Avrupalı bakanlar! Çavuşoğlu’na dikkat!

*

Haberin Devamı

- Aman fazla rehavete kapılmayın. Adam çok fena ters köşe yapıyor.

*

- Çifte standartlarınızı gözden geçirin. Adam ayar vermeyi çok seviyor.

Avrupalı bakanlar Çavuşoğlu’na dikkat

*

- Başöğretmen gibi konuşmayın. Adam hiç alttan almıyor.

*

- Basın önünde uyarmayın. Adam misliyle karşılık veriyor.

*

- Hizaya sokmaya çalışmayın. Adam tüm hizaları darmadağın ediyor.

*

- Ezberlediğiniz diplomasiyi unutun. Adam bildiğiniz türden biri değil.

*

- Kibar kibar laf sokarım demeyin. Adam bunu hiç yemiyor.

KENAN DOĞULU’NUN YAZDIĞI METNİN MATRAK ANALİZİ

Kenan Doğulu, eşi Beren Saat için aşırı romantik bir metin kaleme almış. Bu metni edebi açıdan değil matrak açıdan cümle cümle analiz ettim. Takdim ediyorum:

Avrupalı bakanlar Çavuşoğlu’na dikkat

*

Haberin Devamı

- KENAN’IN METNİ: “Evimin içinde ayağının sesi, kulağımın dibinde nefesin, avucumun içinde elinin teri, yanaklarımda mutluluk gözyaşın olsun.”

*

- BENİM ANALİZİM: Şair burada Beren Saat’le ömür boyu sürecek bir saadetin peşinde olduğunu söylemeye çalışıyor. Fakat “kulağımın dibi” ya da “evimin içi” gibi tanımlamalar, böylesi bir aşk metninde fazla kulak tırmalıyor. Aslında ben de kullanırım “kulağımın dibi” ifadesini. Ama genellikle olumsuzluğa işaret ederken. Mesela yanı başımda biraz fazla gürültü yapıldığında, “Kulağımın dibinde bağırıp durmayın” diye haykırırım. “Evimin içi” tanımlamasındaki soruna gelecek olursak. Burada bencillik var. Eve tek başına sahip olma çabası var. Oysa o ev, sadece Sayın Doğulu’ya ait bir ev değil. Beren Hanım’ın da o evde hakkı var. Bir de “elinin teri” meselesi var ki en tuhafı bu. Bir aşk metninde “elinin teri” gibi bir ifade, beni fazlasıyla yadırgattı. Acaba Sayın Doğulu, Beren Hanım’a “Elin çok terliyor, bir doktora mı görünsen?” mesajı mı vermeye çalışıyor?

*

- KENAN’IN METNİ: “Yarınımda adın yoldaşım, adım adının sonuna sarılsın.”

*

- BENİM ANALİZİM: Bir adın, başka bir adın sonuna sarılması... Oh my God! Çok acayip bir tahayyül dünyanız var Sayın Doğulu. Fakat şunu itiraf etmeden geçemeyeceğim: Ben, böyle bir cümleyi yazamam. Gülerim. Gülmekten yazamam yani.

*

Haberin Devamı

- KENAN’IN METNİ: “Düştüğümde kalk diyen ilkim sen, düştüğümde uzanan ilk el senin olsun, düştüğünde ellerin ilk beni bulsun. Düş düğününde kalbinin yanında benimki olsun.”

*

- BENİM ANALİZİM: “Düştüğünde... Düş düğününde...” Vav! Böyle bir kelime oyununu Orhan Veli Gencebay bile yapamazdı. Bravo Sayın Doğulu. Ben sevdiğim insanın karşısına bu tür kelime oyunlarıyla çıksam, bana söyleyeceği ilk şey şu olur: “Sen bir kabahat mı işledin?” Umarım Beren Hanım’ın Sayın Doğulu’ya ilk tepkisi bu olmaz.

KRAVAT ÇIKARARAK ENERJİ TASARRUFU YAPMAK

İSPANYA Başbakanı, kamu çalışanlarına “Kravat takmayın” çağrısında bulunmuş.

Sebep?

*

Kravat takılınca klimaya ihtiyaç duyulurmuş. Kravat takılmayınca bu ihtiyaç azalırmış. Böylece enerji tasarrufu yapmak mümkün olurmuş.

*

Kıssadan hisse:

Haberin Devamı

Putin’in Avrupa’nın başına açtığı enerji krizi, sandığımızdan da fena galiba.

ÇOK FAYDALI BİR TARTIŞMA


MERKEZ Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu ile İstanbul Sanayi Odası Başkanı Erdal Bahçıvan arasındaki tartışmayı baştan sona izledim.

Avrupalı bakanlar Çavuşoğlu’na dikkat

*

Tartışmanın konusundan bağımsız olarak söylüyorum:

*

Siz bakmayın “Çok sert tartışma”, “İSO Başkanı lafı oturttu”, “Merkez Bankası Başkanı kapak yaptı” gibi cümlelere...

Benim izlediğim tartışma...

Düzey açısından harikuladeydi. Tarafların birbirini anlama çabası açısından takdire şayandı. Argümanların savunulma kudreti açısından göz dolduruyordu. Yaklaşımların savunulma iradesi açısından fevkaladeydi. Savunulan tezler açısından zihin açıcıydı. Meselelerin anlaşılması açısından son derece faydalıydı. Üslup açısından sorunsuzdu.

PUTİN SLOGANI İÇİN ÖZÜR DİLEMEMEK


FENERBAHÇE, özür dilememe kararı almış.

*

Haberin Devamı

Yürekten destekliyorum bu kararı.

*

Tribünde bir anlık galeyan haliyle atılmış Putin sloganına, “Bu zamana kadar gelmiş geçmiş en kötü tezahürat” muamelesi çeken tüm Avrupa spor otoriteleri, ancak böyle bir yaklaşımdan anlar.

İZLEDİĞİM ŞEYLERE DAİR

- “The Gray Man” diye bir film izlemeye kalkıştım. Hay izlemez olaydım. James Bond’un yandan yemişi. O kadar para harcanmış, o kadar ülke gezilmiş... Sonuç tam bir fiyasko. Yok arkadaş, yok. Artık doğru dürüst film çekilmiyor. Bütün güzel filmler çekilmiş.

*

- “Zeytin Ağacı” diye bir diziye denk geldim. Tuba Büyüküstün’ün oynadığı, daha doğrusu oynamaya çalıştığı... Donuk gözlerle etrafa bakmak, ruhsuz biçimde sahnelerde belirmek, rol kesmeye bile üşenmek... Tuba Büyüküstün oyunculuğu kısaca böyle bir şey.

*

Haberin Devamı

- “Godfather” filminin hastasıyım. Bütün oyuncularını incelerim, çekim öykülerini nerede bulsam okurum. Filmin çekim öyküsünü anlatan bir diziyle karşılaşmayayım mı? Hemen oturdum başına. “The Offer” adlı diziyi izledikten sonra bir kez daha “Godfather 1”i izlemek için can attım.

*

- 1980’li yıllarda Almanya’da bir rehin alma olayı yaşanmış. Bu olayı anlatan bir belgesel geçti elime. Ben hayatımda böyle komik bir rehin alma olayı görmedim. Tamamen gerçek görüntülere dayanan “Gladbeck: Rehine Krizi” adlı belgesele denk gelirseniz mutlaka izleyin. Sonu trajik bitse de çok eğleneceksiniz.

Yazarın Tüm Yazıları