Bakan Hanım, Ensar Vakfı’nın bile gerisinde

ONLARCA şubesi, on binlerce gönüllüsü bulunan bir vakfın şubelerinden birinde gerçekleşen korkunç bir tecavüz ve istismar olayı karşısında...

Haberin Devamı

O vakfa bir biçimde bulaşmış, o vakfın bir şekilde kıyısından köşesinden geçmiş, tecavüz olayıyla hiçbir biçimde ilgisi ve sorumluluğu olmayan on binlerce kişinin “TECAVÜZCÜ” ilan edilmesine karşı çıktım.

 

*


Aynı yerdeyim!


Vakfın yandaş ya da karşıt olması...


Vakfın imtiyazlı olması ya da olmaması...


Vakfın dindar olması ya da olmaması...


Vakfın devlet tarafından korunması ya da korunmaması...


Beni zerre kadar ırgalamaz.


*


Böyle bir olay karşısında...


“Bunların alayı tecavüzcüdür” diyenlerin dertleri, asla tecavüz falan değildir.


“Bunların alayı tecavüzcüdür” diyenlerin dertleri, tecavüzü bahane ederek siyasi hasımlarını yerle bir etmeye çalışmaktır.


*


Demek ki neymiş?


“Bunların alayı tecavüzcüdür” denmeyecekmiş.


*

Haberin Devamı


Tamam, öyle denmeyecek ama hiçbir şey de denmeyecek mi?


Tabii ki denecek.


Mesela “Ensar Vakfı, kendisine emanet edilen çocukları koruyamadı” denilecek.


Mesela “Ensar Vakfı, gönüllü öğretmen seçiminde özensiz davrandı” denilecek.


Mesela “Ensar Vakfı, bir tecavüzcü ve çocuk istismarcısını kurumda çalıştırmanın sorumluluğunu üstlenmeli” denilecek.


Mesela “Başka vakıf ve yurtlarda benzer olayların yaşanmaması nasıl sağlanacak?” denilecek.


*


Ensar Vakfı Başkanı ile röportaj yaptım.


Ve gördüm ki...


Vakıf Başkanı, yeterli bulun ya da bulmayın, en azından bir özeleştiri gayreti içinde...


Ve bu korkunç olayın ağırlığı altında ezilmekte...


*


Ensar Vakfı’nın başındaki isim bile bu korkunç olay nedeniyle kendi sorumluluklarının altını çizerken ve özeleştiri yapmaya çalışırken...


Çocukları korumakla görevli olan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu ne yapıyor?


Şunu yapıyor:


Ensar Vakfı’nı Ensar Vakfı yetkililerinden bile daha fazla korumaya çalışıyor.


*


“Ensar Vakfı, sorumluluğunun bilincinde olmalı ve özeleştirisini vermeli” demiyor.


“Böyle dindar bir vakıfta nasıl olur da böylesi korkunç bir olay gerçekleşebilir, bunun üzerinde durmalıyız” demiyor.


“Bu adam, bu vakfa nasıl girmiş? Her isteyen bu vakıflarda görev alabiliyor mı?” demiyor.


“Bu korkunç olay, bu vakıfların çalışma düzenini tepeden tırnağa yeniden ele almamızı gerektiriyor” demiyor.

Haberin Devamı


“Bundan sonra benzer olayların yaşanmaması için bu vakıflarda denetimlerimizi arttıracağız” demiyor.


Bunların yerine...


“Ensar Vakfı sütten çıkmış ak kaşıktır” diyor, başka da bir şey demiyor.


*


Devletimizin koca Bakan’ı, bu haliyle Ensar Vakfı’nın Başkanı’nın bile fersah fersah gerisinde.
Bakan Hanım bu haliyle...


“Benim görevim tecavüze ve istismara kurban gitmiş çocukları değil, Ensar Vakfı’nı koruyup kollamaktır” demekte.


Ve hem kendisine hem de korumakla sorumlu olduğu çocuklara çok ama çok yazık etmekte.

 

 

Elin savcısından medet ummak

 

TOPLUMSAL muhalefeti temsil edebilecek güçlü bir hareketiniz olsaydı...


Alternatif oluşturabilecek bir muhalefetiniz olsaydı...

Haberin Devamı


Halkın dilinden, derdinden, talebinden anlayan bir yaklaşımınız olsaydı...


Halka cazip gelecek bir siyasal bildiriniz olsaydı...


Elin savcısından medet ummak durumunda kalmazdınız.

 

 

 

AKP’li olmak çok güzel

 

FACEBOOK’ta dolaşan anonim bir metin var...Şöyle bir şey:

 

*

 

“AKP’li olmak güzel bir duygu olmalı.Düşünsene:

 

Komutanlar hapse giriyor seviniyorsun... Aynı komutanlar beraat ediyor yine seviniyorsun.

 

Teröristlerle görüşmeler yapılıyor, halayla sınırda karşılanıyor seviniyorsun... Aynı teröristlere operasyon yapılıyor, yine seviniyorsun.

 

Esad’la aile fotoğrafları çekiliyor, sevinç içindesin... Aynı Esad, Esed oluyor, savaş açılıyor, sende yine bir sevinç.

 

Haberin Devamı

Cemaat’in olimpiyatlarında sevinçten gözyaşlarını tutamıyorsun... Aynı Cemaat’e terörist muamelesi yapılıyor, yine seviniyorsun.

 

Ne diyeyim?

 

Sen de haklısın sevgili kardeşim.

 

Bu kadar sevinç yaşatan bir partiyi sevmeyip ne yapacaksın?”

 

 

 

Bir Japon neden IŞİD’e katılır

 

IŞİD’e katılmak isteyen bir Japon, Gaziantep’te yakalanmış.

 

*

 

Benim kafada deli sorular:Gm Ezilmiş bir coğrafyanın çocuğu olmayan bu Japon’un IŞİD’le ne işi olabilir?

 

*

 

Cihat kavramını bırakın yanlış anlamayı, doğru anlamasına bile teknik olarak imkân ihtimal olmayan bu Japon, ne bulacak IŞİD’de?

 

*

 

Eğer Samuray geleneği ile kafa kesme teknikleri arasında bir özdeşlik kurmadıysa...

 

Bu Japon ne yapacak IŞİD’de?

 

 

Haberin Devamı

Ortanca hanım

 


ALİ Ağaoğlu’nun “bizim ortanca hanım” demesinden çok daha vahim bir durum var.O da...

 

Büyük, ortanca ve küçük hanımların...Derin, manidar sessizliği.

 

*

 

Kısacası...“Ortanca hanım” diyene değil de...

 

Ona “ortanca hanım” dedirtenlere...Odaklanalım.

 

 

Reza’ya Türkiye’de kimse bunları sormadı

 

OĞLUM sen bu yaşta bu kadar parayı nasıl ve nereden kazandın?


*


Bu kadar kısa sürede seksen banka soysan bu kadar parayı kazanamazsın, sen nereden buldun bunca parayı?


*


Sen ne iş yapıyorsun? Ne üretiyorsun? Mesleğin nedir?


Sen ambargo mu deliyorsun? Yaptırım mı bozuyorsun? Sen ne yapıyorsun?


*


Kara para mı aklıyorsun? Deli para mı eziyorsun? Sen ne yapıyorsun?

Yazarın Tüm Yazıları