Paylaş
“Babası öldürülmüş kızlardaki dokunaklı hüzün” diye bir şey var mıdır, bilmiyorum.
Eğer varsa şunu söyleyebilirim: O hüzün Nükhet İpekçi’nin gözlerine bir daha hiç çıkmamacasına yerleşmiş. “İnce sızı”, sesinin parçası olmuş.
* * *
Geçen gün akşamüzeri Nükhet İpekçi ile bir telefon görüşmesi yaptım.
Abdi Bey’den söz ettik.
Bana “Tarzınız babama benziyor” dedi.
Ertesi gün...
Milliyet Gazetesi’nin manşetinde Abdi İpekçi’nin katledilişinin yıldönümü nedeniyle yayınlanmış mektupların anonsu...
“Abdi İpekçi’den Kızına Yazılmış Özgürlük Mektupları.”
Mektuplara şöyle bir göz attım...
Abdi Bey, yaklaşık 35 yıl önce kızı Nükhet İpekçi’ye şunları yazmış:
“Gazetenin yönetimindeki tutumum, inançlarım doğrultusunda oldu. Solcular tarafından beğenilmeyen kimselerin yazılarının yayımlanmasını engellemedim. Haberlerde de aynı politikayı güttüm. İşte bu tutum, beni kendilerinden sayan solcuları deli etti. Bu davranışımı anlamadılar. Beni döneklikle, kaypaklıkla suçladılar. Sağdaki fanatikler de aynısını yaptılar... Körü körüne angaje olmamış her gerçek aydının kaderi budur: Her iki yandan gelen suçlamalara hedef olmak.”
* * *
35 yıl önce... 35 yıl sonra... Hiç fark etmiyor...
Eğer “kesin inançlı” değilsek... Eğer “körü körüne angaje” olmamışsak... Eğer “bizden olmayanların” görüşlerine de açıksak... Eğer “fanatik” değilsek... Eğer “doğruya doğru / eğriye eğri” diyorsak...
Bu topraklarda adama...
“Dönek” de derler... “Kaypak” da derler... Her iki taraftan ateş açarlar.
Öyle değil mi Ertuğrul Özkök?
Adaletin bu mu SİYAD
SİNEMA Yazarları Derneği’nin (SİYAD) ödülleri, sahiplerini buldu.
Benim dikkatimi çeken “Neşeli Hayat” adlı filmin sadece “En iyi yardımcı kadın oyuncu” dalında ödül alması oldu.
Oysa ne de çok beğenmişti sinema yazarları bu filmi...
Atilla Dorsay, “Oyunculukları çok başarılı” diyordu... Mehmet Açar, “En iyi Yılmaz Erdoğan filmi” diyordu... Murat Özer, “Senaryosu etkin” diyordu... Banu
Bozdemir, “İyi bir iş” diyordu... Alin Taşçıyan, “Senaryo, diyaloglar, oyunculuklar ve teknik altyapı mükemmel” diyordu...
Sonuç? Sonuç bir tek dalda ödül...
O zaman soralım: Adaletin bu mu SİYAD?
Değişik işkence tarzları
*“Yıldırım Demirören yine Beşiktaş’a başkan seçildi” haberini işitmek...
* Enerjik bir günde üst üste beş kez “Requeim For A Dream” adlı filmi seyretmek.
*“Yemeksepeti.com”un yavaş işleyen yeni dizaynında sipariş vermek.
*Her gün sadece Yeni Şafak ya da Star okumaya mecbur bırakılmak.
*“Feci Alişan esprileri”ne maruz kalmak.
*Hülya Avşar’la “Türkiye nereye gidiyor” konulu bir panelde konuşmacı olmak.
*Televizyonda Derya Baykal dışında seyredecek bir şey bulamamak...
Bize demedi size dedi
MEĞER Başbakan Tayyip Erdoğan, “Bazıları bize gaz vermeye çalışıyor” derken, “yandaş kalemleri” kastetmemiş...
Kastettiği isimler şunlarmış:
Yalçın Doğan, Oktay Ekşi, Tufan Türenç, Mehmet Ali Birand ve Güngör Mengi...
“Yandaş medya”da bir sevinç, bir ferahlama, bir “oh” çekme hali ki görülmeye değer...
Neredeyse “Aramızda hiçbir ihtilaf yok” diye zil takıp oynayacaklar.
Oysa Taraf Gazetesi, Başbakan Erdoğan’ın “Bizi gaza getirmeye çalışanlar var” sözünü üstüne alınmakta bir beis görmeyip, “Keşke biraz da gaza gelsen
Başbakan” başlığını patlatmıştı manşetinde...
Belki de bu yüzden hepsini toplasan bir Taraf etmiyor.
Çözemediğim 5 magazin sırrı
*BİR: Ece Erken yeni sevgilisiyle yan yana poz vermekten neden sakınır?
*İKİ: “Sosyetikler” neden magazin sayfalarının ikinci sayfasında yer alırken “sanatçı taifesi” diğer sayfalara postalanır?
*ÜÇ: Her gün İstinye Park’a gitmek ile fotoğraflanmaktan şikâyetçi olmak arasındaki “derin çelişki” nasıl izah ediliyor?
*DÖRT: Haber değeri taşıyan herhangi bir iş yapmamalarına karşın gazete sayfalarında sıkça boy gösteren sosyetikler, bu durumu kendilerine nasıl izah ediyorlardır?
*BEŞ: Magazin âleminde fal bu denli popülerken nasıl oluyor da buna dair herhangi bir habere rastlamıyoruz?
Paylaş