Baştan sona kadar Lütfü Türkkan olayı

Önce çakarlı arabasını çocuğunun kullanması yüzünden epey konuşuldu. Sonra çiftliğini görüntüleyen gazeteciyi darp ettirmesi yüzünden gündem oldu. Arada yaptığı tartışmalı sosyal medya paylaşımlarının yol açtığı bir sürü tatsızlıkları saymıyorum. Kısacası Lütfü Türkkan, İYİ Parti’nin vukuatlı ismi olup çıktı. 

SIRADAN BİRİ DEĞİL

İYİ Parti açısından sıradan bir isim değil Lütfü Türkkan. Ta en başından beri Akşener’in yanında yer aldı. Finansal destek sundu partiye. Milletvekili seçildi. Partinin en önemli koltuğu olan Grup Başkanvekilliği’ne getirildi. Yani İYİ Parti’yi kıyısından köşesinden temsil etmiyor. Tam göbeğinden temsil ediyor. 

KÜFÜR, KÜFÜR, KÜFÜR

Kardeşi İsa Gümren’i PKK terörüne kurban vermiş Tahir Gürmen, acılı bir şehit yakını. “Kardeşimin parçalarını topladım” diye haykırıyor Bingöl sokaklarında. Haklı ya da haksız, bir itirazı var Meral Akşener’e. Lütfü Türkkan işte tam bu noktada devreye giriyor. Tahir Gümren’i teskin etmeye çalışıyor. Başaramayınca da basıyor küfrü... “Senin bacını s....m” diyor. Videoyu defalarca izledim: Alenen ve resmen böyle diyor. 

ÖNCE İNKÂR

Tepkiler gelmeye başlıyor hafiften... Lütfü Türkkan, ilk tepkilere karşı, “Belki kurtarırım” hesabıyla inkâr yoluna gidiyor. Sosyal medya hesabından şehit yakınını “birileri tarafından gönderilmiş provokatör” ilan ediyor, ettiği küfrü de sonuna kadar inkâr ediyor. Küfretmediğini, bunun yalan olduğunu söylüyor. 

SONRA ÖZÜR

Tepkiler çığ gibi büyüyünce... Kendi cenahından da tepkilerin geldiğini fark edince... Gecenin bir yarısı çektiği videoyu paylaşmak zorunda kalıyor Lütfü Türkkan. Bu bir özür videosu. Ama hiç de ikna edici, hiç de esaslı pişmanlık içeren bir özür videosu değil. Çünkü Türkkan, genel başkanı Akşener’den ve partililerinden özür dilerken küfrettiği şahıstan özür dilemiyor. Bacısına küfrettiği şehit yakınından bir özrü esirgiyor.

NUTUK’A SIĞINIŞ

Doğru dürüst özür dilemediği o videoda dikkat çeken bir ayrıntı var. Kitaplık önünde çekilen videoda en dikkat çeken kitap Nutuk... Nutuk’u arkasına alıp yaptığı affedilmez terbiyesizliği temize çekmeye çalışıyor Lütfü Türkkan. Atatürkçülerin, “Arkanda Nutuk varsa şehit yakınına küfretmeye devam edebilirsin” diyebileceklerini varsayarak yapıyor bunu. Hiçbir Atatürkçünün bunu yemeyeceğini düşünmüyor. Atatürkçülerin ahlaki yaklaşımlarını küçümsüyor yani. 

TAŞINMAZ YÜK

İYİ Parti açısından taşınmaz bir yük olmuştur Lütfü Türkkan... İYİ Parti gibi bir partinin, şehit kardeşine ağza alınmayacak küfürler eden birine mutlaka bir ceza kesmesi mukadder. Önemli olan şu: Ceza ağır mı olacak hafif mi? 

VE HAFİF CEZA GELDİ

Dün saat 20.00 civarında Lütfü Türkkan’a cezayı kesti Akşener. Verilebilecek en küçük cezayı verdi: Grup başkanvekilliği görevinden aldı. Partiden atılması, hatta disipline sevk edilmesi bile söz konusu değil. Akşener, en baştan beri kendisine yol arkadaşlığı yapan Türkkan’ı feda edemedi yani.

SİSİN YOL AÇTIĞI ÇOK TUHAF HİSLER

-  Görüş mesafesinin muazzam kısalmasından kaynaklanan kapana sıkışmışlık duygusu.

*

- “Galiba hiçliğin ortasındayım” dedirten acayip bir boş vermişlik ve nihilizm duygusu.

*

- Stephen King senaryosundan çekilen bir korku filminin ortasında kalmışlara özgü bir ürperme duygusu.

İMAMOĞLU VE YAVAŞ’A KAPILAR SIMSIKI KAPALI MI?

Kemal Kılıçdaroğlu, yaptığı son açıklamada tam olarak şöyle demiş:

*

“Belediye başkanlarımızın göreve devam etmesini istiyorum. Belediye meclislerinde çoğunluğumuz yok. Diğer türlü biz belediye başkanlıklarını başka bir partiye teslim etmiş olacağız. Bu anlamda kafamda soru işaretleri var.”

*

Bu açıklamanın açıklamasını şöyle yapıyorum:

*

Yavaş ve İmamoğlu’nun aday olmalarını istemiyor Kılıçdaroğlu. Bu konuda net. Ama yine de kapıyı sımsıkı kapatmıyor. “Kafamda soru işaretleri var” diyerek çok zorlanırsa kapının açılabileceğini de ihtimal dahilinde tutuyor. Ama düşük bir ihtimal tabii.

KÜÇÜK MUTLULUKLARA YOL AÇAN İKİLİLER

- Battaniye ve iki dev oyuncunun başrolde olduğu “Sahtekâr” filmi.

*

- Keşif duygusu ve Galataport gezisi.

*

- 90’lara aşırı özlem ve Flash TV.

*

- Nusret ve dünyayı kazıklaması.

*

- Taksi ve bulmak.

*

- Korona ve kayıtsızlık.

*

- Kâğıt toplayıcıları ve empati.

SİYASET BİLMEZLİK...
İKİ ÖRNEK OLAY

- ÖRNEK OLAY BİR: Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye’de görev yapan büyükelçilere mektup yazıp Kanal İstanbul’u şikâyet etmiş. “Büyükelçilere posta kondu ve geri adım attırıldı” algısının yerleştirildiği bir ortamda, tamamen bir iç sorunumuz olan Kanal İstanbul meselesine büyükelçileri dahil etmeye çalışmak... Okullarda ders olarak okutulacak türden bir siyaset bilmezliktir bu.

*

- ÖRNEK OLAY İKİ: İstanbul seçimi olmuş bitmiş. AK Parti, bu seçimi kaybetmiş. Yani AK Parti’nin bu seçimle ilgili söyleyecek sözü kalmamış. Ama bir bakıyoruz AK Parti’ye... Bir yetkili isim çıkıp seçim sonuçlarının kendisini ne kadar üzdüğünü söylüyor. Başka bir yetkili isim ise hâlâ “Bir şey oldu ama ne oldu, bilmiyorum” açıklamasını izah etmeye çalışıyor. İşte bunlar hep siyaset acemiliği.

ÇOK GÜLDÜRDÜN BENİ SELAHATTİN DEMİRTAŞ

BİR Alman haber ajansına mülakat vermiş Selahattin Demirtaş.

*

Mülakatta yer alan bir cümlesi, aynen şöyle:

*

“Ne benim ne de partimizin PKK ile doğrudan ya da dolaylı bir bağlantısı veya ilişkisi var.”

*

Güldüm. Çok güldüm. İstemsizce güldüm.