Paylaş
Erdoğan-Trump görüşmesinin hemen ardından işte bu merkeze geçtik.
Merkezin salonlarından birindeki büyük masanın etrafında toplandık. Kısa bir süre sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan içeri girdi. Toplantı masasının hemen karşısında yer alan ekrana baktı. Görevlilere “Video hazır mı?” dedi. “Hazır” cevabını alınca da “Hadi izleyelim” dedi.
*
Başladı gösterim.
Profesyonel bir yaklaşımla hazırlanmış bir videoydu bu...
PKK’nın bir dizi hain saldırısının görüntüleri vardı videoda. Çoluk çocuk demeden gerçekleştirilen katliamlardan sadece birkaçı, en can alıcı ve en etkileyici görüntülerle ekrana yansıyordu. Sonra da bütün bu saldırıların planlayıcısının görüntüsü beliriyordu ekranda: “Mazlum Kobani” diye tanıtılan Abdi adlı terörist.
En vurucu kısım ise en sona saklanmıştı:
Önce Bağdadi’nin görüntüsü, ardından Abdi’nin görüntüsü ve soru: İkisinin arasında ne fark var?
*
4 dakika 30 saniye süren video bitti. Hepimiz gözlerimizi Cumhurbaşkanı Erdoğan’a çevirdik.
Erdoğan, “İşte bu videoyu Trump’a izlettim. Senatörler de izledi” dedi.
Peki ya tepkiler? Erdoğan, “Trump’ın etkilendiğini gördüm” dedi.
Senatörler ise pek renk vermemişler.
*
Galiba Abdi için “videodan önce/videodan sonra” durumu söz konusu olacak.
Baksanıza, daha şimdiden ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi, “Abdi bizim için önemli değil. Biz kişilere destek vermeyiz. SGD güçlerine destek veriyoruz, o da geçici ve dönemsel” demeye başladı.
ERDOĞAN’I MAÇTA GÖRÜNCE PES DEDİM
CUMHURBAŞKANI Erdoğan, televizyon programlarına katıldığında...
Boş beleş bir soruyla muhatap olur:
“Efendim... Bu kadar enerjiyi nereden buluyorsunuz?”.
*
Hep yadırgamışımdır bu soruyu...
“Bu ne ya? Bu mu şimdi sorulacak soru? Soru mu bu? Allah Allah! Gazetecilik bu mu?” falan diye söylenmişimdir.
*
Dikkat! Dikkat! Washington gezisinden döndükten sonra olaya yaklaşımım değişti.
Nasıl mı değişti? Anlatayım:
*
Uçağımız İstanbul’a indiğinde benim halim şuydu:
Feleğim şaşmıştı... Sersem gibiydim... Kolumu kaldıracak takatim yoktu... Mecalsizlik illetine yakalanmıştım... Kedim Sekter’i bile okşayacak dermanım yoktu... Konuşmaya bile üşenecek haldeydim... Kafam resmen kazana dönmüştü...
Velhasıl kendimi yatağa atmak için yanıp tutuşuyordum.
İşte ben tam böyle bir durumdayken...
Bir de baktım ki Cumhurbaşkanı Erdoğan, o akşamki milli maça gitmiş ve gayet zinde görünüyordu.
*
“Yok artık! Pes yahu pes” dedim ve ardından da “Efendim, bu kadar enerjiyi nereden buluyorsunuz” sorusunu zerre kadar yadırgamamaya ant içtim.
NE ZAMAN BİTECEK?
- Milli marşlarda rakip ülkenin milli marşına karşı ıslıklayarak sergilenen kabalık ve nezaketsizlik... Ne zaman bitecek?
- Hasbelkader Beyaz Saray’ı görmüş bir kişiye “Nasıldı abi? House Of Cards’taki gibi miydi” türü sorular sormak... Ne zaman bitecek?
- Trabzon gibi milliyetçiliğin ve dindarlığın kalesi haline gelmiş bir şehre yönelik densiz espriler, çirkin imalar... Ne zaman bitecek?
BU BİR ‘O İŞ SİZİN BİLDİĞİNİZ GİBİ DEĞİL’ YAZISIDIR
CUMHURBAŞKANI’nın gezisine katılan gazeteciler...
- Kaldıkları otelin ücretini kendileri ödemektedirler.
- Yedikleri yemeklerin ücretini kendileri ödemektedirler.
- Sadece uçak için para ödememektedirler.
‘GEZİ BAŞARISIZ GEÇTİ’ DEMEDEN ÖNCE
- CNN International: Hiçbir lider Erdoğan kadar Trump’tan istediğini elde edemedi.
*
- Wall Street Journal: Erdoğan ve Trump’ın uyumlu kimyası görüşmeye damga vurdu.
*
- Spiegel Online: Sanki dünyanın en güçlü lideri Trump değil de Erdoğan’mış gibiydi. Memnun olması gereken taraf Erdoğan’dı.
*
- Bild: Erdoğan ve Trump ortak rakipleri Avrupa’ya karşı birliktelik görüntüsü verdi.
Muhalefete çağrımdır:
“Erdoğan’ın ABD gezisi çok başarısız geçti” demeden önce... Lütfen şu manşetlerle çarpışın! Çünkü bu manşetlere karşı bir argüman üretmeden girişeceğiniz her türlü başarısızlık söylemi, yavan kaçabilir.
CHATHAM HOUSE GOYGOYU
EKREM İmamoğlu Chatham House’a gitmiş... Duvarda da Abdullah Gül’ün fotoğrafı varmış.
Bundan yola çıkılarak bir milyonuncu kez Chatham House goygoyu yapılıyor.
*
Chatham House...
Çok kritik bir yermiş, dünya buradan şekillendirilmiş, burada alınan kararlar hayata geçermiş falan da falan.
*
Bütün bunlara karşı söylemek istediğim şey şudur:
Kesin şu goygoyu! Bu tür goygoylar yapacağınıza... Azıcık kafayı çalıştırın da Chatham House denilen yerde hakkınızda alınan tüm kararları çöpe çevirin!
İMAMOĞLU’NA YÖNELİK ÜSLUP DÜZELMESİ
SON günlerde dikkatimi çekmeye başladı.
Özellikle bakanlar, Ekrem İmamoğlu’na yönelik eleştirilerde bulunurlarken düzgün ve temiz bir üslup kullanmaya özen göstermeye başladılar.
*
En başta olması gereken buydu.
Neyse... Geç olsun da güç olmasın.
UZAK DURUN
- Hayatları boyunca kendileriyle hiç ama hiç alay etmemiş kişilerden...
- Orada öyle, burada böyle konuşmayı hayatlarının şiarı edinmişlerden...
- Kendilerini sürekli olarak hayatın merkezi olarak görenlerden...
- Bazen karşı tarafın da haklı olabileceğine hiç ihtimal vermeyenlerden...
UZAK DURUN!
Paylaş