Beni saymayın

GAZETELERDE son günlerde bir haber pek revaçta...

Başlıklar gözünüze çarpmıştır:

‘Hükümet, Kanal 7’yi Ankara’ya taşıdı...’

Ya da...

‘Kanal 7’cilerin önlenemez yükselişi...’

Bu konuda öncelikle iki noktaya işaret etmeliyim:

BİR: Kuşkusuz olayın haber değeri var... Bu yüzden gazetelerin olaya gösterdikleri ilgiyi ve haber yapma azimlerini normal karşılamamız gerekir.

İKİ: Kendilerini yakından tanıdığım eski çalışma arkadaşlarım, getirildikleri yeni görevlerde başarılı olacak bilgi ve birikime sahiptir.

Yani buraya kadar benim açımdan sorun yok.

* * *

Ve fakat...

Ortada şöyle bir sorun var:

‘Hükümet, Kanal 7’yi Ankara’ya taşıdı’ haberlerini süsleyen listelerde ‘Ahmet Hakan da Hürriyet’e geçti’ şeklinde bir maddeye yer veriliyor.

İşte buna şiddetle karşı çıkarım...

Çünkü...

Hürriyet Gazetesi, ‘devlet dairesi’ değildir.

Dolayısıyla benim durumumu, ‘bürokrat atamaları’ kapsamında değerlendirmek mantık ölçülerine uymaz.

Tamam, öteden beri Hürriyet’e ‘devlet gazetesi’ filan deniliyor ama unutmayalım ki bu tuhaf ülkede ‘Devlet ayrı, hükümet ayrı’ tarzında bir özlü söz de her zaman gündemdedir.

Yani bu açıdan da yırtıyorum...

Geriye şu olası itiraz kalıyor:

‘İyi ama sen AKP’nin hükümete gelmesinden sonra oluşan havanın etkisiyle Hürriyet’e gelmedin mi?’

Bu itirazı dile getirebilecek olanlara da ancak şu karşılığı verebilirim:

Lütfen 6 ayı aşkın süredir bu sütunda yazdığım yazıları dikkatle inceleyin...

Haksız olduğunuzun izlerini orada bulacaksınız.

Çünkü yazarınız, yazılarını kaleme alırken sadece ve sadece kafasına göre takılmaktadır.

Ayşe Kulin için roman konuları

SON
romanında ‘Kürt sorunu’na el atan ünlü romancı Ayşe Kulin’in, bilmediği sularda kulaç atmaya kalkınca ortaya ‘Ayşecik Güneydoğu’da’ tadında didaktik bir öykü çıkardığını daha önce yazmıştım.

Gelgelelim Ayşe Kulin, eleştirilerden hiç etkilenmemiş olacak ki, gazetelere yaptığı aşkın taşkın açıklamalarda müjdeyi veriyor:

‘Yeni romanımda başka bir toplumsal yaraya parmak basacağım.’

Oh, ne güzel...

Müjdeler olsun yurdumun taşına toprağına...

Çünkü...

Yine ‘çarşı karışacak’ ve bize de yeni eğlence çıkacaktır.

* * *

Ancak bu yeni bilgiden sonra şimdi ‘merak kediyi öldürmektedir’.

Acaba Ayşe Kulin’in el atmayı planladığı yeni ‘toplumsal yara’ ne olabilir?

Mesela ‘Kürt sorunu’ndan sonra Ayşe Kulin, ülkemizin en esaslı kutuplaşma konularından biri olan ‘Laik-İslamcı gerilimi’ne el atar mı dersiniz?

Hani şöyle ‘Bir imam hatipliye gönül verdim’ kıvamında dokunaklı bir aşk hikáyesi yazsa, tadından yenmez değil mi?

Ya da ‘Kemalist bir kız sevdim, yeterince laik değilsin diye yüz vermedi’ ana temasından hareketle oluşturulmuş ‘sosyal içerikli’ bir romana ne dersiniz...

Ama bence en çarpıcısı, içinde Kuran kursu geçen bir roman olur...

Şöyle bir şey:

Esas oğlan, bir kaçak Kuran kursu öğrencisiymiş... Bir büyük rastlantı eseri kendisini ‘Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin bir etkinliğinde bulmuş... Oradaki ‘güzel ve alımlı kız’, bizim esas oğlana ‘aydınlanma felsefesi’nden filan söz etmiş... Esas oğlanın yüreği aydınlanmış... Prangalarından kurtulmuş falan filan...

Neyse...

En iyisi daha fazla saçmalamak yerine Ayşe Kulin’in yeni romanını beklemek.
Yazarın Tüm Yazıları