Paylaş
“Hürriyet Dünyası”nın İzmir’den sonraki durağı Antalya...
Antalya’da “büyük Hürriyet buluşması”nı gerçekleştiriyoruz.
*
Antalya’da genel durum aşağı yukarı şöyle:
- Hava günlük güneşlik... Uzak ve soğuk diyarlardan gelen turistler denize girmeye başlamış, Akdenizliler ise her şeyin biraz daha ısınmasını bekliyorlar.
- Her şey dahil otellerinde her şey gıcır... Sezon hazırlıkları tamamlanmış... Gözler Rusya taraflarına doğru çevrilmiş durumda.
- Antalya siyasetinde tek konu var: CHP burayı AK Parti’ye kaptıracak mı? AK Parti burayı CHP’den alacak mı? Herkesin teorisi farklı...
- Antalya’nın “Yedi Mehmet” adlı lokantası hâlâ geçilebilmiş değil... Buraya uğramadan Antalya’ya gelinmiş sayılmıyor.
*
Antalya’da durum şimdilik böyle...
Ayrıntıları daha sonra yazacağım.
En kalbi duygularımla selamlar.
Çekilme manifestosu
ÇEKİLİYORLAR.
Bunun anlamı şu: Çatışmasızlık pekişecek, barışa koca bir adım atılmış olacak, provokasyon zemini ortadan kalkacak, süreç ilerleyecek, önemli bir aşama daha geçilmiş olacak, kandan biraz daha uzaklaşılacak, ölümler biraz daha geride kalacak...
*
Hal böyle olunca...
“Çekiliyorlar” diye...
- Öfkelenilmez, sevinilir.
- Laf sokulmaz, bayram edilir.
- Moraller bozulmaz, moral bulunur.
- Sıkıntıya girilmez, huzura erilir.
- “Ama yine gelecekler” denmez, “Gelmezler inşallah” denir.
- Çekilmeyle bir şey olmaz denmez, çekilmeyle çok şey olur denir.
- Asker tahrik edilmez, yatıştırıcı olunur.
- Kara kâbuslar görülmez, tatlı hayaller kurulur.
- Nefesler sıklaşmaz, rahat nefes alınır.
- Yumruklar sıkılmaz, yumruklar gevşetilir.
- Karalar bağlanmaz, beyazlar giyilir.
- Ağıtlar yakılmaz, türküler söylenir.
- Karamsarlık aşılanmaz, umut verilir.
Alkışa toplum hazır değilmiş
NE zaman demokrasi istesek...
Hemen cevap gelirdi:
Toplum hazır değil.
*
Ne zaman barış istesek...
Hemen cevap gelirdi:
Toplum hazır değil.
*
Şimdi “rakibe alkış” istiyoruz.
Diyorlar ki:
Toplum hazır değil.
*
Ey emmioğlular!
Toplum hazırdır da belki siz hazır değilsinizdir.
Olamaz mı?
Emek Sineması anıları
ÜNLÜ tiyatro sanatçısı Ulvi Alacakaptan anlattı:
- “Batı Yakasının Hikâyesi” adlı muhteşem film İstanbul’da ilk kez Emek Sineması’nda gösterilmiş.
- Sene 1960’lar... Genç Ulvi Alacakaptan Emek Sineması’nda bu filmi izlemiş.
- Bu film için sinema salonunun ses sistemi yenilenmiş, bazı teknik düzenlemeler yapılmış.
- “Batı Yakasının Hikâyesi” filmi, tam 29 hafta vizyonda kalmış...
- Haftalar ilerledikçe afişlere “zafer haftası” notu düşülmüş.
*
(NOT: Lütfen Emek Sineması anılarınızı yazıp “ahmethakan@hurriyet.com.tr” adresine gönderir misiniz?)
‘GİRESUN GÜNLERİ’ İZLENİMLERİ
FESHANE’de bir gün
- İstanbul’da Sivaslı ağırlığı olduğunu biliyordum ama Giresun ağırlığından haberim yoktu. Meğer İstanbul’da Sivaslıdan sonra en çok Giresunlu varmış.
- 4 yüze yakın Giresun derneği varmış İstanbul’da... Hepsi birleşip “Giresun Federasyonu”nu oluşturmuş.
- Federasyon Başkanı Hasan Turan, “Taksim Meydanı’nda miting yapsak çukura düşme olur, o derece kalabalığız yani” diyor.
- Feshane’de “Giresun Günleri” nedeniyle büyük bir kalabalık var: Bir salonda Giresun Valisi, kent için yaptığı çalışmaları anlatıyor... Bir başka salonda horon tepiliyor... Pavyonlar bölgesinde ise yerli malı haftası gibi bir durum var... Envai çeşit yerel tat ikram ediliyor gelene geçene.
- İtiraf ediyorum: Hiç gitmedim Giresun’a... Ama Feshane’de geçirdiğim üç saat içinde Giresun olayını az çok kavradım... “Giresun Günleri” o derece öğreticiydi yani...
- Jandarma Genel Komutanı Org. Bekir Kalyoncu da Giresunlu imiş... Feshane’de karşılaştık kendisiyle... Mütevazı ve sempatik biri... Üstelik tam bir Giresun sevdalısı...
- Giresun’un bilinen simalarından eski politikacı Rasim Zaimoğlu ile gezdik Feshane’yi... “Bir gün hakiki Giresun’da buluşmak üzere” diye sözleşmeyi ihmal etmeden.
- “Giresun Günleri”nde gezdiğimi sanal âlemde duyurduktan hemen sonra “Samsun Günleri” için bir davet aldım... Kendimi Yavuz Donat’ın sabiti gibi hissetmek için Samsun için de gideceğim Feshane’ye...
Üçünü de sevdim
BİR- Hayrünnisa Gül’ün, eşinin fena halde sinir olmasına karşın yüksek ökçe tutkusundan asla vazgeçmemesini...
İKİ- Yeni Şafak gazetesinin Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç hakkında “hakaretçi bakan, arıza bakan” başlıklarıyla yaptığı manşet haberini...
ÜÇ- Meclis Başkanı Cemil Çiçek’in Meclis’teki küfürleri derleyip liderlere göndermesini ve “Böyle bir mektubu yazdığım için utandım” demesini...
Unutmayalım unutturmayalım
-DENİZ’leri de unutmayalım Menderes’leri de...
- 1 Mayıs 77 Taksim’ini de unutmayalım Maraş’ı da...
- Sivas yangınını da unutmayalım Başbağlar katliamını da...
-Bedrettin Cömert’i de unutmayalım Gün Sazak’ı da...
- 28 Şubat’ı da unutmayalım bugünleri de...
*
Unutmayalım, unutturmayalım.
Kin tutmak için değil, intikam almak için değil, düşmanlığı beslemek için değil, öfkeyi azaltmamak için değil...
Yarınlar için, yarınlarda da aynısı olmasın diye... Halının altına süpürmemek için, ders alınsın diye...
Paylaş