Paylaş
AHMET ALTAN, TÜRKAN SAYLAN İÇİN BU YAZIYI YAZMIŞTI
İşte Ahmet Altan’ın ‘Direk ve kıymık’ yazısı
Şimdi ortada adına Ergenekon denilen kocaman bir direk var.
Bir de bu direğin üstündeki kıymıklar.
Türkan Saylan’ın görüntüsü bir kıymıktı.
İşin özü değil, “görüntüsüydü” insanın gözüne batan.
Cüzam konusunda büyük mücadeleler vermiş hasta bir kadının evinin aranması, görüntüsüyle insanı rahatsız ediyordu.
Böyle bir şey olmasın istiyordunuz.
Ama özüne baktığınızda, hukuksuz bir iş olmadığını görüyordunuz.
Türkan Saylan’ın yönetimindeki kuruluş, çocukları fişliyor, üstelik darbeci kuruluşlarla da ciddi ilişkileri bulunuyor.
Öyle bir yer ve o yerin yöneticisinin evi aranır.
Ama “görüntü” insanın içini sızlatıyor, sızlatmaması da mümkün değil.
Değil de, hayat da sadece “görüntü” değil, o görüntünün arka planına bakmalı.
Orada bir haksızlığa ve hukuksuzluğa rastlamıyorsunuz.
BEN DE AYNI YAZIYI AHMET ALTAN’A UYARLIYORUM
Bu da Ahmet Altan için ‘Direk ve kıymık’ yazısı
ŞİMDİ ortada 240 kişinin katledilmesine yol açan 15 Temmuz adlı kocaman bir direk var.
Bir de bu direğin üstündeki kıymıklar...
Ahmet Altan’ın gözaltına alınması bir kıymıktır.
İşin özü değil, “görüntüsüdür” insanın gözüne batan.
Romancılığa da heves etmiş ileri yaşlardaki bir gazetecinin kardeşiyle birlikte gözaltına alınması, insanı tabii ki rahatsız eder.
Böyle bir şey olmasın istersiniz.
Ama özüne baktığınızda, hukuksuz bir iş olmadığını da görürsünüz.
Ahmet Altan’ın çıkardığı gazete kumpaslara imza atmış, üstelik çıkardığı gazetenin FETÖ’cü yapılarla ciddi ilişkileri var.
Böyle bir kişi tabii ki gözaltına alınır.
Ama “görüntü” insanın içini sızlatıyor, sızlatmaması da mümkün değil.
Değil de, hayat da sadece “görüntü” değil, o görüntünün arka planına bakmalı.
Orada bir haksızlığa ve hukuksuzluğa rastlamıyorsunuz.
GECİKMİŞ BİR HESAPLAŞMA
Neydi 17-25 Aralık: Darbe mi, yolsuzluk mu?
- Bir siyasi kutuplaşma ortamının tam göbeğine düşmüştü 17-25 Aralık bombası... AK Parti, tarihinin en sarsıcı yolsuzluk suçlamasıyla karşı karşıyaydı.
*
- Herkes şunun farkındaydı: Normal, olağan bir yolsuzluk operasyonu değildi bu... Anormal, olağandışı bir operasyondu: FETÖ adlı örgüt, devletin içine sızdırdığı polislerini ve savcılarını harekete geçirmişti.
*
- Hükümet ile Cemaat kavgaya tutuşmasa... Dershane krizi yaşanmasa... Pensilvanya düğmeye basmasa... Yolsuzluk falan FETÖ’nün umurunda bile olmayacaktı. Adamlar resmen malzeme biriktirmişler, zamanlama kollamışlar ve bombayı patlatmışlardı.
*
- FETÖ şundan emindi: Siyasi kutuplaşma ortamında ortaya sürdükleri malzeme, bütün muhalifler tarafından havada kapılacaktı. Nitekim öyle de oldu! İktidar karşıtları, nereden, nasıl ve hangi amaçla geldiğine hiç bakmadan gelen malzemenin üstüne abandılar. İktidar yanlıları ise malzemenin vahametine hiç odaklanmadan sadece malzemenin kaynağıyla ilgilendiler.
