Paylaş
BİR: AK PARTİ/MHP İHTİMALİ
ARTILARI
İki partinin tabanlarının önemli bir bölümü bu modeli istiyor.
Aynı kültürel havzadan beslenmelerinden kaynaklanan bir uyum söz konusu olabilir.
Dini konularda iki parti ortak bir tutum içine girebilir ve aralarında anlaşmazlık çıkmaz.
Suriye’de PYD karşıtlığı üzerinde anlaşmaları kolay olur ve ortak bir politika geliştirebilirler.
EKSİLERİ
Her ikisi de birbirinin tabanına oynuyor, bu durum aralarında güvensizlik yaratabilir.
Çözüm Süreci diye bir şey kalmaz. AK Parti’deki son Kürt de partiden kaçar.
25 Aralık dosyasının raftan indirilmesi kaçınılmaz olur ve bu da krize yol açar.
“Milliyetçi Cephe” ve “Savaş hükümeti” türü nitelendirmelere neden olabilir.
*
İKİ: AK PARTİ/ CHP İHTİMALİ
ARTILARI
Toplumsal kutuplaşmayı sona erdirir.
Çözüm Süreci’nin devam etmesine imkân tanır.
Başta Suriye politikası olmak üzere dış politikada bir restorasyon sürecinin başlatılmasına yol açabilir.
Yeniden AB perspektifine dönüşü sağlayabilir, dışarıdan yatırımı çekebilir.
EKSİLERİ
Nesiller boyu süren büyük bir ihtilafın iki tarafı olmaları nedeniyle anlaşmaları çok zor.
CHP içinde bu koalisyona “hayır” diyecek çok isim var ve Kılıçdaroğlu partisine tam hâkim görünmüyor.
Her iki partinin tabanları da böyle bir koalisyona hazır değil ve hazır olmaları çok zor.
Koalisyonun her aşamasında her konuda derin krizler çıkabilir.
Pardon çok pardon
BİLİYORUM, “havuz medyası” denilen gayya çukuruna siz girmiyorsunuz, dolayısıyla orada ne olup bittiğinden pek haberiniz yok.
Bu açıdan acayip şanslısınız.
Ama biz, işimiz gereği her gün o çukura dalıyoruz ve oradaki her şeye fazlasıyla maruz kalıyoruz.
*
O maruz kalmanın fena halde bozucu bir etkisi oluyor.
“Beyefendi şöyle bir fikir beyan etmiş, bu çok yanlış bir yaklaşım” falan demek yerine doğrudan “gerzek” diyerek dalıveriyoruz olaya.
Sonuçta o kahredici “havuz dili ve edebiyatı”, bize de bir parça sirayet etmiş oluyor.
*
“Sana yakışmadı” diyen tüm okurlarıma söz veriyorum:
İşin kolayına kaçmayacağım, “gerzek” demeden “gerzek” demenin yollarını bulacağım.
İnşallah.
Özür dileyin blokçu kafalar
Seçimden önce...
“HDP ile MHP aynı safta” diye iftira attınız.
“Alayı AK Parti’ye karşı birleşti” diye haykırdınız.
“Haçlı ittifakı” dediniz.
“Paralel, MHP, CHP, HDP... Hepsi bir oldu” diye iddia ettiniz.
Yani “Yüzde 60’lık blok” fikrine resmen yardım ve yataklık yaptınız.
*
Ne oldu?
“Haçlı ittifakı kurdular” dediğiniz partiler, bırakın koalisyon kurmayı, bir araya gelip kendi içlerinden birini Meclis başkanı bile seçemediler.
*
Neymiş?
Demek ki Haçlı ya da Haçsız bir ittifak yokmuş.
Demek ki hepsi bir olup size karşı birleşmemiş.
Demek ki MHP ile HDP aynı safta değilmiş.
*
Yalanınız, sallamalarınız, propaganda maksatlı çarpıtmalarınız iyot gibi açığa çıktı.
*
Özür dileyin.
Nedamet getirin.
“HDP ile MHP aynı safta dedik, müfteri olduk” diye manşet atın.
*
Bu arada Cumhurbaşkanımız da...
Bir iftar konuşmasında, “Yav ben bu MHP ile HDP’nin aynı safta olduğunu sanmıştım. Demek ki değillermiş. Yanıldım yav” desin.
Çünkü o da seçimden önce bu iddiayı epey havalandırmıştı.
Huduti Paşa (2)
SURİYE sınırına gidip sınırdaki birlikleri denetleyen İkinci Ordu Komutanı Orgeneral Adem Huduti’nin,
yaptığı işle münasip soyadına dikkat
çekmiş, “Huduti
Paşa, hududumuzda incelemeler yaptı” cümlesindeki uyumdan söz etmiştim.
*
Şöyle bir araştırdım.
Huduti Paşa ile ilgili bir bilgiye daha ulaştım.
Kendisi 1952 yılında Kosova’da dünyaya gelmiş.
*
Böylece söz konusu o uyumlu cümle, çok daha ilginç bir hal aldı.
Şöyle ki:
Hudutlarımızın dışında dünyaya gelen Huduti Paşa, Suriye hududumuzda incelemelerde bulundu.
Tuttum bunları
Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın kapılarının birinde “Bu kurum sokak hayvanları dostudur” yazısının bulunması...
*
Tuğçe Kazaz’ın kitabının satmaması ve kimsenin “Dinler Tarihi” konusunu Tuğçe Kazaz’dan öğrenmek istememesi.
*
Abdurrahman Dilipak’ın “biseksüel hale getiriliyoruz” diye yazması ve bu konuda ortaya çıkabilecek mavraları göze alabilmesi...
*
Hiçbir anne-babanın özenip çocuğuna “Turabi” diye bir isim koymaya yeltenmemesi...
*
Roman milletvekili Özcan Purçu’nun, “Keşan’da Roman Mahallesi’ne yapılan polis baskınını” eleştirerek işe başlaması ve Romanların sesi olması.
Paylaş