Al sana İsrail karşıtı yazı

Tuhaf bir iddia dalgalandırılıyor yurdumun internet sitelerinde...

Haberin Devamı

Deniliyor ki:


“Axel Springer, İsrail destekçisi uluslar arası bir şirkettir... Doğan Grubu da bu şirketin ortağıdır... Bu yüzden Doğan Grubu gazetelerinde Türkiye-İsrail geriliminde İsrail’den yana tutum alınmaktadır... Tersini yapmaları bu yüzden mümkün değildir...”

 

* * *


Benim bir deneyimim var:


Eğer bir “iddia”nın içinde...


“İsrail”, “Yahudi”
gibi sözcükler geçiyor ise...


O “iddia”, bizim memleketimizde maalesef anında bir büyük “şehir efsanesi”ne dönüşüverir...


Bir de bakmışsınız...


50 yıl sonra bile hâlâ aynı terane dillerdedir...


Madem öyle...


Ben tarihe bir not düşeyim de...


Bu iddianın bir şehir efsanesine dönüşmesi sürecine karınca kararınca da olsa bir fiske vurmuş olayım...

 

* * * 

Ey tarih baba!


Ben Ahmet Hakan...


Aşağıdaki satırları, Axel Springer’in ortağı olan Doğan Grubu’nun Hürriyet adlı gazetesinde yazıyorum...


Lütfen kayıtlara geç:


“İsrail denilen ülke, Gazze’de sivil katliamı yapmıştır. Masum sivilleri katletmiştir...


İsrail, savunmasız insanlar üzerindeki saldırgan ve yayılmacı politikasını sürdürmekte ve dünyaya meydan okumaktadır.

Haberin Devamı


Gazze’de 7 aydır bir insanlık dramı yaşanmaktadır.


Yakılıp yıkılan Gazze, aylardır ilaçsız ve gıdasız kalmıştır...


İsrail, Gazze’ye ilaç ve gıda gibi en temel insani yardımlara dahi izin vermemektedir...


Üstelik 7 aydır Gazze’den İsrail’e bir tek bomba gönderilmediği halde...


Bütün bunlar yetmezmiş gibi...


Yine aynı İsrail, Türkiye Başbakanı’nı diplomatik nezaket sınırlarını da aşarak Gazze’ye sokmamıştır”.

 

* * *


Tamam mı? Oldu mu?


Tamam değilse... Olmadı ise... Kesmedi ise...


Lütfen haber verin...


Söz, “Kahrolsun İsrail” diye gırtlağımı patlatırcasına slogan atacağım...

Düşmanımın başına gelmesin dediğim 7 şey

BİR:
Hakkı Devrim’den televizyon stüdyosunda ayar yemek...


İKİ:
Asmalımescit’te Bedri Baykam’la yemek yerken paparazzilere yakalanmak...


ÜÇ:
Antalya’da tıknefes ilerleyen Altın Portakal Ödül Töreni’nde hiç kıpırdamadan oturmak zorunda kalmak...


DÖRT:
İnsanın kendisini Beşiktaş’ın geleceği için “Hikmet Abi”ye yalvarırken bulmak...


BEŞ:
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a sigara içerken yakalanmak...


ALTI:
Çorapsız televizyona çıkmak...


YEDİ: Rüyada Fatih Terim’e “Gitme hocam... Bizi bırakma...” diye yalvarmak...

Olmadı Serdar Akar


Sen ki Türk Sineması’nın kimseyi takmaz, burnundan kıl aldırmaz usta bir yönetmenisin...

Haberin Devamı

“Gemide” diye damardan bir film yapmışsın... “Laleli’de Bir Azize” ile helal olsun dedirtmişsin... “Dar alanda Kısa Paslaşmalar” diye eli yüzü düzgün bir sinema örneği koymuşsun ortaya...


Ve şimdi de...


“Gecenin Kanatları”
adlı yine iddialı bir filmle çıkmaya hazırlanıyorsun karşımıza...


Ama o da ne?


Filminin konusundan, içeriğinden, gücünden, iddiasından yararlanmak yerine...


Sevişme sahnelerinden yararlanmaya kalkıyorsun...


“Gemide”
nin değil de “Plajda”nın yönetmeni gibi davranıyorsun...


Senin gibi bir yönetmene yakışır mı böyle davranmak?


Beren Saat
’in sevişme sahnelerinde göğüslerini neyle kapattığının fotoğraflarını gazetelere servis ederek mi filmine dikkat çekeceksin?

Haberin Devamı


Buraya kadar mı düşülecek yani? Sen de bunu yaparsan, başkaları neler yapmaz?


Aynı 28 Şubat medyası


Hiç unutmam, 28 Şubat sürecinde üç büyük gazete aynı başlıkla çıkmıştı:


“Kuran Kurslarında Ürperten Yemin”
. Bir merkezden servis edilmiş bir haberdi bu...


Dün bir baktım, Sabah, Star ve Yeni Şafak gazetelerinde Doğan Grubu’na dair aynı haber etekler zil çalınarak veriliyor. Yine tek merkez... Yine servis... Yine yönlendirme...


Süreçler biter, süreçler başlar... Bizde medya hiç değişmez... 

Yazarın Tüm Yazıları