Başkanlık sistemi, Erdoğan’a yaramaz

Demokratik ülkelerde “Başkanlık Sistemi” denilen sistemde şunlar olmazsa olmaz:
-Seçim “dar bölge” usulüyle yapılır.
-Baraj falan olmaz.
-Milletvekilleri başkanın değil, milletin vekili olur.
-Yargı, başkanı denetler. Hem de çatır çatır.
-Yasaları başkan hazırlayıp Meclis’e postalamaz, Meclis hazırlar.
-Bütçeyi başkan değil, Meclis yapar.
-Meclis isterse... Başkan’ın elini kolunu bağlar.
-Merkez Bankası hakiki anlamda bağımsız olur.

*

Eğer Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın istediği böyle bir sistemse...
İddia ediyorum:
Bu sistemde, bugünkü rahatlığının binde birini bile bulamaz. Böyle bir sisteme bir gün bile tahammül edemez.

*

İddia ediyorum:
ABD’deki sistem, Türkiye’de aynen yürürlüğe girsin...
Tayyip Erdoğan kırk gün içinde...
“Yandım Allah” der ve “N’olur beni yeniden parlamenter sisteme döndürün” konulu mitinglere başlar.

Benim roman kahramanlarım

NOTOS, dünya ve Türk edebiyatının en önemli 40 roman kahramanını seçmiş.
Ben de ilk beşimi sıralıyorum:

*

-RASKOLNİKOV: Pek severim kendisini. Herkes gibi ben de hayatımın bir döneminde kendimi onunla özdeşleştirmişimdir.

*

-ZEBERCET: Adamım... Otel kâtiplerinin en yalnızı... Anlayışlı ve bilgiç şefkatimin muhatabı... Kasabalı tutunamayan.

*

-GREGOR SAMSA: Mukallitlik genimizde var ya... Bu herifi tanıdıktan hemen sonra biz de bir sabah kendimizi dev bir böceğe dönüşmüş olarak bulmuştuk. Hey gidi hey!

*

-SELİM IŞIK: Bununla ahbap olunur... Adam, “Nasıl ezberlenir Allah’ım, Arapça dua eden insanın Latince kemikleri?” diyen, diyebilen bir insandır... Daha ne olsun!

*

-ANNA KARENİNA: İmkânsız aşkların ablası... Mutsuzluğun kendine özgü olduğunu bize duyumsatan hüzünlü leydi... En ağır hafif kadın... Hadi Başbakanımızın söyleyişi gibi söyleyelim: Selam olsun kendisine.

Muhalefet var ya... Gerçekten pek çapsız

MUHALEFET partileri, “Getirin kardeşim ABD’de uygulanan başkanlık sisteminin aynısını... Destek vermezsek namerdiz” deseler...
Oyun bozulacak.
İstenenin demokratik ülkelerde uygulanan “Başkanlık Sistemi” olmadığı kabak gibi ortaya çıkacak.

*

Ama muhalefet...
Risk almaktan, ezber bozucu tavır koymaktan, zekice bir köşeye sıkıştırma oyunu oynamaktan bile öyle aciz ki...

*

Tayyip Erdoğan bulmuş boş kaleyi...
Golleri atıp duruyor.

İktidara karşıtsın diye yoldaş mı olduk?

-İKTİDARA karşı ama adam sonuna kadar faşist... Asla yoldaşım olamaz.

*

-İktidara karşı ama iktidarın olumlu her türlü icraatına da gözü kapalı karşı... Hiç işim olmaz kendisiyle.

*

-İktidara karşı ama inanç özgürlüğüne de karşı... Yoldaşlık mı? Aman Allah muhafaza!

*

-İktidara karşı ama ağzından küfür ve hakaretten başka bir şey çıkmıyor... Bırak yoldaşlığı, yolda bile karşılaşmak istemem.

*

-İktidara karşı ama kafayı Davutoğlu’nun takkesine takmış... Yoldaşım diyemem kendisine.

*

-İktidara karşı ama iktidara gelse bugünkü iktidardan daha fazla zorba olacak... Yoldaşım değil ancak hasmım olabilir.

Ey AK Partili kardeşlerim

ÖYLE anlaşılıyor ki...
Tayyip Erdoğan’ın istediği türden bir sisteme tam destek veriyorsunuz.

*

-“Tek adam olacak ama nasıl olsa bizden olacak” diyerek...
-“Bütün ipleri bir kişi elinde tutacak ama o kişi bizim reis olacak” diyerek...
-“Başkan nasıl olsa bizden... Yargı denetlemese de olur” diyerek...
Veriyorsunuz desteği.

*

Ama unutmayın ki...
Erdoğan da siz de ben de geçiciyiz.
Kalıcı olan sistem...

*

Sadece iki dakika düşünün:
Ya destek verdiğiniz bu yeni sistem, bir süre sonra muarızlarınızdan birinin eline geçerse ne olacak?
Feryadınıza kulak verecek tek bir Allah kulu bile bulabilecek misiniz acaba?

Ege Denizi hakkında sağcı ne der, solcu ne der

SAĞCI der ki:
“Ege bir Yunan gölü değildir. Ege bir Türk gölü de değildir. Binaenaleyh Ege bir göl değildir.” (Süleyman Demirel’in ünlü vecizesi)

*

Solcu der ki:
“Ege Denizi sadece balıklarındır.” (Yunan Başbakanı Çipras’ın söylediği iddia edilen söz.)

Prof. Burhan Kuzu Çarşamba Sohbetleri’nde

AK Partili Burhan Kuzu...
“Başkanlık Sistemi”nin özelliklerini ve “güzelliklerini” anlatıyor.
Yarın Hürriyet’te... Kaçmasın.