Paylaş
BÜTÜN bakanları, milletvekili adayı yaptı Erdoğan. İlk duyduğumda çok yadırgamıştım bu riskli kararı.
*
Ne yapılmak istendiğini tam olarak anlayamamıştım. Bu yaklaşımın arkasındaki siyasi taktiği çözememiştim. “Ne yani? Seçim kazanılırsa bu bakanlara ihtiyaç duyulmayacak mı?” demiştim. “Erdoğan ne yapmak istiyor?” diye merak etmiştim.
*
Ve bugün şunu görüyorum ki:
Erdoğan’ın bu kararı, partisinin seçime güçlü girmesi açısından doğru bir taktik. Erdoğan, seçim kampanyasına güç kazandırmak için almış bu kararı.
*
Mesela Murat Kurum’a bakıyorum:
Sahada eli yüzü düzgün, temiz icraatın temsil gücünü yüklenmiş, İstanbul’da tam olarak dikkat merkezi durumunda.
Murat Kurum
*
Mesela Hulusi Akar’a bakıyorum:
Toplumsal barış adına CHP’yi, İYİ Parti’yi ziyaret etme cesaretini sergiliyor, sıradan bir AK Parti adayının atamayacağı adımları atıyor.
Hulusi Akar
*
Gelelim kabinenin en dikkat çeken ismi olan Süleyman Soylu’ya...
Ona ayrı bir parantez açmak gerekir:
Süleyman Soylu
*
Deprem bölgesinin en faal bakanlarından biriydi. Bu yüzden bel rahatsızlığı yaşadı. Bunun üzerine hakkında söylentiler çıkarıldı. “Bel rahatsızlığı bahane, Erdoğan’la sorun yaşıyor” dendi. “Süreçte çok yoruldu, aday yapılmaz” dendi. Aday yapılması, “tenzili rütbe” olarak yorumlandı.
Kısacası hakkında çok tevatür uyduruldu. Ama o, bütün bu tevatürleri boşa çıkardı.
Şimdi İstanbul ikinci bölgede var gücüyle çalışıyor.
*
Süleyman Soylu olayına “kabinede yer alan bakanların aday yapılması” perspektifinden baktığımızda ise şunu görüyoruz:
*
AK Parti saflarında siyaset üretecek, siyasi mesajlar verecek isimler sorunu vardı. Soylu’nun aday olması, işte bu boşluğu dolduruyor. Dikkat çeken siyasi mesajları, Soylu veriyor. Seçim meydanlarında siyaset üretiyor, seçim meydanlarında partisine siyasi söylem kazandırıyor.
*
Sonucun sonucu:
Eğer bakanlar, milletvekili adayı yapılmamış olsaydı sahada hatırı sayılır bir eksiklik olacaktı.
Demek ki varmış Erdoğan’ın bir bildiği.
AK PARTİ’NİN ARKA KAPAKTAKİ İLANI
HÜRRİYET’te CHP’nin ilanı yayınlandı geçen gün. O ilanla ilgili düşüncelerimi yazdım. Dünkü Hürriyet’te de AK Parti ilanı yayınlandı. Şimdi de o ilanla ilgili düşüncelerimi yazıyorum. Konunun uzmanı değilim. Tamamen bir vatandaş gözüyle yazıyorum bunları:
*
Tasarım olarak beğendim ilanı. Güzel görünüyor. Şık bir ilan. Gayet anlaşılır.
Fakat bir sorunu var ilanın: İçeriği muğlak.
*
İlan neyi amaçlıyor? Şunu: AK Parti’nin “Aile Koruma Kalkanı” adı verilen bir programının başlatılacağını halka duyurmayı. Bunun için ilana yazılan cümle sadece şu: “Aile Koruma Kalkanı Programı Başlatılacak.”
*
İyi, güzel de nedir bu “Aile Koruma Kalkanı”? Benim aileme ne fayda sağlayacak? Bu kalkan hayata geçerse ne olacak? Bütün bunlar ilanda, iki cümleyle ve herkesin anlayacağı bir şekilde vurgulansa çok daha iyi olmaz mıydı?
*
Dediğim gibi ben bu işin uzmanı değilim. İlanın böyle düzenlenmesinin belki de bir hikmeti vardır. Bilmiyorum. Benimki sade vatandaş görüşü. Ama unutmayalım ki seçimde son sözü uzmanlar değil, sade vatandaş söyler.
ÇİRKİNLEŞEREK SEÇİM KAZANILIR MI?
FETÖ’cülerin en sevdiği eylemdir bel altına inmek. Bayılırlar bel altına inmeyi. Bunun için sağa sola kamera yerleştirirler. Kaset biriktirirler. Kayıt alırlar. Buradan yürürler. Seçimin bununla kazanılacağına inanırlar. Adamların tıyneti bu.
*
Kaç defa denedikleri ve her defasında sonuç alamadıkları bu yöntemi, bu seçimde de devreye sokmuş durumdalar. Üstelik bu sefer kasetsiz falan yapıyorlar bu işi. Şirretçe dedikodu çıkararak.
*
FETÖ’cülere özgü bu kalleş, şirret ve kahpe eylem, hiçbir seçimde işe yaramadı, yaramıyor.
*
Bu tür şeylerden varsa sonuç bekleyenler, onlara sesleniyorum:
FETÖ’nün bu kalleş yöntemlerinin denendiği geçmiş seçimlerin sonuçlarını şöyle bir inceleyin. Sinsiliğin, bel altına çalışmanın, kalleşliğin, şirretliğin seçimde hiçbir işe yaramadığını göreceksiniz.
HASAN VE CENGİZ ABİLER
HASAN Cemal ve Cengiz Çandar, resmen küllerinden yeniden doğdu. Yüzlerine kan geldi. En az 10 yaş gençleştiler. Üzerlerindeki miskinliği attılar. Enerjikleştiler.
*
Bilhassa Hasan abi, kendisini genç gösterdiğine inandığı kırmızı süveterini yeniden tedavüle sokarak dinamizm mesajı vermeye başladı.
Cengiz Çandar
Hasan Cemal
BUGÜNLERDE BOL BOL AZİZ NESİN OKUNMALI
AZİZ Nesin, bir gülmece öykü yazarıdır. Özellikle son döneminde politik alandaki tartışmalı çıkışları, onun bu özelliğini unutturdu. Şu seçim günlerinde külliyatını yeniden okuyorum Aziz Nesin’in.
*
Seçim, demokrasi, adaylık, parti kodamanlığı, liste pazarlıkları üzerine öyle çok öykü yazmış ki Aziz Nesin. Tam da bugünlerin ortamında iştahla okunacak öyküler bunlar. Bütün öyküler, geçmişten bugüne bir devamlılığa da işaret ediyor maalesef.
*
Bir özelliği daha var Aziz Nesin’in: Tam bir halk edebiyatçısı. Sıradan vatandaşın okuyup da anlayacağı türden öyküler yazmış. Herhangi bir tuhaf olayla karşılaşan vatandaşın, “Tam ‘Aziz Nesin’lik bir olay” demesi, boşa değil yani.
*
Galiba Aziz Nesin, halkın okuduğu, merakla takip ettiği son yazardı. Ondan sonra gelenler, hep birbirlerinin yazdıklarını okudular. Halkla pek bir temasları kalmadı.
Paylaş