Antalya karikatür kampından notlar

ÜÇ gündür Antalya’da IC Gren Palace Otel’deyim...

Görevim şu:

‘22. Aydın Doğan Uluslararası Karikatür Yarışması’nın jüri üyelerinin yaptıkları çalışmayı yakından izlemek ve çıkardığım sonuçları sizlerle paylaşmak.

Yani bir tür ‘tokmak vurucunun hık deyiciliği’ görevi...

Bir ‘araştırmacı yazar’ asla ‘Ben ne anlarım karikatürden? Benim burada ne işim var?’ diyerek ‘hık’ demeyi küçümsemez ve arıza filan çıkarmaz...

Ben de öyle yaptım...

İşte biriktirdiğim notlar...

***

‘Yazısız karikatür evrenseldir’ sözünün ne denli doğru olduğunu anlamış bulunmaktayım. Çünkü ‘Dilleri var bizim dile benzemez’ 90 ülkeden tam 1199 sanatçının aynı yarışmada yarışabilmesini başka türlü açıklamak zor görünüyor...

Karikatür dünyasına vakıf olanlar jüridekileri bana tanıtırken ‘Şu karşında gördüğün bıyıklı adam, Almanya’nın en ünlü ve en iyi çizeridir’ ya da ‘Yan tarafımızda oturan yaşlı adam Fransa’da bir numaradır’ gibi bilgiler verdiler. Jürinin Türk üyelerini de göz önünde bulundurarak şunu söyleyebilirim: Bu yarışmada tarafgirlik olmaz.

Jüri üyelerini gördükten sonra şuna karar verdim: Karikatür dünyasına yakın olan kişiler, yemek yerken, çay kahve içerken, güneşlenirken ya da denize girerken yani özel hayatlarında hiç de matrak değiller. Hani ünlü karikatüristimiz Cemal Nadir Güler’e ‘Üstat, hem karikatür çiziyorsunuz, hem de ‘Güler’ soyadına sahipsiniz. Soyadınız yaptığınız işle ne kadar da uyumlu’ dediklerinde Üstat’ın yanıtı ‘Hayır, hayır... Yanılıyorsunuz... Unutmayın, ‘Güler’in başında ‘Nadir’ var’ demiş ya... İşte öyle bir şey...

Antalya’da yaptığım gözlemden yola çıkarak ortaya attığım ‘Karikatürcüler özel hayatlarında pek de matrak adamlar değillerdir’ tezinin dengesini bozan tek isim Latif Demirci oldu. Ama istisnalar kaideyi bozmaz değil mi?

Söz Latif Demirci’den açılmışken hemen belirtelim: Press Bey ailesine iki haftadır, ‘eşarplı’ değil düpedüz ‘türbanlı’ genç bir kız katıldı. Adı Hafize... Hafize’nin olaya dahil olmasıyla birlikte Press Bey’in dünyasına da ‘kamusal alan’dan ‘kaçak Kuran kursu’na birçok güncel tartışma konusu girmiş oldu. Latif Demirci’ye ‘Hafize kalıcı mı?’ diye sordum. Yanıtı kısa oldu: ‘Evet, kalıcı...’

Yeniden yarışmaya dönelim ve bir çıkıntılık yapalım: Ben en çok ‘üçüncülük’ ödülünü alan karikatürü sevdim. Mansiyon alan iki İranlı sanatçının eserlerini de gözüm tuttu. Belki eski ideolojik günlerin etkisiyledir, inanın bilmiyorum.

Yazarınız artık çizgi, desen ve karikatür dünyasına kendisini yakın hissetmektedir: Dünyaca ünlü desen sanatçısı Selçuk Demirel, iki yıl önce anılarını okuduğum ünlü karikatüristimiz Semih Balcıoğlu, sanatçı Gürbüz Doğan Ekşioğlu ve tabii ille de Latif Demirci, uzaktan ‘kapalı’ gibi görünen dünyalarını ‘araştırmacı-yazar’ınıza açmış bulunmaktadırlar. Antalya’ya gitmeden önce ‘Bu üç gün nasıl geçecek?’ diyen yazarınız, daha şimdiden seneye yapılacak olan ‘23. Aydın Doğan Uluslararası Karikatür Yarışması’ ile ilgili planlar yapmaya başlamıştır.

Kültür dünyamızın tartışmasız cumhurbaşkanı Doğan Hızlan Bey de, o tatlı müşkülpesentliğiyle ‘karikatür kampı’nı teşrif ettiler. Organizasyon o kadar mükemmeldi ki Doğan Bey gelmeden ‘kuki’ olayı çözümlenmişti...

Antalya Belediye Başkanı Menderes Türel’in karikatür yarışması onuruna verdiği davette hemen herkes ‘Bu başkan güven artırıcı önlemler paketi’ gibi yorumunu yaptı.

Son söz şudur: Aydın Doğan Vakfı’nı uluslararası alanda çok saygın bir yarışmayı düzenli olarak sürdürdükleri için kutlamak boynumuzun borcudur. Tabii bu yıl yarışmaya katılan karikatürlerden oluşan bir albümü merakla beklediğimizi belirterek...
Yazarın Tüm Yazıları