7. yüzyıldan 21. yüzyıla aynı mantık...
*
Hayatını kendi inançlarına saygı duyulmasını sağlamaya adamış bir insan, söz konusu başkalarının inancı olunca böyle bir nefret diline savrulabilir mi?
Hüseyin Aygün’ün yukarıda alıntıladığım sözlerine bakınca...
“Evet, savrulabiliyormuş” diyorum.
*
Milyonlarca kadının sadece Allah’a karşı sorumluluğunu yerine getirme iddiası ve anlayışıyla başlarına örttükleri örtüye, “Arap erkek egemenlerinin kadını aşağılama aracıdır” demek ile Alevilerin inançlarına ve ibadetlerine yönelik aşağılık sözler söylemenin, iftiralar atmanın ne farkı var?
*
Hüseyin Aygün, mazlumların zalimce bir dil kullanmayacağına yönelik imanımı yıkmıştır.
İşte bu yüzden büyük bir hayal kırıklığıdır benim için.
Bir başka açıdan IŞİD araştırması
METROPOLL’ün yaptığı “IŞİD araştırması”nda...
Türkiye halkının büyük çoğunluğu IŞİD’e karşı.
*
İşin bu kısmına bakarak...
Ferahlayabiliriz.
*
Ama araştırmada ferahlamaya engel bir sonuç da var:
Türkiye toplumunun yüzde 5’lik bir kesimi IŞİD’e sempati duyuyor.
*
“Yüzde 5” deyip geçmeyin...
Yüz binlere tekabül eder bu oran.
*
Kör bıçaklarla kafa kesen...
Kadınları satılığa çıkaran...
Çocukları esir alan...
Kafasına uymayan Müslüman’ı bile anında kurşuna dizen...
Nerede Şii görse anında kellesini kesen...
Türbe ve cami bombalayan...
Barbarlar güruhuna...
Aramızda yaşayan yüz binlerce insan sempati besliyor.
*
Zamansız sorulmuş o meşhur soruyu sormanın tam zamanıdır:
“Tehlikenin farkında mısınız?”
Padişah, patlıcan ve dalkavuk fıkrası
CUMHURBAŞKANI Erdoğan “hava saldırısı olmaz, kara saldırısı hiç olmaz” derken “tabii olmaz, tabii olmaz” diyenler...
Cumhurbaşkanı Erdoğan “hava saldırısı yetmez, kara saldırısı da gerekir” demeye başlayınca...
“Tabii... Tabii... Kara saldırısı şart” demeye başladılar.
*
Bu ani değişim nedense bana şu meşhur fıkrayı anımsattı:
*
Padişah, patlıcan yemeğini çok severken...
Dalkavuk patlıcan yemeğine övgüler yağdırıyormuş.
*
Derken bir gün...
Padişah patlıcan yemeğini sevmekten vazgeçmiş.
Bunun üzerine bizim dalkavuk, bu kez patlıcan yemeğini yerden yere vurmaya başlamış.
*
Dalkavuğa dönüp demişler ki:
“Ne iş ey dalkavuk?”
*
Dalkavuk cevap vermiş:
Ben padişahın yalakasıyım kardeşim, patlıcan yemeğinin değil.
Kürt olman gerekmez
Azgın bir çetenin barbarlıklarına maruz kalan Kürtlerden yana tavır alman için...
Bir barbarlar sürüsü tarafından yüzyıllardır yaşadıkları topraklardan çıkarılmak istenen Kürtlerin dramına ortak olman için...
Eli kanlı çeteye teslim olmayıp direnişi büyüten ve dayanışmaya omuz veren Kürtleri selamlaman için...
Vatan savunması yapan Kürtlerin, gözü dönmüş vahşi IŞİD çetelerine karşı zafer kazanmasını dilemen için...
Kısacası...
“Yanındayız Kobani” ya da “Diren Kobani” demen için...
Kürt olman gerekmez.
İnsan olman yeterlidir.
AVM’lerde ahilik için birkaç önerim var
BAŞBAKANIMIZ Ahmet Davutoğlu, AVM’deki dükkânlar için “Ahilik anlayışına uygun hale gelsinler” demiş ve eklemiş:
“Dualarla açsınlar dükkânlarını”.
*
AVM’deki işyerleri “ahilik” anlayışına nasıl uygun hale gelebilir?
Benim bu konuda birkaç önerim var:
Mesela “GAP” çalışanları, dükkânlarına gelen müşterilerine “Biz bugün yeterince iş yaptık, oysa karşı komşumuz ‘ZARA’ henüz siftah bile yapamadı, lütfen oraya gidin” diyebilirler.
Mesela “Jame’s İtalian”, öğlen servislerine dualarla başlayabilir.
Mesela “Tom’s Kitchen” adlı restoranımız, “ahilik” terbiyesine münasip davranışlar sergileyerek “Parle” ile kardeşlik anlaşması imzalayabilir.
Mesela “Agent Provocateur” ile “Intimissimi” el ele verip “Ya Ahi Evran” adını taşıyan haftalık broşür yayınlayabilir.
Mesela “Harvey Nichols”, reklam sloganını “hırs yok / kanaat var” şeklinde değiştirerek “ahilik” anlayışına uyum sağlayabilir.
*
Ey markalar.
Ey AVM’ler.
Ey işyerleri.
Hükümetin gözüne girmek için işte size bir fırsat:
Hadi vurun kendinizi “ahilik” yoluna...
Hem kazancınız bereketlenir, hem maliyeciler uğramaz semtinize...
Hadi... Hadi... Hadi ama...
Paylaş