*
- Şöyle bir tablo çıktı ortaya: İktidar karşıtları sadece “YOLSUZLUK” diye bağırmaya başladılar. İktidar yanlıları ise sadece “DARBE” diye bağırmaya başladılar. “YOLSUZLUK” diye bağıranlar “DARBE”yi, “DARBE” diye bağıranlar, “YOLSUZLUK”u görmüyorlar, görmek istemiyorlardı. FETÖ arada kaynıyordu. Yani tam da FETÖ’nün istediği türden bir ortam...
*
- Benim bir iddiam var: 17-25 Aralık’ta hepimiz ama hepimiz “Evet, yolsuzluk büyük bela ama devletin içine sızan çetenin ülkenin kaderiyle oynaması yolsuzluktan daha büyük bela... Yolsuzlukla her zaman baş edebiliriz ama öncelikli işimiz bu çeteyle baş etmek olmalı” demeyi başarabilseydik... Bugün belki de 15 Temmuz felaketini yaşamazdık.
*
- Tabii bunun için iktidara da şu üç görev düşüyordu:
BİR: Toplumu ortadan ikiye bölerek kutuplaşma siyasetine abanmaması gerekiyordu...
İKİ: Tek ve biricik hedefinin yolsuzlukların üstünü örtmek olduğu izlenimini vermemesi gerekiyordu...
ÜÇ: 15 Temmuz’dan sonra oluşan ruhun benzerini o günlerde oluşturmak için çaba sarf etmesi gerekiyordu...
KEMAL KILIÇDAROĞLU GÜNDEME GETİRDİ
Bak ne diyor Veda Hutbesi?
“Sevgili Peygamberimizin Veda Hutbesi’nde söyledikleri çok önemlidir” diyerek söze girdi CHP Lideri Kılıçdaroğlu... Ve hutbede “suçun şahsiliği” ilkesine vurgu yapan bölümü hatırlattı. Ben de Veda Hutbesi’nden bugüne ışık tutan bazı kesitleri takdim ediyorum:
*
- Ey insanlar! Sizi uyarıyorum: Herkes yalnızca kendi işlediği suçtan sorumludur. Suçlu evlattan dolayı baba sorumlu tutulamaz, suçlu babadan dolayı evlat da sorumlu tutulamaz.
*
- Sakın haksızlık yapmayın ve zulmetmeyin. Sakın baskı, zulüm ve işkenceye alet olmayın. Sakın zulme boyun eğmeyin. Haksızlığa rıza göstermeyin. İyice anlatabildim mi? Allah’ım sen şahit ol!
*
- En büyük Allah düşmanı, kendisine herhangi bir kastı olmayan birini sebepsiz yere öldürendir, kendisine el kaldırmayana sebepsiz yere vurandır.
*
- Ey insanlar! Yalan yere Allah’ın adını anarak yemin etmeyin. Yalan yere Allah adına yemin edenin yalanını Allah açığa çıkarır.
*
- Müslüman’ın kim olduğunu size anlatayım mı? Müslümanların dilinden ve elinden zarar görmediği kişidir.
*
- Müminin kim olduğunu size anlatayım mı? İnsanların mallarına ve canlarına zararı dokunmayacağından emin olduğu kişidir.
*
- Mücahidin kim olduğunu size söyleyeyim mi? Allah’a itaat yolunda nefsiyle mücadele eden kişidir.
*
- Ey insanlar! Rabbiniz birdir, babanız birdir. İslam’da insanlar eşittir. Hepiniz Adem’in çocuklarısınız. Adem de topraktan yaratıldı. Allah katında en değerliniz en çok Allah’a sığınanızdır.
*
- Bir Arap’ın Arap olmayana, bir başkasının Arap’a, bir siyahın bir kızılderiliye, bir kızılderilinin bir siyaha, takvanın dışında bir üstünlük sebebi yoktur.
*
- Ey insanlar! Dinde aşırılıktan sakının. Sizden öncekileri kesinlikle dinde aşırılıkları helak etmiştir.
Paylaş