- ÖZGÜR DEMİRTAŞ: En başta kendisi olmak üzere her şeyi fazla ciddiye alması dışında sempatik birisi aslında. 2023’te kendisiyle bir sabah kahvaltısında buluşmak için can atıyorum. O konuşacak, ben sürekli “Haklısın hocam, bu ne şahane bir yaklaşım hocam, aman ne güzel buyurdunuz hocam” diyeceğim. Biraz kafa bulmuş olacağım ama olsun.
*
- BÜLENT ARINÇ: 1999 yılından beri aramız limoni. 1999 yılında hakkında bir eleştiri yazmıştım, o günden beri küs bana. Gerçi ben de barışmak için ciddi bir girişimde bulunmaya gerek duymadım. Ama 2023’te böyle bir adım atmayı düşünüyorum. Eşit ilişkili bir sohbet ortamına “Evet” derse buluşurum kendisiyle. Belki kedim Sekter’i de katarım ortama. Kim bilir.
- HAZAL KAYA: Bana sataşanlarla, bana saldıranlarla, bana terbiyesizlik yapanlarla barışacağım bir yıl olacak 2023 yılı. O zaman Hazal Kaya’yı da bu listeye dahil etmeliyim. Peki buna hazır mıyım? Sanırım hayır. Aramızdaki küslük statükosu bir yıl daha uzamalı galiba. Ölmez sağ kalırsak 2024’te barışırız. 2023’ü bir atlatalım hele.
*
Günün olayı bu.
*
Balıkçının sahibi Danış Ulaç’mış.
*
Danış Ulaç kim mi?
Öfkemiz yoktu, hakaret etmemiştik, sert çıkış yapmamıştık. Gülerek eleştirmiştik kendisini. Şefkatle. Sempatiyle.
Kabul, birazcık kafa buluyormuş gibi bir halimiz vardı. E ama olacaktı o kadar da.
*
Ekonomi alanında söylediklerine, asgari ücretle ilgili temel tezlerine itiraz falan da etmemiştik ha. Ne haddimize! Hükümeti eleştiriyor olması da derdimiz değildi.
Biraz saygısızca olsa da yaşandı bitti her şey.
*
Artık her şey normale döndü yani.
Kuşlar uçuyor, vapurlar yüzüyor ve Gülşen sahnede şarkılarını söylüyor.
*
“Ayşenur Arslan mimikleriyle terörü övdü diye RTÜK, Halk TV’ye ceza verdi.”
*
Saçmalığın daniskası. Zırvanın zirvesi. Mimikle terörü övmek de nedir Allah aşkına?
*
Ayşenur Arslan da bunun üzerine Halk TV’de isyan ederek... “Kılıçdaroğlu beni arasın. Akşener beni arasın. Ahmet Hakan beni arasın” diye hepimizden dayanışma beklediğini söyledi.
FUTBOLA hiç meraklı değilim. Maç falan izlemem ben.
Filmciyim. Diziciyim.
Özellikle de gerilim filmlerinin, dizilerinin hastasıyım.
Final maçını izlemek için ekran karşısına geçtiğimde “Acaba sıkılır mıyım? Bir gerilim filmi izleyip gecemi garantiye mi alsam?” falan diye düşündüğümü itiraf ediyorum.
Sonra risk alıp maçı izlemeye karar verdim.
OMG! Fakat bu nasıl bir şeydi böyle arkadaş.
Üst üste
- BİRİNCİ PERDE: Başarılı bir asker. Özel Kuvvetler’de görev yapmış. Milliyetçi çizgide bir subay olarak biliniyor. Üstün cesaret ve feragat madalyaları var.
*
- İKİNCİ PERDE: Ergenekon’dan cezaevinde. Beş yılı aşkın bir süre Silivri zindanında. Yani FETÖ’nün hedef aldığı askerler arasında. Yani FETÖ’nün kumpasına maruz kalanlar arasında.
*
- ÜÇÜNCÜ PERDE: Hablemitoğlu suikastını gerçekleştiren ekibin ele başı olarak yeniden hapiste. İşin en ilginç tarafı ise şu: Suikastı FETÖ adına gerçekleştirmiş olması.
*
Yok böyle inişler ve çıkışlar:
*
Şöyle bir bakalım yaşananlara:
*
Kılıçdaroğlu direnişe geçerek İmamoğlu’na “Başkansın sen, başkan kal” mesajı veriyor / Meral Akşener, Kılıçdaroğlu’na karşı resmen ve alenen bayrak açmış durumda / İmamoğlu, Akşener’in gölgesine iyice sığınmış vaziyette / Her kafadan farklı bir ses çıkıyor / CHP Genel Merkezi, Kılıçdaroğlu’dan yana çelik çekirdek gibi / Kemal Bey’e “Sen çekilsen iyi olur” diyen yok / İmamoğlu, yine fazla hevesli bir portre çiziyor / Altılı Masa, eski dağınıklığına hızla geçiverdi / Heyecan sönüyor / Hevesler kaçıyor / Olay yine zamana yayılıyor.