Baykal: Erzurum’daki olay kabul edilemez

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile görüştüm...

Baykal, öncelikle benim CHP hakkında ‘Sadece laiklik konusunda duyarlılar’ şeklinde özetlenebilecek eleştirime cevap verdi.

Dedi ki:

‘CHP’yi sadece kılık kıyafet konusunun motive ettiğini söyleyerek bize haksızlık ediyorsunuz. Benim grup konuşmalarımı dikkatle izleyin. Göreceksiniz ki biz toplumdaki haksızlıklara, adaletsizliklere en güçlü şekilde itiraz ediyoruz.’

Benim ‘CHP’nin imajı’yla ilgilendiğimi, aslında gerçeğiyle ilgilenmem gerektiğini de söyleyen Baykal, şöyle bir dokundurma yaptı:

‘Yazılarınızı dikkatle takip ediyoruz. Mesela sizin de bir imajınız var ama biz sizin imajınızla hiç ilgilenmiyoruz.’

Baykal bu sözleri söylerken, ‘İyi ki siyasete heveslenmemişim, yoksa imajımla ilgili hesap vermek durumunda kalacaktım’ diye içimden geçirdim...

***

Ve sıra geldi esas mevzuya...

Baykal, Erzurum Atatürk Üniversitesi’ndeki olayla ilgili olarak net bir mesaj verdi ve ‘Bu olay kabul edilemez’ dedi.

Baykal’ın bu konuda mesajı şuydu:

‘Hiçbir tereddüde yer yok. Bizim tavrımız açık. Yetkili arkadaşlarımız olayı öğrenir öğrenmez açıklama yaptılar, tavır koydular. Erzurum’daki olayı kabul etmemiz mümkün değildir. İnsanların kendi doğal yaşamları içindeki kılık kıyafetleriyle çocuklarının mezuniyet törenlerine katılması karşısında devletin tedirginlik içine girmesine gerek yok. Kimsenin günlük yaşam içindeki kılık kıyafetleriyle uğraşmayız. Bir diploma törenine o kıyafetle katılmak, siyasi açıdan da, insani açıdan da, hukuki açıdan da sakınca taşımaz.’

Baykal,
bu açıklamanın ardından ‘türban’la ilgili duydukları kaygının nedenlerini de sıraladı.

Altını çizdiği noktalar şunlardı:

‘Biz kimsenin türbanına karışmak istemiyoruz. Ancak türbanın altında tartışmaya açık olmayan bir taraf var. Biz işin bu tartışmasız tarafının zamanla resmiyet kazanmasından, türban dışındaki giyim tarzlarına müdahale etmesinden kaygı duyuyoruz. Bizim kaygımız budur. Yoksa kendi özel dünyalarında insanların giyimiyle uğraşmıyoruz.’

Rektör ‘gizli dinci’ olabilir mi

ERZURUM
Atatürk Üniversitesi Rektörü Yaşar Sütbeyaz’ın ‘annelerin başörtüsü’ne yönelik akıldışı tutumu karşısında insan ister istemez ‘Bu rektör acaba takıyye yapan gizli bir dinci mi?’ sorusunu sormadan edemiyor.

Bence üzerinde durulması gereken bir konu bu... Çünkü Rektör, toplumun tüm kesimlerinden büyük tepki almış ve ‘türban özgürlüğü’nü savunanların sayısının artmasına müthiş bir katkı sağlamıştır.

O halde YÖK Başkanı Erdoğan Teziç, bu olaya derhal el koymalıdır.

Yapılması gereken şudur:

YÖK bünyesinde ‘irtica avcıları’ adlı bir ekip kurulmalı ve bu ekip Erzurum’a giderek Rektör’le ilgili araştırmalara başlamalıdır.

***

‘İrtica Avcıları’ ekibi için bir yol haritası çıkartmış durumdayım... Bu kıyağımı kabul etmelerini dilerim.

İşte yapılması gerekenler:

Rektör Sütbeyaz’ın geçmişinde bir ‘imam hatip durağı’ yer alıyor mu? Öncelikle buna bakılmalı...

Çocukluğunda mahalle imamından ders almış mıdır? Eğer almışsa o imamla ilgili derin araştırmalar yapılmalı.

Yakın akrabaları arasında ‘dine biraz fazla meyilli’ biri var mı? İrticaya heveslenme konusunda yakın akraba faktörü her zaman çok önemlidir.

Kadiriler’in zahiri zikirlerine ya da Nakşiler’in ‘Hatme havace’ adını verdikleri gizli ayinlerine filan katılmış mı? Yani bir tarikat bağının söz konusu olup olmadığı araştırılmalı...

Kütüphanesinde ne tür kitaplar bulunuyor? Mesela kütüphanesinin zulasında Seyyid Kutup’un ‘Yoldaki İşaretler’ ya da Said Havva’nın ‘Dava Erine Mektuplar’ adlı ‘devrimci’ kitapları var mı? Geceleri gizli gizli bu kitapları okuyor mu? İncelenmeli...

Öğrencilik döneminde bir süre ‘Nur dershaneleri’nde kalıp, sabah namazına ‘Şakirt! Şakirt! Hadi kalk!’ diye uyandırılmış olabilir mi? Etkisi ömür boyu süren böyle bir süreçten geçip geçmediğine mutlaka bakılmalı...

Evinin gizli bölmelerine ‘Bir takıyyecinin dikkat etmesi gereken 10 prensip’ türünden emirnameler asmış olabilir. Bununla ilgili titiz bir çalışma yapılmalı...

Eşine dikkat edilmeli: Erkek eli sıkıyor mu ya da gizli gizli türban takıyor mu?

Rektör Sütbeyaz, YÖK’ün ‘laiklik’ ve ‘irtica’ gibi konulardaki ‘uyanık bekçileri’ni atlatarak ‘Rektörlük’ makamına kadar yükselmiş olabilir. Sızmaları önleyecek yeni çalışma esasları belirlenip uygulamaya sokulmalı..
Yazarın Tüm Yazıları